23| Ben her şeyi göze almaya hazırım

2.9K 331 689
                                    

"1578 doğumlu, 217 yaşında. Henüz kırk iki yaşındayken yaşlanmayı durduran büyüyü kendi üzerinde deneyip başarılı oldu. Genç yaşlarda ailesinden ayrılıp ayrı yaşamaya başladı. Oldukça yetenekli bir büyücü. Uzun süre para karşılıklı büyüler yaptı, ilaçlar sattı. Uzun bir süre bekar kaldı. Daha sonra 1770 yılında Jeon Ban ryu adında, kurtlardan olan biriyle evlendi. Üç yıl sonra da bir oğulları oldu. Kısa bir süre sonra oğlunun lanetten kaynaklı öldüğü haberi çıktı. Oğlunu kendisinin öldürdüğü söyleniyor. Kocası da, kurtlar ve vampirler arasında çıkan savaşta ölmüş.."

Oturduğu yerden şöminede yanan odunları izlerken işaret parmağını alt dudağında gezdiriyordu He ran. Almira'nın hakkında istediği bilgilere ulaşmıştı. Yeterli olduğunu da düşünüyordu. Yaptığı hesaplar melezle uyuşuyordu.

Çıkardığı yalan haberle oğlunu koruma altına almak istemişti kendince. Başarılı da olmuştu. Melez yirmi iki yaşına kadar gayet iyi bir şekilde gelmişti.

"Melez, Almira'nın oğlu desem inanır mısın?"

Namjoon kendisine doğrultulan soruyla bakışlarını He ran'ın gözleriyle buluşturup kaşlarını hafifçe çatmıştı. Doğrusu melezin Almira'nın oğlu olabileceğini hiç düşünmemişti.

"Yüzüme bu kadar ciddi bakıyorken inanmamam imkânsız"

Yandan bir gülüşle gözlerini çevirdi He ran. Almira hâlâ oğlunun deşifre olmasını istemiyor olmalıydı ki meleze annesi olduğundan bahsetmiyordu. Fakat He ran için bu sır yürür müydü pek emin değildi.

Ellerini oturduğu koltuğun iki yanına bastırıp güç alarak ayağa kalktı. Omuz üstünden Namjoon'a bakarak sırıttı. "Melez bunu bilse ne olur?"

"Bilmem, deneyip görmek gerek"

Namjoon'un cevabına gülüşünü büyüten He ran pencereye doğru ilerlemişti. Kimsenin olmasa da melezin bunu bilmesi gerektiğini düşünüyordu. Yıllarca hayatın zorluklarını tek başına üstlenmişti. Ailesinin olmadığını sanarak, bir yanı boş bir şekilde yaşamıştı. En azından bilmeye hakkı olduğunu düşünüyordu.

Yüksekliğine aldırış etmeden atladığı pencereden iki ayak üstüne düşüp insan üstü hızıyla ormana girmişti. Gözleri parlak bir ten, burnu tatlı bir koku arıyordu. Nerede olabileceğini düşünüyordu. İlk olarak sıkça uğradığı şelaleye bakmıştı fakat onu orada bulamamıştı.

Belki gelir diyle her zamanki ağacın altında oturup onu beklemişti. Kolları göğsünde bağlı bir şekilde şelaleye doğru uzattığı ayaklarıyla suyun tepeden inişini izliyordu. Rahatlatıcı gelen su sesi dakikalar geçtikçe boğucu bir hal alırken oturduğu yerden kalkmıştı. Adımları Jimin'in mekânına giden yolda ilerliyordu.

Niye bunlarla uğraştığını bilmiyordu. Melezin bunları öğrenmesi ona bir şey katmayacaktı. Fakat bilsin istiyordu, her ne kadar bu yaşa gelene kadar yalnız olduğunu sanarak gelse de bundan sonraki hayatını en azından kırgın bile olsa annesiyle geçirsin istiyordu. Biliyordu, anne sevgisi çok farklıydı. En azından bunu tatsın istiyordu.

Mekâna yaklaştıkça hissettiği enerji daha da güçleniyordu. Melezi hissedebiliyordu. Rüzgârın dolaştırıp burnuna götürdüğü kokuyla derin bir nefes çekti. Adımları tam olarak melezin olduğu tarafa doğru ilerliyordu.

Onu fark edip izlemeye başlayanları umursamayıp çalışma alanında gördüğü bedene doğru ilerlemeye devam etmişti. Yumrukladığı kum torbası normal bir insanın attığı yumrukla verdiği etki kadar hareket ediyordu. Eğer melez gücünü kullanarak yumruklamaya kalksa kum torbası dayanmazdı.

Cursed Blood ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin