(Dongju)
Birinin beni sarstığını hissedince elimdeki bıçağı sıkıca kavrayıp koltuktan kalktım. Abim korkuyla kendini salondan dışarı attı.
"Benim Dongju! Karşındakinin abin olduğunu görmüyor musun?"
"Yah! Korkudan neredeyse ölüyordum! Ne diye geç geliyorsun?!"
Hava çoktan kararmış, evin bütün işi bitmişti. Korktuğum için elime bir bıçak alıp, kapıya en yakın koltuğa oturmuş, abimi bekliyordum. Hangi ara uykuya daldığımın farkında bile değildim.
"Özür dilerim ufaklık. Konuşacaklarımız biraz uzun sürdü. Bir daha seni asla yalnız bırakmayacağım."
"Söz mü?"
"Hadi ama... Bırak şu bıçağı ve abine kocaman bir sarılma ver."
"Ben seninle küstüm Youngjo."
Koşarak üst kata çıktığımda peşimden geldi.
"Yah! Dongju!"
"Git başımdan. Senin yüzünden korkudan ölecektim. Ya gerçekten vampirler olsaydı ve beni yeseydi?"
"Hani vampirlere inanmıyordun?"
"Her gün evde onlardan bahseden biri var. İnanmasam da bilinçaltıma işliyor işte!"
"Aç kapıyı lütfen. Eğer benimle küs olursan uyuyamayacağımı biliyorsun. Bu hayatta sahip olduğum tek şey sensin. Lütfen Dongju."
"Tamam, bu seferlik affediyorum."
Kilidi açtığımda içeri dalıp sıkıca sarıldı. O da benim hayatta sahip olduğum tek şeydi. İstesem de onunla küsken uyuyamazdım. Sırf konuşacak ortak bir şeyimiz olsun diye, o sevdiği için vampirleri bile araştırıyordum. Hayatımdaki her şey onunla ilgiliydi.
"Bütün evi temizlemişsin. Söyle bakalım, seni nasıl ödüllendirmeliyim?"
"Tabi ki harçlık vererek! Para biriktirdiğimi biliyorsun."
"Pekala, burada bekle."
Koşarak odasına gidip cüzdanıyla geri döndü. İçinden çıkardığı bir tomar para, gözlerimin kamaşmasına sebep olmuştu.
"Bir süredir, eski çalıştığım fakülteden aldığım son maaşı saklıyordum. Özel derslerin paraları bize yettiği için, maaşımın yarısını sana vermeye karar verdim."
"Yarısı mı?"
"Evet, yeni okulun için alışveriş yapmak isteyeceğini düşündüm. Merak etme, okul harçlığın buna dahil değil."
"Ne?"
Başka bir gözden katlanmış kalın bir tomar daha para çıkardı. O göze sakladığı paranın ne anlama geldiğini biliyordum. Acil durumlar için saklıyordu.
"Bu da evi temizlediğin için istediğin harçlık olsun öyleyse."
"Ama o paralar..."
"Endişelenme, buradan kendime özel ders verecek öğrenci buldum bile. Sen paraları kumbarana atabilirsin."
"Artık kumbaram yok abi. Taşınmadan önce hepsini bankaya yatırdım."
"O paralarla ne yapacağını hala söylemeyecek misin? Çocukluğundan beri durmadan biriktiriyorsun."
"Belki bir gün öğrenirsin. Şey... Okul harçlığı vermene gerek yok. Ben bunların içinden kendime ayırırım."
"Olmaz ufaklık."
Harçlık olarak biraz daha para verdiğinde cüzdanına baktım. Neyse ki söylediği gibi, onu idare edecek kadar parası vardı.
Aslında benim para delisi olduğumu sanıyordu. Çünkü özel günlerde bile hediye almak yerine para vermesini söylüyordum. Çünkü bana iyi bakan abim için bir ev almak istiyordum.
Yıllardır elime geçen bütün paraları biriktirdiğim için yolun yarısını çoktan geçmiştim. Belki de çok yakında abim için bir ev alabilirdim. Böylece hak ettiği gibi iyi bir kardeş olabilecektim.