Yasir Miy- Nazenin
“Benim gitmem lazım tekrardan kaçmam lazım. Dayanamıyorum çünkü göğüs kafesimde bir yerler acıyor. Bu Mertten kalan bir acı değil. Bu acı benim tükenmişliğimin alarmı. Yoruldum çünkü ANLIYORMUSUNUZ yoruldum. Bir şeylerden kaçtıkça yüzüme yüzüme çarpmasından bıktım. Niye ben ya niye. Sırası mıydı. Gelmenin sırası mıydı. Tam kafamda her şeyi oturtmuştum. Kendimden emindim duygularımdan emindim. Her şeyi geçtim ben geçmişimin izi kalmadığından emindim. Söyleyin bana Doktor hanım ben geçmişin en büyük yarası karşımdayken nasıl geleceğimi elime alırım. Nasıl...” Karşımdaki psikolog derin bir nefes aldı belli ki söyleyeceklerini seçiyordu. Bugün çıkışta olanlardan sonra onlara tuvalete gitmem lazım deyip Muğla'ya geldiğimden beri ilk defa annemi aradım. Bana hiç bir sitemde bulunmadı neden aramadı diye. Bir düşünün ya bir anne evladı başka bir şehire gidiyor okulu başlıyor ve üstünden bilmem kaç gün geçiyor bir kere bire aramıyor aramayı da geçtim siz arayınca bir sitemde bile bulunmuyor. Ben hiç bir zaman ailenin en sevilen çocuğu olmadım daha doğrusu hiç kimsenin en sevdiği insan olmadım. Hatta bir gün sırf bir canlının en sevdiği olmak için evdekileri ikna edip bir kedi sahiplendim. Ablamla o kediyi almaya gittiğimizde noldu biliyor musunuz ben kediyi almak için kollarımı uzatırken kedi benden kaçtı hatta bir ara kolumu baya derin çizdi. Sonra ablama geldi ayağına sürtündü yaladı kokladı sonra ablam onu kucağına aldı ona sokulup uyudu. Bu olaydan sonra kafayı yiyecek şekilde düşünmeye başladım. Dedim ki herhalde benim üzerimde doğaüstü bir lanet var ve bu yüzden hiç bir canlı beni sevmiyor. Bunu söylediğimde ailem benimle güzelce konuşup psikoloğa gitmem gerektiğini söylediler. Ama tahmin ettiğiniz gibi asla bir araştırma girişiminde bulunmadılar hangisi iyi hangisi kötü diye. Sırf yol parası olmasın diye evimize en yakın psikologdan randevu aldık. Ve bilin bakalım çok şanslı benim başıma ne geldi. Bu psikolog bana şizofreni teşhisi koydu. Ben o kadar hayattan bıkmıştım ki o kadar dipteyim ki ben bile bu kadar kötü bir durumun ancak şizofreni olacağına inandım. Ve sonra yanlış tedavi yüzünden halüsinasyonlar görmeye başladım bir anda kendimi bir depoda hissediyordum bir anda Instagram dan gördüğüm adını bile bilmediğim bir şehirde. Sonra bir gün gece resmen kalp krizi geçirdim. Her nefes aldığımda göğüsüm öyle bir sıkışıyordu ki ablamı kaldırıp öldüğümü söyledim sonrası hayal meyal. Apar topar hastaneye gittik. Yolda doktorum arandı falan. Sonra yanlış tedavi olduğu anlaşıldı. Ve başka bir psikolog bulduk öbür psikoloğa da hiç bir şey olmadı çünkü ailem mahkeme ile uğraşamaycaklardı. Yeni bulduğumuz psikolog çok iyiydi beni büyük ölçüde hayata o döndürdü. Ben Antalya’dan ayrılırken bana istersem Muğlada çok yakın bir arkadaşı olduğunu ve onun çok iyi bir psikolog olduğunu söyledi. Bende annemi arayıp randevu almasını adresi ve para istedim. Psikolog diğer kayıtlarını dinlediği için hakkımdaki her şeyi biliyordu.
“ Zeynep böyle olmaz. Sen böyle yaşayamazsın. Sana açık konuşmamı ister misin?” psikoloğun ne dedini anlamamıştım.
“Tabi lütfen.” Karşımdaki hanımefendi tekrardan derin bir nefes aldı.
“ Bak Zeynep sen daha çok gençsin . Senin yaşıtlarında ki gençlerde bağlılık duygusu yoktur. Hiç bir şeye bağlanmazlar. Bir çok insandan hoşlanırlar. Birden fazla şeye mesleğe karar verirler. Ailelerinin onları umursayıp umursamaması onları pek ilgilendirmez. Kısacası deyim yerindeyse hızlı yaşarlar. Ben bu zamana kadar senin yaşındaki hastalarımda hep bunları değiştirmeye çalıştım. Onlara bir şeylere bağlanmaları gerektiğini söyledim. Senin vakan önüme gelene kadar da bu duyguların gençlerde mutasyona uğraması gerektiğini düşünürdüm. Ama şimdi asıl olması gerekenin o olduğunu düşünüyorum. Zeynep sen her şeye çok bağlanmışsın. Bir inansın en sevdiği olma düşüncesine çok bağlanmışsın öyle ki bu yüzden kendini hep yarım hissediyorsun sanki sen birinin en sevdiği olmasan yaşayamazmışsın gibi. Ama böyle bir şey yok Zeynep. Bir dakika uzaklaş bir düşün bir insanın en sevdiği kişi olmak gerçekten bu kadar önemli mi? O kadar çok mu istiyorsun birinin en sevdiği olmak. Kendinin ol Zeynep kendinin en çok sevdiği kişi ol.” Doğru söze ne denir ki. Söylediği her şey harfi harfine doğruydu.
“ Tamam bundan sonra kendinin en sevdiği kişi olacağım. İlla birinin en sevdiği olamama gerek yok. Peki benim hayallerim ben herkes için her şey için hayal kurdum. Sonra gelip ellerinde balyozla o hayallerimi yıktılar.”
“ Zeynep sana bir cümle söyleyeceğim. Bu cümleyi al ve hayatında hangi sorun olursa olsun oraya koy emin ol her sorunun çözecektir.” Psikolog derin bir nefes aldı.
“Bak Zeynep bu hayatta her zaman ilk kendini düşün. Kendini en az şekilde yıpratarak ömrünü tamamla.”
Doğruyu düşünce hangi sorun olursa olsun bu cümleyi o sorunun çözüm kısmına yerleştirince çözüm ortaya çıkıyordu. Kendimi önemsemek.
Artık değişecektim , büyüyecektim, güçlü sandığım ama aslında çok zayıf olan bu karakterimi güçlendirecektim. Bu seans benim miladım olacaktı. Ve ben öyle bir doğacaktım ki dünya bile şaşacaktı.Herkese merhaba arkadaşlar umarım bu bölümü beğenirsiniz eğer beğendiyseniz oy ve yorum atmayı unutmayın hepinizi çok seviyorum kendinize iyi bakın ❤️🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtimal |tamamlandı|
Ficción GeneralBir kız ve hayatını değiştiren bir karar ve bataklığa düşmüş hayaller... Bu bir kaçışın hikayesi düş kırıklarından ,karşılıksız sevgiden ve boş umutlardan kaçışın hikayesi... Bu güzel seven ama hep kaybeden bir adamın hikayesi... Bu sevilmeyenlerin...