9.BÖLÜM

798 153 147
                                    

Üçümüz yolda hiçbir ses etmedik. Zaten yol dediğim 2 dakikalık. Bir apartmandan diğerine. Kısa bir bekleyişin ardından asansörde 6.kata gelmiştik. Avucumun içindeki beyaz ve yumuşak, küçük ele bakıyor, utancını hissedebiliyordum. Kafasını yere eğmiş,konuşmak için ufak bir cesaret, küçük bir adım bekliyordu.

Muhabbet kuşu şeklinde öten zile basınca kapıyı açan abim olmuştu. Abimin hemen arkasında beliren Ekin'i gören Alp az önce ağzını bıçak açmayan o değilmişcesine hemen atıldı:

-Ekin Abi, Esila ablanın dudakları nasıldı?

Abim birkaç kere hızlı hızlı göz kırptı, kaşları çatılmış, alnı buruşuk bir şekilde:

-O ne demek lan?

Gözlerini sonuna kadar açtı, ben ve Ekin'e hızlı hızlı, anlamayan, tehditkar bakışlar atmaya sürdürdü. Tek sorun her boynunu döndürdüğünde kütürdetmesiydi.  

-Eslem yanlış mı duydum ben? Şimdi bu ,Ekin'i işaret etti, benim kız kardeşimin dud.. ,sinirle soludu, dudaklarını nasıl biliyor?

Ablam cevap verecekti ki, Ekin sonunda yalan da olsa açıklığa kavuşturdu. Ben mi, geç!

-Şey söylüyor Emir abi, geçen gün baktım ki Esila'nın ağzı, gözü, her yeri kir içinde kalmış. Baktım ki kapkara. Sonra dedim ki Esila ne oldu sana böyle. O da elindeki çikolata kutusunu gösterdi. Çikolata meğersem erimiş, yerken de dudakları her yeri çikolata içinde kalmış. Yani sorunun cevabı her yeri çikolata içindeydi. Cevap veriyorum:A!

Sonuna kadar her şey güzeldi... Hayat güzeldi..Yaşamak güzeldi... Kuşlar, ağaçlar, bulutlar, nefes almak da güzeldi... Ablama sinirlenmek ve hatta hayatında bize hiç "kızım" dememiş babam bile...

Gerçi "kayınço" dememişti. Ne kadar kırmışsam çocuğu... Tamam bu tribi hak ediyorum!! Ama işime de gelmiyor değil yani. 

Telaşlı, korkulu ve her an tuvalete gitme arzusuyla  abime baktım. Çünkü eğer yememişse tuvalette göreceğim iş, burada da korkudan ayaküstü gerçekleşebilirdi:

-Tabiiki abicim, başka ne olabilirdi ki,

Ekin'e baktım, o bana bakmamakta ısrarcıydı.

-Haa, demek öyle. Ben de ne düşündüm ya. Tövbe tövbe.

Dedi ve yavaşça Ekin'e yaklaştı:

-Bana bak koçum- Ekin'in yanağını sıkıca tutmuş, o şansız yanak morarmaya doğru gidiyordu; joker sırıtışıyla dibine girmiş, yukarıdan bakıyordu-   akıllı dur; uslu dur. Çünkü, dedi ve sesini aniden yükseltti, Bu kızın bir yerine dokunur, incitir, yanaşırsan, sesini artık fısıltılı bir şekilde kulağının dibine getirdi ve devam etti.

Gerisini duymayı nasip etmedi yaradan ama duymak da istemezdim zira Ekin'e bakınca eridiğini görmek çok basitti. Yavaşça içine kaçtı, bacakları titredi ve yüzü gerildi. Kendini çekirdeğe vermeseydi yine bari!

-Ama!

Alp'i elimi ağzına tıkarak susturmuş, arkama çekmiştim.

-Birisi bir şey mi dedi?

-Yok abicim ya, gündeki tüm kadınlar evlerine dağılıyorlarda Ekin de gitsin. Onu diyecektik.

Ablamdan bu performansı hiç beklemiyordum. Minnettar gözlerle ona bakmış, birazdan beni pişman edeceği zamanı bekliyordum. Demek ki orada bir yerlerde kalp varmış ha!

Ekin "İyi akşamlar" diyerek yanımızdan ayrılmış, ablam, ben ve Alp içeri geçmiştik.  Ablam yanıma yaklaştı:

-Başım ağrıdığı için seni kurtardım yoksa üstüne alınma, dedi.

3E&1KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin