⚓Yarım Kalmışlıklar⚓

165 14 6
                                    

MultiMedya : Nazlı (temsili)

Bölüm Şarkısı : Teoman - Bana Öyle Bakma

8.Bölüm : Yarım Kalmışlıklar

" Bazı yarım kalmışlıklar vardı.
Ve ben onları tam kılacaktım.."

Nazlı'dan..

Üzerimde beyaz, uzun bir elbise ile kasvet dolu bir yerdeydim. Etrafımda yaprakları dökülmüş ve kurumuş ağaçlar vardı. Hava soğuk ve kasvetliydi. Üstelik etrafta ürkütücü rügar ve dal sesleri geliyordu.

Kendi eksenimde döndüm. Yalnızdım. Ve bu beni korkutuyordu. Neredeydim, buraya nasıl gelmiştim, bilmiyordum.

Ancak biraz ileride iki süilet gördüm. Onlara biraz yaklaştığımda ise annem ve babam olduklarını anlamam çok uzun sürmemişti.

" Anne! Baba! Sizi çok özledim.." dedim heyecanla.

" Bizde seni özledik kızım." Dedi annem tatlı bir ses tonuyla. Sesini duyduğumda onlara olan özlemimin daha da çok arttığını fark etmiştim. Sarılmaya yeltendiğimde bu mümkün olmamıştı.

" Yanınıza geldim bakın! Hasret gidermek için.. Sizi çok özledim. " dedim bir kez daha.

" Yanımıza gelmek için daha çok erken değil mi kızım? " dedi babam. Ne demek istediğini anlamamıştım o an için. Ben cevap vermeyince annem konuşmaya başladı.

" Hem arkana dön bir bak.. Onları gerçekten bırakabilecek misin? " dediğinde başım istemsizce arkama dönmüştü. Oysa arkam bir sis bulutundan ibaretti.

Ancak sesler duymuyor değildim. Acı ve keder dolu, tanıdık sesler..

Eylem ve Su'nun ağladıkları her hallerinden belli olan sesleri..

" Hadi be Nazlı'm.. Hadi be güzelim.. Aç gözlerini, bak hepimiz burada seni bekliyoruz.." Diyordu mavişim.

Ve bunu öylesine acıyle ve üzgün söylüyordu ki, onu bu hale getirdiğim için kendimden tiksindim.

Ve Eylem'in sesi geliyordu kulaklarıma.

" Sen daha bana hesap vereceksin, aptal kuzi! Kalk çabuk, böyle kaçabileceğini mi sanıyorsun? " Sesini hem güçlü hem öfkeli tutmaya çalışıyordu. Ama anlıyordum, kırılmış cam parçaları gibi batıyordu ruhuna acısı. Onun sesini bu halde duyduğumda bu kez kendimden nefret ettim.

" Var mı bizi, böyle yarı yolda bırakıp kaçmak artist? " Aptal Feyzo! Aklı sıra hüznünü alaycılığı ile ört bas etmeye çalışıyordu.

Hepsinin sesi birbirinden daha kötüydü ve bunun sorumlusu bendim. Ben onlara bunu nasıl yapabilmiştim? Canımdan çok sevdiğim insanlar benim yüzümden bu kadar acı çekiyordu.. Ben onlara bunu yapamazdım. Ama.. Annemle babamı da çok özlemiştim.

Tanıdık erkek sesi beni bulduğunda, ruhumun titrediğini hissettim.

Bana öylesine yalvarma cümleleri kurmuyordu. Bana şiir okuyordu..

Ahmet Selçuk İlkan'ın, Seni Arıyorum şiirini.. Bu şiiri biliyordum, seviyordum da. Bir kaç kişiden dinlemiştim daha önce. Ama hiç biri şimdi ki etkiyi yaratmamıştı ben de.
Öyle derin bir anlam içeriyordu ki ses tonu.
'Tamam' dedim. 'Bu şiir onun sesinden dinlemem için yazılmış.'

Şiir bittiğinde ağlıyordum. Sesi beni çağırıyordu. O bana sadece şiir okumuyordu. Şiirle bana sesleniyordu. 'Gel' diyordu, 'gel çaresizim sensiz..'

Dalgalan Karadeniz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin