to be or not to be

127 18 10
                                    


Sokaklarda dolanıyorum.

Saat sabah 4'e yaklaşırken sokaklarda dolaşıyorum.

Sevgilimin ölüşünü kutluyorum belki.

Ya da hayatımın.

Gözümün önünden geçiyor o kanı çekilmiş beden.

Teni soluklaşmış.

Ama hâlâ güzel diye geçiriyorum içimden.

B12 kokusu hâlâ ciğerlerimde, ve ambulans sireni kulağımda hâlâ çınlıyor.

Yerdeki pürüzlere ayağımı sürte sürte ilerliyorum.

Saatimi kolumu koparıyormuşçasına çıkarıyorum ve bir yere fırlatıyorum.

Zaman kavramını unutmak istiyorum.

Ben de ölmek istiyorum belki de.

Korkuyorum.

Korkuyorum ama neden istiyorum.

Bir kaç barın müzik sesi kulağıma doluyor.

Tekin yerlerde olmadığımı kavrıyorum bir süre sonra.

Bu sefer hızlıca yürüyorum.

Korkuyorum.

O olsa korkmazdım diye mırıldanıyorum.

O olsa şu an bu durumda olmazdım.

Ana caddenin ışıkları gözlerimi kamaştırıyor, onun gibi.

Her şeyin onu hatırlatmasından nefret ediyorum.

Kaldırımlara çıkıyorum ve binaların yaptığı gölgeden yararlanıyorum.

Hava biraz soğuk ama sorun değil.

Üzerimde onun benim için aldığı ceket var.

Nereye yürüdüğümü bilmiyorum.

Telefonumu hastanede unuttuğum aklıma geliyor, ve onun cesedinin gözümün önünde belirmesiyle beraber her hangi bir mağazanın önünde oturuyorum.

Yürümek için bacaklarım fazla titriyor.

O ceset olmayı diliyorum.

Ölmek istiyorum.

Bacaklarımı kendime çekip ileri-geri hareket ediyorum.

Dudaklarımı dişliyorum bir yandan, tırnaklarımı derime geçiriyorum, yanaklarımı tuzlu göz yaşlarımla parlatıyorum.

Hastenin B12 kokusunu almamak için nefesimi tutuyorum bir yandan.

Hıçkırıklarım yüzünden nefesim giderek tükeniyor.

Göğüs kafesim artık can çekişiyormuşçasına bedenimi titretiyor.

Vazgeçmek istemiyorum.

Gözlerim artık arkaya çekilmeye başlayınca korkuyorum ve birden tekrar nefes alıyorum.

Bir köpek gibi ağzımdan hızlıca nefes alıp veriyorum.

Nefes sesimi duydukça daha çok ağlıyorum.

Tırnaklarımı derime geçirdiğim için sızlayan yerlerim acıyor, ama aynı zamanda bana zevk veriyor.

Yaşanan her şey aklımdan geçtikçe kendime vuruyorum.

Ellerimi artık ben kontrol etmiyor gibiyim.

Yüzüme başka bir elmiş gibi çarpıyorlar.

Dizlerime sarılıp daha çok ağlıyorum.

to be or not to be | yuwoo [oneshot]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin