Selâmünaleykûm ♡
Keyifli okumalar :)
1 HAFTA SONRA
Mehmet'ten
Okuldan çıkmış, evime doğru ilerliyordum. Bu bir haftadır kafam çok doluydu. Bir yandan çete diye nitelendirdiğim adamlar diğer yandan Hüma. Hüma mı? Yani o kız... Sürekli tehdide geliyorlardı yanıma. Yeni yeni kişiler tanımış oluyordum. Tövbe yarabbim... Yeni yeni kişiler... Onların tehditleri bir yana o kızın bana olan bakışları... Bendeki tuhaflıkları anladığını düşünmeye başlamıştım bile. Çok derin bakıyordu. Öyle bir bakıyordu ki birkaç saniye baksam bile sanki içine çekiyordu beni. Anlayamıyordum. Kuruntu işte... Kulağıma gelen sesle adımlarım sabitlendi. Bu bir kız sesiydi.
"Bakar mısınız?" Sesin geldiği yöne doğru döndüğümde ürkek bakışlarla bana bakan o kızı beklemiyordum. Çekiniyordu benden. Bu duruma istemsiz gülümsemiştim. Şaşkınca bana bakan kızı fark etmemle kendimi toplamaya çalışıp boğazımı temizledikten sonra sert ve ciddi sesimle konuştum.
"Buyrun..." Yerinde dikleşip konuşmaya başladı. Konuşmalarında kararlı bir hâl vardı. Bu beni ürkütüyordu.
"Anlıyorum. Şimdi belkide hiç düşünmediğiniz cümleler söyleyeceğim ama bence yeterince dayandığımı düşünüyorum..." Birden susup kısa bir sessizlikten sonra öncekine nazaran cılız çıkan sesiyle devam etti.
"Y-yani sanki benden bir şey saklıyorsunuz. Yani ben derken... Ne bileyim... Lütfen aklınızda ne varsa söyleyin. Tabi varsa..." Söyledikleri kafamda görünmez bir ağırlık çökmesine sebep olmuştu. Ee ben ne yapacağım?.. Hem çok fazla münasebet hâlinde oldum. Kendine gel Mehmet!.. En iyisi olanları söylemek. Hem aklı başında bir kız. Bu konuyu öğrenerek benim yapamadığım onun aklına gelir. Tabi bir tarafım bu yolda onu bırakmamı doğru bulmuyor ama... Allahım sen çıkış yolu göster... Kaşlarını çatıp bana baktığında aklımdakileri söylemeye karar vermiştim.
"Evet hanımefendi. Sizinle ilgili bir konu var. Bunu söylemeden hemen konunun kapanmasını isterdim ama istediğim gibi olmadı. Umarım yanlış anlamazsınız beni. Evinize giren sözde hırsız aslında hırsız değilmiş. Bunu bizzat kendisinden öğrendim. Evinize başka sebeple girmiş. O adam babanızın kumar borcundan dolayı babanızı rahat bırakmayan bir çete başı. Yani en azından ben öyle düşünüyorum. S-son bir haftadır -bu söylediğimi yanlış anlamayın lütfen- tehdit ediyorlar beni. O gün size hırsız diye yardıma geldiğimde beni fark etmiş. Sizin ailenizden uzak durmam gerektiğini, sözde işlerine burnumu sokmamam gerektiğini söyledi. Sonuç olarak o adamların babanızla derdi var ama ailenizin tamamını hedef görüyor. Anladığım kadarıyla gözünüzü korkutmak niyetindeler. Ben d-..." Sözümü kesip konuşmamı devraldı. İstemeden gözlerine takılı kalmıştım. Kıpkırmızı olmuştu gözleri.
"Siz de bu konuyu çözmek için canla başla uğraşıyordunuz ve bana söylemeyi gerek görmediniz. Y-yani nasıl bir yapıya sahipsiniz anlamadım. Yani nesiniz? Gerçekten merak ediyorum. Anlayamıyorum sizi..." Kalın bir ses duymamla gözlerimi o tarafa doğru çevirdim. Beş tane adam karşımızda duruyordu. Ne yapacağımı bilmeden kaşlarımı çatıp bakmaya başladım.
"Hüma Güven..." Bir adamın konuşmasıyla yumruklarımı sıkmıştım. Yanımdaki kızın kahkahasıyla istemsiz gözlerim kocaman açılmıştı.
"İyi takip ediyorsunuz ama daha iyi öğrenin derim bizi. Adım Hüma değil. Biraz dersinizi iyi çalışıp gelmenizi tavsiye ediyorum. Adım HümaNur. Memnun olmadım..." Kollarını bağladığını gördüğümde istemeden gülümsedim. Sonra adamlara dönmüştüm. Ben ne yapıyorum ya...
"Hmm küçük hanım biz memnun oluyoruz ama... Neyse bizi bildiğine göre konuşmaya gerek yok..." Bana bakıp tekrar ona dönmüştü.
"Neyiniz oluyor..." Adamın sorduğu soruyla gerilmiştim.
"Sizi hiç ilgilendirmez... Hem o kadar araştırmayı yapan siz, babamın bu hayatta en çok değer verdiği kişinin kızı yani ben olduğumu göremediniz mi? Babamla ne işiniz varsa benimle görün... Eminim onun canını daha çok yakarsınız böylelikle..." Bu kız neler diyordu Allah aşkına. Bile bile kendini ortaya atıyordu. İstemsiz yüzüm ona dönmüştü. Kararlı hâlde adamlara baktığını gördüm. Adamın kahkahasıyla başımı hemen o tarafa doğru çevirdim.
"Hmm bizim kızımız dişli çıktı. Beğendim seni..." Yumruklarımı sıkmış, kaşlarımı çatarak kendimi adama odaklamıştım. Hadsiz... Sen kim-...
"Bakıyorum da seninki hayli bir sinirlendi bu duruma... Neyse bu açık sözlülüğünü kutluyorum. Güzelim, başın ağrıyacak ama, ne dersin?" Adamın kıza yaklaşmasıyla çoktan kendimi kaybetmiş, ona uzanan eli kavrayıp adamlarına iade etmiştim. Bu atağımla ben hariç herkesin şaşırdığına emindim...
"Sen kim oluyorsun da..." Adamın üzerime gelmesiyle kaşlarımı çattım.
"Lütfen buradan gidelim. Çok kişiler. Hem ortalıkta görünen kimse de yok. Yalvarırım gidelim..." Şaşkın hâlde kıza takılı kalırken ağzımdan tek bir şey çıkmıştı.
"Git!.." Kollarını bağlayıp konuşmaya başladı. Kısık sesle konuşuyordu.
"Sen gelmezsen ben hiç gitmiyorum. Uzun zaman dayak yemiyordum hem y-yani... Her neyse git-mi-yo-rum!.." Kollarımdan sıkılmamla irkilip diğer tarafa döndüm. Adam sinirli hâlde bana bakıyordu. Kaşlarımı çatıp diz altındaki hassas yerine sertçe vurdum. Bu hareketimle yere düşmüş, ağzından inilti çıkmıştı.
"Tutun lan şunu..." Dört adamı üzerime geldigimde çoktan kafamda onları alt etme planları yapmaya başlamıştım bile. Ama bir şey kaçırıyordum...
"Ya ne duruyorsun hâlâ... Hadi gidelim. Gitmeyeceğimi söyledim. Bak bunlar fena geliyor. Hey adam beni duymuyor musun? Hem yeşil gözlü hem sağar, ne olacak..." deyip geri adım atmıştı. Yaptığını anlamayıp ona döndüm.
"Ya ne huysuzsun ya geliyorlar işte... T-tamam anca beraber kanca beraber. Bende girişiyorum kavgaya..." Kaşlarını çatıp bana baktığında söylediklerini tartmaya başlamıştım bile. Girişmek... Kavga...
"Hayır siz gidiyorsunuz!.." Kollarını bağlayıp kaşlarını çatarak karşıya baktığında kararlı olduğunu kavrayıp adamların birkaç adım sonra yanımızda olacağını bilerek el mecbur konuşmaya başladım.
"Tamam. Hızlı oluyoruz ama... Bir, iki, üç!.."HümaNur'dan
"Tamam. Hızlı oluyoruz ama... Bir, iki, üç!.." Son sayıyla hızla koşmaya yani kaçmaya yani onu bilememde ahh!.. her neyse. Aklıma gelenle evde olsam kahkahalar atardım ama bulunduğumuz durum buna maalesef müsait değil. Ah Hüma ah... Bu hâldeyken bile ne düşünüyorsun. Uzun zamandır dayak yemiyormuş. Sen hayatında dayak yedin mi?.. Off be! Biraz yavaş olsana... Adımları yavaşlamış, benim tarafa dönmüştü. N-nasıl ben sesli mi konuştum...
"Kusura bakmayın. Biraz daha hızlı olmalısınız bence. Bende kaptırdım gidiyorum..." Yol ne olacak sanki. Yani sen şey et sıkıntı olmaz. Yani koş da... Ay ben ne diyorum. Başımı sallayıp hızlandım. Bu adam ak-... Aman neyse ne! Karnımda ağrı hissetmemle istemsiz elim karnıma gitmişti.
"İyi misiniz?" Gözlerimi açarak ona döndüm. Ne ara görmüştü beni...
"S-sadece b-iraz kastım k-kendimi. S-sıkıntı yok!.." İşaret parmağıyla bir yer gösterip konuştu.
"Şuraya girelim... Çabuk! Orada soluklan..." Ya sen... Yani sen yorulmadın mı Puff! Başımı sallayıp adımlarımı o tarafa doğru çevirdim. Alana girdiğimde kimsenin görülmeyeceği dışarıdan bakan bir kişinin de göremeyeceği bir yer olduğunu anlamıştım. Buraya ulaştığımda yere oturup soluklanmaya başlamıştım bile. Çok kötü olmuştum. Ağzımı saran kuruluk, nefes almakta zorlanmama bir etken olmuştu. Alnımın terini hızla sildim. Çok terlemiştim. Bunaltıcı halimle istemsiz o kelime çıkmıştı ağzımdan. Ah Hüma...
"Su..." Elini alnına koyup etrafına bakındıktan sonra benim tarafıma dönmüştü.
"Biraz bekle!.. Bu taraflarda market olacaktı. Hemen geliyorum..." Konuşmama fırsat vermeden çoktan gitmişti bile. Yeşil gözlüm... N-ne!.. Hem sen nefes alamıyordun de mi? Ne yapıyorum ben... Boğazıma gelen boğumla art arda öksürmeye başladım. Çok öksürüyordum. Boğazımın yanmasını önemsemeyip öksürmeye devam ettim.
"Buyrun... Birkaç yudum alın şundan..." Tanıdık sesle kafamı kaldırmıştım. Telaşlı ve üzgün bir yüzü vardı. Gözlerini göremiyordum. Çünkü elindeki suya odaklanmıştı. Git gide öksürmem şiddetlenmişti. Boğuluyorum galiba... Açık olan şişeyi kavrayıp içmeye başladım. Öksürmemden dolayı azar azar içiyordum. Boğazımın rahatladığını hissettiğimde uzunca içmeye başladım. Tâ ki duyduklarımın etkisiyle karşımdaki adamın yüzüne içtiğim suyu püskürtene kadar... N-ne!..
"Benimle evlenir misin?"Oy vermeyi yorum
yapmayı unutmayın ❤Allah'a emanet olun,Görüşmek üzer'e 🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HümaNur
EspiritualHümaNur ; Karanlık... Acılarımızı siliyor, aydınlık ise umutlarımızı yeşertiyor. Her gün, gün geceye, gece de güne dönünce biz de yenileniyoruz. Zaman denen yakı herkesi iyileştiriyor. Yeter ki umut etmesini bilelim. ( Sinan Akyüz) Mehmet ; Dünya...