2. Bölüm:Maç

339 22 2
                                    

Burakların maçının bitmesiyle kızlarla ayaklandık. Sadece birkaç sokak ötemizdeki bu zamana kadar dost mu olduğumuz yoksa rakip mi olduğumuz okula finaller için hazırlık niteliğinde olan bir maçı izlemeye gelmiştik. Bağırmaktan sesim kısılmıştı ve ciddi anlamda yorulmuştum; maçı biz almıştık ama karşı takımın bize tip tip bakmasından dolayı sevincimizi tam yaşayamıyorduk. Gerçekten ne Damla'da ne bende ne de Öykü'de o popo yoktu. Gereksizler kolejinin çıkışındaki banklara oturup bizimkileri beklemek için ayaklandığımız sırada çocuklar geldi. Burak'ın koşup beni döndürmesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Tam da karşımızda Cemle Damla tartışıyordu çünkü: karşı takımın tribününden bir kız maç arasında sahaya inmiş ve Cem'e sulanmıştı. Damla'yı sahaya inmesin diye zar zor tutmuştuk. Artık kahkahalarımı durduramıyordum.
"Burak indir beni. Hemen! Ya valla herkes bize bakıyor ve utanmaya başladım."
"Umrumda değil."
Onun bu söylediğine tekrar güldükten sonra beni yere indirdi. Hemen sonrasında beden eğitimi öğretmenimiz gelip;
"Kızlar, sizi her maçta istiyorum."
Birbirimize anlamayan bakışlar atarken;
"Çocukların motivasyonu yükseliyor. Burak'ın Beril'e hava olsun diye attığı şutları, Cem ve Mert'in son saniye oynayışlarına bakarsak iyi bir maç oldu cidden."
Kızlarla kıkırdayıp sonra da çocuklara attığımız "Biz olmadan bir hiçsiniz." bakışı ile okula kadar yürüdük. Hala homurdanıp hocaya demediklerini bırakmıyorlardı. Sıkılarak buna son vermek için; "Pizza mı yesek?" diye bir öneri ortaya attım.
"Abi bir doymuyor bu kız.."
"Sana ne Burak sana ne. Sabah yediğim kahvaltı ile duruyorum ve Yeliz'in Cem'e sulandığı dakikalarda Damla'yı tutarken bayağı efor sarf ettiğimi söylemeliyim. Bide..."
Öykü'nün beni dürtmesiyle sustum. Çünkü: konu Mert'in Öykü'yü etkilemek amacıyla bazı akrobatik hareketler yaparak attığı şuta geliyordu. Buraya kadar bir şey yok ve Öykü'nün tuvalette attığı sevinç çığlıklarını tabiki Mert'in bilmesine gerek yoktu.
"Çenesi düştü yine."
Burak'ın ağzına ökünüp önüme döndüm. Kızlar, hala Yeliz'in hakkında konuşuyorlardı. Susmaya hiç niyetlerinin olmadığını anlayınca Burak'ların yanına gittim ve tam konuşmaya başlıyordum ki;
"Dur tahmin edeyim Damla hala Yeliz'i öldürme planları yapıyor ve Öykü de ara gaz vermekle meşgul. Sen de sıkıldın ve yanımıza geldin."
Artık yüz ifadem nasıl durumu ele veriyordu bilmiyorum ama sadece başımı salladım.
"Gel buraya bücür."
İkilemeden Burak'ın yanına geçtim. Kolunu omzuma attı.
"Güzel oynadınız."
"Biz hep güzel oynuyoruz bücür."
"Iıı bi şey sorcam."
"Tabii"
"Bakımı zor olmuyor mu bu egonun?"
Tam saçımı çekecekken Mert'in yanına geçtim.
"Gıcık Burak saçımı çekti."
"Burak niye çekiyorsun kızın saçını yine?"
"Çekmedim ki"
"Çekmeye teşebbüs etti Mert suç bu"
"Çekme şu kızın saçını"
"Allah'ım sen beni neyle sınıyosun?"
Burak'a dil çıkarıp Mertle konuşmaya başladım. En son Öykü'yü anlatıyordu ki pizzacının önüne geldiğimizi anladım. Bir masaya oturup hemen siparişlerimizi verirken karşı takımdaki çocuklara yardım yapıyorduk ki sanırım kendimizi fazla kaptırdık. Çoçukların susup bizi izlediklerini gördüğümüzde biz de sustuk. Öykü salak gibi anlamadı ve Semih'in maç arasında telefon numarasını istediğini söyledi. Mert'in alttan yumruğunu sıktığını görüyordum. Yanımda oturuyordu. Ona boşver dercesine başımı salladım. Kıza seni seviyorum demediği sürece üzerinde hiçbir söz hakkı olmadığını biliyordu. Bu yüzden kendini tutuyordu ve açıkça Mert'in bu duruma ne kadar daha dayanabileceğini kestiremiyordum. Sonunda siparişlerimiz geldiğinde masaya bir sessizlik çöktü. Çünkü: herbirimiz tıkınmakla meşguldük. Telefon çalınca Deniz hocanın aradığını gördüm ve telefonu açıp;
"Hocam??"
"Beril nerdeysen hemen okula gelebilir misin? Konuşmamız gereken önemli bir konu var."

Umarım beğeniyorsunuzdur. Gerçekten çok heyecanlıyım, bilgisayar serviste olduğu için bölümler geç geliyor. Bu bölümü benim için bilgisayarından yazan İlayda'ya da teşekkür ederim :)

AYKIRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin