KIRMIZI

27 6 3
                                    

"Lütfen elimi bırakma." dedim omzuma düşmüş gömleğimi düzeltmeye çalışırken. Bastığım kumlar ayağımda kayıyor ve ben bu hisse bayılıyordum. Kolumun çekilmesi ile istemsizce büyük adımlar atmaya başladım. "Özgür, yavaşlarmısın!" diye bağırdım sevdiğim adama bakarak. Özgür bir anda durup dudaklarını büzdü ve "Neden bana bağırdın?" diye sordu. Gözüme o kadar tatlı görünüyordu ki elimdeki ayakkabılarımı yere atıp ona doğru hızlı adımlarla gittim ve boynuna atladım. "Sen benim hayatımda başıma gelmiş en güzel şeysin." dediğimde beni kucağına almış döndürüyordu. Ellerimi saçlarının arasına daldırıp kokusunu içime çektim. Evden kaçmama rağmen kendimi aşırı rahat hissediyordum. "Sen benim hayatımda başıma gelmiş en güzel şeysin." diye tekrarladı beni. Gözlerimi kapatıp gülümserken ses tonunun güzelliğini kulaklarıma kazıyordum. Beni kucağından indirdi ve tekrar elimi sımsıkı tuttu. Yere attığım ayakkabılarımı geri alıp yürümeye devam ettim. Serin bir yaz günüydü ve biz evden kaçıp sahile gelmiştik. Gök yeni yeni doğuyordu ve gökyüzü pembemsi bir renkteydi. Özgür bana önemli bir şey anlatacağını söyleyip beni buraya getirmişti, ama şu an söyleyeceği şey bile umrumda değildi. Koskoca sahil bomboş ve sadece biz vardık.

"Rüya ben," dediğinde işaret parmağımı dudaklarına bastırıp "şş" dedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Rüya ben," dediğinde işaret parmağımı dudaklarına bastırıp "şş" dedim. Hafif kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Dalgaları dinle, gökyüzüne bak, havayı ciğerlerine çek, ve gözlerimin içine bakıp kalbimin senin için atan ritmini dinle sevgilim." dedim. Çatılan kaşlarının yerini rahatlama alınca gülümseyip ona doğru yaklaştım. Üstümüzde kırmızı tişörtlerimiz vardı, çünkü bizim şarkımız Tuğkan'ın Kırmızı şarkısıydı. Bugünün çok özel bir gün olacağını söylemişti Özgür bunun için birlikte tişörtlerimizi gitmiştik. Özgürün belimden tutup kendine çekmesiyle irkildim. Alnını alnıma yaslayıp burunlarımızı birbirine değdirdi. Ben nefes verirken o aldı ve "Şu verdiğin nefeste bile yaşamaya varım ben." dedi. Büyülenmiş bir şekilde ona bakarken dudaklarımızı birleştirdim.

Dudaklarımız ayrıldığında "Katilim olur musun, yeniden yaşamaya inat?" diye sordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dudaklarımız ayrıldığında "Katilim olur musun, yeniden yaşamaya inat?" diye sordum. Bana bakıp "Serin bir yaz günü sen Kırmızı." diye şarkıyı devam ettirdi. Elinden tutup onu kuru kumlara doğru çektim. Oturduğumuzda yüzüme bakıp baş parmağı ile avucunda olan elimi seviyordu. "Bugün benim için çok zor bir gün Rüya." dedi kafasını eğip. Buluştuğumuz andan beri bana bunu söylüyordu ve nedenini sormamı istemiyordu. "Neden, neden sabahtan beri aynı şeyi tekrarlıyorsun Özgür?" dedim. Gülümseyip "Saat kaç?" diye sordu. Telefonu elime alıp saate baktım, "6.12" dedim. Gözlerime bakıp "Telefondan Kırmızı açar mısın?" diye sordu. Bu güzel ortamı bozmamak için sesimi çıkarmadan dediğini yaptım. "Ayağa kalk Rüya'm." dedi. Ayağa kalktığımda o da kalktı ve cebinden minik bir kutu çıkarttı. O an kalbimin hızı hayatımda hiç artmadığı kadar artarken ellerim istemsizce ağzıma gitti, "Şaka yapıyorsun." diyebildim sadece. Gülümseyip tek dizini önüme kırdı kutuyu açıp, "Hayatımda görüp görebileceğim en güzel kırmızı rüyam olmanı istiyorum, evimin camını seninle süslemek, yatağıma ikinci yastığı seninle koymak istiyorum. Birlikte yaşlanalım, yaşlanınca birlikte kırmızı açıp dans edelim istiyorum Rüya. Düşlerime benimle birlikte dokunur musun?" dediğinde yanağımdan yaşların süzülmesine izin verdim. Ellerimle yüzümü kapatıp ağzımdan kaçan hıçkırığı engellemeye çalıştım. Gözlerimi silip ona bakarken kafamı salladım,"Birlikte yaşlanalım." diyebildim sadece. Elimi ona doğru uzattığımda, o zarif yüzüğü parmağımdan hiç zorlanmadan geçirdi ve elimi tutup ayağa kalktı. Alnımdan öpüp beni kumlara yatırdı, kendisi de yanıma yattı. Bir kolunu belimin altından geçirip beni kendine çekti. Bende bir elimi göğsüne koyup kafamı yüzüne doğru uzatıp gözlerimi kapattım ve kokusunu içime çektim. "Rüya," dediğinde kapanmış gözlerimi araladım. "Saate tekrar bakar mısın?" diye sorduğunda elim arka cebime gitmişti. "6.20" dediğimde gülümsedi. "Son kez yanında nefes alıyorum, kalbim senin için son kez çarpıyor, beynim son kez seni düşünüyor, burnum son kez seni kokluyor, kulaklarım son kez senin sesini duyuyor ve tenim son kez seni hissediyor." dediğinde dolan gözlerimi kırpmadan yattığım yerden kalktım." gözlerinin içine bakarken, "Ah, ve gözlerim son kez gözlerine bakıyor." dedi. "Özgür, ne demeye çalışıyorsun." dediğimde beni tekrar göğsüne yatırdı. "Rahatsız olan kalbim bile bir tek sana atıyor güzelim." dediğinde beynime resmen bir kurşun yemiştim. "Bazen gereğinden fazla, bazen çok yavaş atıyor ama senin için atıyor." derken elimi kalbinin üzerine koydu. Kalbinin attığını şu an hissedemiyordum. "Sana çok sözler verdim ama gerçekleştiremeyeceğim Rüya. Bazen insanlar ne kadar istese de sözlerini tutamıyor ama sana yemin ederim tutmak istediğim en güzel söz sensin." derken sessiz sessiz ağlıyordum. "Neden bana daha önce hiç söylemedin?" dedim gözyaşlarımın ardından. Ruhum onun ruhuyla birlikte duvar örmüştü dört yanımıza. "Benden gitmeni hiç istemediğim için söyleyemedim başta, daha sonra o kadar güzel sevdin ki beni üzülme diye söyleyemedim ama artık sonuna geldik Rüya." dediğinde gözlerimi sımsıkı sıktım. "Saate tekrar bakar mısın sevgilim?" diye sorduğunda dünyadaki tüm saatlerin, saat gösteren herşeyin bir anda yok olmasını diledim. İstemeden elimi yavaş yavaş tekrar arka cebime götürdüm. Aynı zamanda oturur pozisyona geçtim. Telefonu cebimden çıkardım, ekranı yere gelecek şekilde kuma bıraktım. Dudaklarımın dudaklarına serilmesine izin verdiğimde bana çok küçük karşılıklar verdi ama daha sonrasında karşılık bile vermedi. Dudaklarım hala dudaklarının üzerindeyken gözlerimi sımsıkı sıktım. Yüzüne bakmadan telefonumun ekranını çevirdim. "6.30 sevgilim." dedim çığıra çığıra ağlarken. Yüzüne baktığımda bana bakarken içi gülen gözlerini artık göremiyordum,

Onlar kapalıydılar...

Dişlerimi sıkarken artık gücü olmayan koluna tekrar yattım ve elimi göğsüne koydum. Kalbine canını acıtmayacak bir şekilde bastırdığımda az önceki gibi yine hissedemedim. Onu sarsıp "Bana şaka yaptın değil mi? Bak kalbin yine az önceki gibi." dedim ve gülerek kolundan kalktım. Yüzüne baktığımda hala gözleri kapalıydı ve yüzünde bir mimik yoktu. Eline baktığımda elinde yüzük kutusu vardı. Kutuyu elime alıp açtım. İçinden küçük bir kağıt parçası düştü, elimi o sevdiğim kumlara uzatıp kağıdı aldım. Katlanmış kağıdı açtım,

En güzel Rüya'm;

En zoru sana bunu anlatacak olmamdı her zaman benim için. Çok fazla söylemeyi denedim ama gözlerin beni hep engelledi. Seninle o kadar güzel 6 sene geçirdim ki sanki hiç bitmeyecek gibiydi. Bu mektubu yazmak benim için ölümden daha zor. Sana minik şehrin dışında tatlı bir ev alacaktım ya hani birlikte ekecektik çiçeklerimizi ya da Su ve Toprağımıza bakacaktık, onlara en güzel anne baba biz olacaktık ya ben bunlar için senden özür dilerim. Gideceksem sana hayal kurdurmamalıydım ama yapamadım. Senden çok uzak kalmaya çalıştım ama olmadı. Eğer bu mektubu okuyarsan güzel kızım ağlama. Sana iyi bir sevgili olamadığım için beni affet. Sana küsmeye çalıştım, senden ayrılmaya çalıştım ama sen hep beni kendine çektin... Güzel kızım bundan sonra çok mutlu olmanı istiyorum senden. Birini çok sevmeni, ona sarılıp onun için gülmeni istiyorum, kalbinin başkası için atmasını istiyorum. Beni kafandan silmeni, sanki hiç var olmamışım gibi davranmanı istiyorum ama bir küçük isteğim daha var o da, o yüzüğü parmağından hiç çıkarmaman. Eğer hiç çıkarmamayı başarabilirsen bedenen değil ama ruhen hep seninle olacağım, hep sana sarılacağım. Senden başka hiçbir kalbe dokunmayacağım... Şimdi bu mektubu al ve sakla. Kendini ne zaman kötü hissedersen birinin seni ne kadar çok sevdiğini hatırla. "Bir kalp senin için attı." bu cümlenin güzelliğini hep yüzünün güzelliği gibi taşı kalbinde. Ben sadece derin bir Rüya'daki Özgür kuş oldum sevgilim. Seni çok seviyorum Kırmızı'm beni affet...

-Özgür Çağkıran

Hıçkırıklarım çoğalırken mektubu kalbime gömüp cebime koydum. Elim ayağım titrerken rehberime girdim ve elimi Hasan Çağkıran yazısının üstünde gezdirdim. Son kez aşık olduğum adamın bedenine baktım ve son kez onun kadife dudaklarına öpücük bıraktım. Dudaklarının üzerinde tonla kitap vardı bu yüzden konuşamıyordu ama beni hissedebileceğini biliyordum. Kafamı elimdeki telefona çevirdim. Yazının üzerine tıkladım...

Bazen kendinizi yanlız hissederseniz açın ve bu hikayeyi okuyun. Ben buraya göz yaşlarımı bıraktım. Siz bu göz yaşlarıyla gülün arkadaşlar çünkü ben yapamadım...

KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin