Bir haftadır Cemal ile doğru düzgün görüşemiyorduk. Sürekli olarak meşguldü ve bana asla zaman ayıramıyordu. Bazen acaba fazla mı abartıyorum diyordum ki son yaptığı şeyden sonra bunu düşünmeyi de bıraktım. Bir hafta sonunda ilk defa buluşma kararı almıştık ki onu da Barış ile görüşecekleri için iptal etmişti... Harika, gerçekten harika. Anlaşılan yine yalnız kalacaktım... Ben de eve kapanıp kendimi resimlere verdim tamamen... Manzara resimleri çiziyordum. Bana en çok huzur veren renkleri içinde barındıran bir resim... Yeşil ve mavi ile sarılmış güzel bir manzara, insan bu dünyada başka ne isteyebilir ki... Aradan geçen saatlere rağmen değişen hiçbir şey yoktu. Bir süre sonra kapı çaldığında müziği kapattım ve kapıyı açtım. Ve sonunda sevgilim gelmişti. Bana gülümserken ona karşılık vermedim. Çünkü çok kızgındım ona... O bir şey demeden içeri geçip otururken ben de kapıyı kapatıp peşinden gittim.
"Ben bugün hiç gelmezsin diye düşünüyordum ama şaşırttın beni. Sonunda aklına gelebilmişim demek..." "Nisa saçmalama ya... Barış'laydık hem biliyorsun. İhtiyacı vardı biraz konuşmaya." Başımı iki yana salladım. "Barış ile olman bir şeyi değiştirmiyor. Tabii ki onun da yanında olacaksın ama bunu neden bir hafta içinde buluşabileceğimiz tek gün yapmak zorundasın ki..." "Haklısın Nis... Özür dilerim sevgilim..." Bana sıcacık gülümsediğinde ona kızmak ne mümkündü ki... Yanağıma kondurduğu bir öpücükle beraber tüm her şeyi unutmuştum bile. "Hadi gel bak sana neler anlatacağım ben." O içeri geçip otururken ben de içecek soğuk bir şeyler getirdim. Sıcak içeceklerden pek hoşlandığım söylenemezdi. Cemal'in yanındaki yerimi alırken merakla onu dinlemeye başlamıştım bile.
Bana stüdyodaki kayıtları nasıl yaptıklarını anlattı bir süre. Olumlu tepkiler almış oradakilerden ve çok yakında kariyer açısından güzel haberler bekliyormuş. Aslında tüm bunlara çok şaşırdığım söylenemez çünkü onun bu konuda yetenekli olduğunun farkındaydım zaten. Ve hareketleri ile herkesin sempatisini kazanacağını da biliyordum. Bu da ona kariyer yapma konusunda kolaylık sağlıyordu. Uzun bir süre daha bunlardan konuştuktan sonra Cemal de evine gitmişti zaten... Ben de çok yorgun hissediyordum ve bu yüzden bir an önce uyumaya karar vermiştim. Güzel bir duş aldıktan sonra derin bir uykuya teslim olmuştum.
Ertesi gün telefonun sesiyle uyanmıştım. Ekranda sevgilimin ismini görünce gülümsedim. Telefonu hemen açıp kulağıma götürmüştüm bile. "Günaydın sevgilim. Dün için özür dilemek istedim. O yüzden hazırlan seni almaya geliyorum beraber güzel bir kahvaltı yapalım." "Yaa Cemo çok güzel düşünmüşsün. O zaman ben hemen hazırlanıyorum. Görüşürüz." Cemal'in telefonu kapatmasıyla ben de yataktan çıktım ve hazırlanmaya başladım. Hazırlandığımda gelen mesajla beraber evden çıkmıştım. Cemal'in arabasını görünce hemen ön koltuktaki yerimi aldım. Yanağına büyük bir öpücük kondurduğumda o da gülümsedi. "Günaydın Niso." "Günaydın sevgilim." Araba yolculuğu boyunca yine şarkılar söylemiştik.
Kahvaltı yapmak için şık bir restoranta gelmiştik. Yine manzarası güzel bir masaya otururken etrafı izliyordum. Garson siparişlerimizi almak için gelmişti bile. "Aa saolun arkadaşlarımız gelecek o zaman veririz siparişleri..." Garson uzaklaşırken Cemal'e baktım anlamsız gözlerle. "Ben özür falan deyince yalnız oluruz sanmıştım." "Ya Niso Aycan istedi aslında... " "Anladım Barış'la bir araya gelmeleri için biz buluştuk şuan, aslında özür falan bahane..." Gözlerim denizi bulduğunda gözlerim dolmuştu. Üzüntüden ve duyduğum öfkeden dolayı... Cemal elimi tutsa da bakışlarımı denizin üzerinde sabit tuttum.
"Hayır Nisa. Öyle değil tabii ki." "Nasılmış peki Cemal?" Cemal cevap veremeden Berkan ve Barış da gelmişti. Kendimi toparladım ve gülümsemeye çalıştım. "Günaydın fındığım." "Günaydın Beko." Berkan ile sarılırken Berkan hemen yanımdaki yerini almıştı bile. "Günaydın Nisa." "Sana da Barış." Barış ile birbirimize gülümsedikten sonra Barış da Berkan'ın diğer yanına oturmuştu. "Ee Cemo bu kahvaltıyı neye borçluyuz acaba?" Berkan'ın sorusuyla başımı belli belirsiz salladım. "Sen de bilmiyordun değil mi? Cemal bi..." Cümlemi kesen ortama tüm enerjisiyle giren Aycan olmuştu. Hepimize günaydın dedikten sonra da Barış'ın yanına otururken Berkan da mevzuyu anladığına dair bakışlarını atıyordu.
Kahvaltı boyunca Berkan'la sohbet etmiştim. Arada Cemal bana bir şeyler dese de kısa cevaplarla onu geçiştiriyordum. Aycan ise Barış'la sohbet etmeye çalışsa da o da bugün yine çok sessizdi. Kahvaltıdan sonra da bir süre daha böylece oturmuştuk. "Ee babakolar biz kalkalım artık, uzum adamla işlerimiz var biraz." Barış onu başıyla onaylarken ben de Berkan'a gülümsedim. "Beko beni de kursa bırakır mısınız?" Cemal'e inat yapmıştım ama Cemal'in sözleri üzerine göz devirdim. "Aynen Beko. Benim de zaten stüdyoya geçmem gerekiyordu, kurs çok ters kalır bana." Berkan başıyla beni onaylarken üçümüz kalkıp hesabın bize ait kısmını ödedik ve oradan uzaklaştık.
Barış arabayı sürerken arka koltuktaki yerimi almıştım. Berkan da Barış'ın yanında oturuyordu. "Size de zahmet oluyor ama." "Saçmalama fındığım ne zahmeti." "Aynen Nisa, iki dakikalık yol zaten." Gülümsedim. "O değil de Cemal ile durumlar ne? Bozuksunuz sanki?" "Kızgınım ona Beko. Bir haftadır doğru düzgün görüşmüyoruz bile..." O beni başıyla onaylarken konuyu da kapatmıştık. Kursun önüne gelmiştik bile. "Tekrar teşekkür ederim ikinize de. Görüşürüz sonra o zaman." "Görüşürüz tabii Nis." "Görüşürüz Nisa." Onlara gülümseyip Berkan'ın yanağına bir öpücük kondurdum ve arabadan indim. Kursa girmeden önce son bir kez el sallayarak içeri girdim. Şuan beni sakinleştirecek en iyi şey biraz resim çizmekti galiba...
Berkan'ın Ağzından ||
Nisa indikten sonra biz de spor merkezine doğru gitmeye başlamıştık Barış'la. "Ee kardeşim ne düşünüyorsun Aycan hakkında?" "Ne düşünmem gerekiyor acaba?" "Valla ben bilmem. Cemal sırf sizi buluşturmak için bugün hepimizi toplamış... Kız bütün kahvaltı boyunca sadece seninle ilgilendi." Barış güldüğünde onu süzdüm uzun bir süre. "Beko, o defterleri çoktan kapattım ben biliyorsun." "Hadi ama Baro ya. Tamam sonu kötü biten bir hikayen olabilir ama bu daima böyle olacağı anlamına gelmez." Barış başını iki yana sallarken sustum. "Beko ben terk edilmedim ya da ne bileyim öyle kavgayla falan bitmedi. Ben sevdiğim kadını kaybettim, nasıl hiçbir şey olmamış gibi hayata dönebilirim ki?"
"5 yıl geçti Barış ya... Biliyorum unutamıyorsun ama böyle kimseyle konuşmayarak hiçbir şey başaramazsın." "Beko, kapatsak ya bu konuları." Sesi titrerken destek olmak için omzuna vurdum hafifçe. "Tamam oğlum, özür dilerim. Kapattım konuyu." Ve yola devam ederken ikimiz de bir daha konuşmamıştık.
Alayınıza merhaba 😎
Bugün dedim ki bu kitaba artık bir bölüm gelmeli ve zaten tamamlamak üzere olduğumu fark edince hemen tamamladım ve attım 👍🖤
Hepinizi seviyorum ve gerçekten bol bol yorum bekliyorum ❤ (bundan sonra diğer kitaba da bölüm yazmaya başlarım. Onu da buradan söyleyeyim.)
Hepinizi seviyorum ve destekleriniz için teşekkür ederim 🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
ФанфикNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...