Önden ilerleyip odama girdim. arkamdan sarahta girmişti. gömleğimi çıkartıp yatağa koydum, sarahta dolaptan bana elbise çıkartıyordu. çizmeleri ayağımdan çıkartıp kenara koydum. pantolonu mu da hızla çıkartarak kollarımı açıp Sarahı bekledim, Sarah başımdan elbiseyi geçirip sırtımdaki ipleri sıkmaya başladı. elbise kırmızı renkteydi kolları yarım kol gelip balon koldu etek kısmı çok kabarık olmasada hafif bir kabarıklığı vardı, nefesimi tutup sarahın ipleri çekmesini bekledim. Sarah oldu demesiyle eteklerimi düzeltip aynaya baktım. kırmızı saçlarım elbiseyle aynı tonda gibiydi yüzümde belirgin olmasada olan çillerim ve kahverengi gözlerim vardı. güzel değildim ama sevimliydim. elbise göğüslerimi belli ederken belimin inceliğini ortaya çıkartmıştı. hafif bol olan etek kısmı naif bir görüntü katıyordu. Sarah arkama geçip belime kadar gelen saçlarımı sıkı topuzdan kurtarıp taramaya başladı, ardından da bol bir topuz yapıp bir kaç tutam dışarda bıraktı. elime tutuşturduğu rujla ona döndüm 'gerek varmı buna' dediğimde 'evet leydim' cevabıyla sürdüm sarahta yüzümü pudralıyordu, işte hazırdım. ayağıma geçirdiğim siyah ayakabılarımla odadan çıktım. yüzüme her zamanki gibi mutlu gülümsememi takıp mutluymuş gibi yapıyordum. oysaki ailemden gördüğüm psikolojik baskı yüzünden gerçek mutluluğu bilmiyordum. merdivenlerden inerken aşağıda toplanmış ve içkilerin yudumlayan sosyete üyelerine baktım. çok mutlu görünüyorlardı kontes jeslin üstündekileri ve sıcak gülümsememi yorumlarmış gibi baktıktan sonra bana gülümsedi notundan geçmiştim anlaşılan. annem beni süzüp arkasına döndü, anneme kendimi asla kanıtlayamayacaktım sanırım. merdivenlerden indiğimde Josephin mariayla daha çok samimileştiğini gördüm. gülümseyip önüme döndüm. bazı kızlar bu konu hakkında fısırdaşıyordu, kardeşim aniden yanıma gelip, 'çok güzel olmuşsun abla' dedi. 'teşekkürler miniğim, sende çok güzel olmuşsun' Helen üstüne giydiği sarı elbisesine bakıp 'teşekkürler abla annem seçti' zorla gülümseyip , 'ne kadar güzel' dedim. etrafa bakındığımda babamı görememiştim. yanıma gelen mariayla ona doğru döndüm. ' leydim' demiş ve kısa bir reverans yapıp bana baktı Joseph ise arkadan mariayla bakıyordu. 'evet Maria' dedim Maria bana yaklaşıp 'aslına bakarsanız leydim, bu akşam Joseph beni dışarıya çıkaracak. sizin için bir sorun olur mu diye sormak istedim' kahkaha atmamak için kendimi tutarak gülümseyip, ' tabiki hayır, eğlenmenize bakın.' Maria zorla tebessüm edip arkasına dönüp gitti. dudaklarımı dişleyip, kendimi hala sıkıyordum. beni Joseph ten kıskanıp beni kıskandırmaya çalışmıştı. oysaki josephi en iyi tanıyan kişi bendim. yani bir nevi onunla kardeş sayılırdık. Joseph yüzünden bu onuncu kişi oluyordu, hepsi beni kıskanıyordu oysaki ben Josephi nadir görüyordum. annem yanıma gelip kolumu cimcirirken anneme döndüm. gülümsemem yüzümden tamamen silinmişti, annem kulağıma 'boş boş gülümsememem gerektiğini' fısıldarken beni sürükleyip bir ortama soktu , gözlerim dolmak için kapıya dayansa da kendimi sıkıyordum. şimdi olmazdı biraz daha beklemeliydim. saat gece yarısına gelirken , çoğu kont ve kontes sarhoş olmuştu . herkes evlere dağılıyordu yavaş ve yorgun şekilde odama girdim . çıkardığım kıyafetlerim kaldırılmış ve pijamalarım yatağımda duruyordu . ağır ağır soyunup pijamaları üstüme geçirdim. yatağa kendimi bırakıp gözlerimi yumdum. annemin beni hep aşağılayan bakışlarla bakması yetmezmiş gibi kardeşimi bana karşı övüyordu, ayaklarımı kendime doğru çekip kendime sarıldım, yorgundum. hem fiziksel hemde ruhani açıdan çok yorgundum. sabah kapımın açılıp bana seslenilmesiyle gözlerimi açtım. Sarah bana bakıyordu ve aceleci davranıyordu, 'leydim anneniz sosyeteyi kahvaltıya çağırmış hemen hazırlanmalısınız' yataktan hızla doğrulup banyoya girdim. yüzüme su tutup kendime gelirken, odaya tekrar girdim. Sarah kıyafetlerimi hazırlamıştı bile, üstündekileri hızla çıkartıp verdiği elbiseyi üstüme geçirdim. elbise straplez olup belimi belli ediyordu, etek kısmı bol olup genişlerken, mavi rengin üstüne mor ve pembe çiçekleri vardı. elbisemle aynı kumaş ve desende oluşan yarım bir boleroyu üstüme geçirdim.
Saçımı yukarıdan hafifçe toplayıp serbest bıraktım. sarahla beraber odadan çıkıp hızla ve bir o kadar dikkatlice yürüyüp yemek alanına geldim. yavaşlayıp herkese selam verip annemin yanına oturdum. herkes yeni gelmişe benziyordu, gözlerim hepsinde gezinirken, hepsi bir dedikodu peşindeydi hizmetliler masaya donatmaya devam ediyordu, kontes jeslin anneme beni överken yüzümde içten bir gülümseme belirdi. annem ise yüzünü buruşturmamak için kendini zorluyor gibiydi. yarım saat sonra annem tekrar kardeşimi övmeye başladığında gözlerimi uzaklara dikip yavaşça tabağıma aldığım yiyeceklerimi yiyerek etrafı incelemeye başladım. marianın Joseph hakkında bahsettiklerini dikkatle ve umursamaz şekilde dinlemeye çalışıyordum. akşamleyin yaşadığı ilişkiyi kaba taslak üstünden geçip, josephin hala çok iyi olduğundan bahsediyordu. bir yerlere kusmamak in kendimi zor tuttum. nasıl bir insan bu şeyi sosyeteye anlatırdı, aklım almıyordu.. anlaşılan o ki bu ayın konusuda josephe ait olacaktı, bana gelen soruyla bakışlarımı sesin geldiği yere çevirdim. leydilerden birisi ilişkimin olup olmadığı
Konusunu açınca, annemin gergin surat ifadesiyle kadına gülümseyip 'ah hayır leydim, daha eğitimimi bitirmeden bu tarz şeyler düşünmüyorum, hem dikkatimi çeken bir dükte olmadı.' annem biraz olsun rahatlarken, leydiler bana şaşkın bir ifadeyle bakıyordu, çünkü hepsi erken yaşta zengin ve yakışıklı kişilerle evlenmek için erken yaşta kızlıklarını bozuyordu ama sonuç hüsran oluyordu. kontes jeslin bana dönüp 'eğitiminiz derken leydim.' gülümseyip dikleştim, 'babamın ilk çocuğu olduğumdan, benim eğitimime çok önem veriyor; siyaset, ekonomi, diplomatik ilişkiler gibi konular özellikle,' tüm leydiler şok olurken annemin ilk çocuk lafıyla yüzü düştü. Zorla gülümseyip devam etmeye çalıştım. 'bu yüzden babama ne kadar teşekkür etsem azdır, bu yüzden de derslerimi bitirmeden bu işlere girmek istemiyorum.' Kontes jeslin gülümseyip 'sizin gibi bir leydiyede bu yakışır.' en içten gülümseyerek 'teşekkürler kontes bu düşüncenizden dolayı..' kontes, annem yerine benden gurur duyuyor gibiydi, gözleri ışıldıyordu kahvaltıdan sonra içeri girmek için ayakladığımızda, ben müsade isteyip balkona çıktım. annemin kahvaltı boyunca bana yaptığı yüz ifadesi yüzünden moralim bozulmuştu, derin bir nefes alıp balkon demirlerine sıkıca tutunup gözlerimi yumdum. arkamdan gelen kontesin sesiyle ağır bir şekilde oraya döndüm. Kontes bana gülümseyip yanıma geldi ,kontes jeslin benim yüzümü süzmeye başladığında gülümsemeye çalıştım. Kontes balkon demirlerine yaslanıp, bana döndü 'üzülmüşsün.' kafamı gökyüzüne çevirdim. 'hayır kontes! sadece bazen uzaklara dalıp kendimi dinlemek iyi geliyor,' kontes usulca bana baktı 'neler yaşadığını biliyorum küçüğüm, güzel değilsin ama zeki, güçlü ve sevimlisin.' gülümsedim 'güzel yanlarımın olduğunu sizden duymak iyi geldi,' kontes gülümseyip 'tabiki var güzelim, sen güçlü bir kızsın bununla gurur duymalısın.' en içten gülümsememle ona döndüm. 'sizde kontes, sizde çok güçlüsünüz. eminim buralara gelene kadar ne kadar acı çektiniz..' kontes ellerimi tutup 'geçmişi düşünmemelisin Sandra, geçmiş sadece seni ileriye taşır, umutsuzluklarını acılarını unut diyemem çünkü unutulamaz ama onlardan güç alabilirsin, böylelikle korkusuz birisi olursun ve ben senin bu yaşta bu kadar güçlü olmandan gurur duyuyorum. Böyle devam etmelisin.' gülümsedim annemden bile göremediğim sevgiyi şuan iliklerimde hissediyordum. özelliklede takdir ve gurur, ah! bu duygu ne kadar da güzelmiş, gözlerim dolmaya başlarken kontese asil bir şekilde reverans yapıp. 'teşekkür ederim kontes, bana yaklaşımınız için. Sizin sayenizde kendimi daha güçlü bir kadın gibi hissediyorum.' kontes bana bakıp. 'sende kendimi görüyorum Sandra, güçlüsün ve ileriye dönüksün, cesaretinden asla vazgeçme.' ona gülümseyip 'siz yanımda olduktan sonra asla vazgeçmem.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLER
Ficción históricaGüçlü bir krallığın ilk kızı olup piyon olmak zordu, özellikle sevilmeyen ve genelde yem olarak kullanılıp ilk yenilen piyon olmak. Hayatım bir satranç oyunu gibiydi. Bazen şah mat olurken, bazen şah mat yapıyordum. Ne kadar fazla zafer kazanırsam...