18

1.7K 119 32
                                    

   İnandığım en güzel kurmaca buydu.

         "Seni seviyorum..."

   Beni sevmeyi unutalı, hatta belki beni unutalı kaç yıl geçti? Gözlerin beni aramayı kesti mi bir zaman sonra? Her kalabalıkta aramadın değil mi kokumu? Sorularının cevaplarını kendime sorarak bir yere varamazdım, bunca yıl varamadım da. Onun için durum neyden ibaret bilmiyorum ama ben unutmadım, unutamadım. Onu unutmaya hiç başlamamıştım ama hatırlamanın bu kadar kolay olacağını sanmıyordum. Bu kadar zaman sonra onu gördüğümde, ilk görüşümden başlayan kısa metraj bir film seyrettim. Bana hayatımın en güzel  yılını yaşatan kadının nasıl yıkıp yok ettiği ise son derece uzun bir korku filminden farksız. 

   Yıllar sonra karşıma yine herhangi bir sahnede şarkı söylerken çıktı. Bu sefer elinde gitarı değil, parmaklarında sigarası vardı. Öğrendiğim ilk yeni şey buydu, sigaraya başlamıştı. Peşinden elinin üstündeki dövme geldi. Minik denemeyecek bir dövme yaptırmıştı. Bunu düşününce gülümsedim, yapmayı çok istiyordu, elde etme hissini çok severdi, sevdiği şeyi yapınca da mutlu olurdu, mutlu olmuştu, mutlu oldum. Saçları da bir hayli uzamış, omuzlarından aşağı dökülüyordu. Normalde boynunu aşmasına izin vermezdi. Normal diye düşündüm sonra, artık herhangi bir konuda neye normal dediğini bilmiyordum. Mesela; artık peynir yemek normal miydi, yoksa hala kokusu dahi midesini bulandırmaya yetiyor muydu? Veya en sevdiği çiçek hala kasımpatı mıydı? Terliksiz yere basmaya alıştı mı?... Bunları bilmiyordum, bilemeyecektim de. Bunu fark etmek her türlü acıdan daha fazla canımı yakmıştı.

   O an, orada Unutamadığım her şeyi hatırladım. Sindirmek uzun zaman alacak gibiydi ama zihnimden geçen bu düşünceyi kalbime duyurmadım. Onu kandırmam zaten yıllar almıştı, her şeyi bir daha en baştan yaşayamazdım. Bu yüzden oradan gitmek istiyordum, tekrar ve aynı şekilde ondan uzaklaşmak,tıpkı onun gibi kaybolmak istiyordum ama son birkaç dakikadır değil bedenimi hareket ettirmek gözlerimi dahi kırpamadan onu izliyordum. Bedenim onu unutmayı becerememişti gözleri, gülüşü, kokusu ve diğer her şey... Ben unuttum sanarken onlar, koltuğun altına süpürülen minik tozlar gibi esen rüzgarın etkisi ile gün yüzüne çıktılar.

    Şarkısını bitirmişti, her zamanki gibi alkış tufanı koptu, ıslıklar çığlıkları kovaladı. Enstrümanların başındakilerin yüzleri gözüküyordu ama bizim çocuklar olmadıkları belliydi. Onlar solistlerini tanır ve ona göre çalarlardı bu sahnenin bir doğaçlama olduğunu anlamak en azından benim için hiç de zor olmamıştı. Ilgaz da uzun zamandır yapmıyordu bunu belliydi, gözlerinden anlaşılıyordu. Özlemişti. Özleyen Ilgaz'ı iyi tanırdım, eskiden beni de özlerdi. Onu net görebilecek bir açıda duruyordum ama o beni hala fark etmemişti, bunu isteyip istemediğimi de bilmiyordum. Sahneden inerken hafif sendeledi ama toparladı. O kendisine gülerken yardımına vücudunda yağ namıma bir şey olmayan şapkalı adam geldi, yüzü tam seçilmiyordu. Görüş açımdan ayrılana kadar onları takip ettim en sonunda kalabalığın içinde kayboldular.

   Yaşadığım gerçekliği kabullenemiyordum. Fotoğraflarına bakmaya çekindiğim, ona ait bir şey bulduğumda ne kadar toplandıysam yine o kadar dağıldığım, uğruna şehir değiştirdiğim kadın, az önce kanlı canlı karşımdaydı ve ben hiçbir şey yapmadım. Bu ana kadar kafamda ölçüp biçtiğim "Ah bir kere karşılaşsam da içimdeki her şeyi anlatsam, yakıp yıksam." dediğim günler şu anı görseydi toplaşıp arkamdan kıs kıs gülerler ve benle dalga geçerlerdi, bir kaç tanesi de küfür etmeyi ihmal etmezdi. Hele bizim ihtiyar. Ondan daha kaç kere utanırım bilmiyorum. Aşkı onun yanında inkar ettim, yine onun yanında kabullendim sonra da lanet ettim. Uzun zamandır dertleşmiyoruz ama  şimdi çıkıp gitsem olmamış, bitmemiş, unutamamışım desem ne der?

Sanat Aşk İçindirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin