Hepsi birden ciddileşti. Hepsinin atardamarıydı o konu. Deniz'in böyle bir konu hakkında şaka yapmayacağını biliyorlardı. “Ne diyorsun kızım sen?”diye sordu Ali ayağa kalkarak. Hepsi ayağa kalktığında Deniz hala oturuyordu. Daha kendinin kalbi acısı yüzünden patlayacak gibiyken onlara söylemek akıl karı bir şey değildi. Neden söylemişti.
Şimdi şaka yaptım dese çok saçma olurdu. Geri dönüşü olmayan bir yola girmişti şuan. Yavaşça ayağa kalktı. "Bir şey desene!" diye bağırdı Ali. "Sakin ol. Kız nefes alamıyor bir nefes alsın." dedi Bulut. Deli gibi merak ederken, Deniz'in perişan halide ekleniyordu yüreğinde ki acıya. "Deniz, bir şey desene güzelim." dedi Ağca sakince. Gözleri dolmuştu.
“Hüseyin amca.”dedi Deniz halıya bakarak. “İçeri de birilerinin olduğunu bilmiyormuş.”dedi ardından kafasını kaldırıp gözlerine bakarak. Hepsi gözleri açılmış Deniz'e bakıyordu. Deniz'in yalan söylemeyeceğini bildikleri için gerçeği sindirmeye çalışıyorlardı.
Ali hızla fırladı evden. Diğerleri peşinden koştu. Hiçbiri idrak edememişti daha ve Ali'nin çıkışı hiç normal değildi. Ali kapıya dayandı. Kapıyı Özlem açtı ve onları öyle görünce şaşırdı. “Baban olacak o adam nerede?”diye sordu. “Mezarlığa gitti de ne oldu?” Özlem sözünü bitirmeden Ali arabaya fırladı. Diğerleri de son anda arabaya bindi.
“Alk kendine gel.”diye bağırdı Bulut, Ali daha da hızlanırken. Bulut şuan kelimeye dökemeyecek kadar acı şeyler hissediyordu. Yıllarca anne babasının acısı ile o kadar canı yanmıştı ki hayata tırnaklarını geçirmek için canını dişine takmıştı. Hayallerinin peşinden tek başına koşmak zorunda kalmıştı. Başardığında saçını okşayacak anne ya da başı sıkıştığında gölgesine sığınabileceği bir baba aramıştı ama yoktu. Ve onları ondan kopara insanı öğrenmek kin, nefret gibi şeyler hissettiremiyordu şuan. Aynı şey hepsi için geçerliydi.
Anne ve babaları yoktu. Ve onları onlardan alan 10 yıldır yanı başındaydı.
“Yalvarırım yavaş ol.”dedi Deniz korkarak. Bütün arabalar korna çalarken Ali durmuyordu sanki mümkünmüş gibi daha fazla gaza basıyordu. “Lan dur!”diye bağırdı Ağca arkadan. Hiçbiri kemerini takmadı. Ali elinin tersi ile akan gözyaşlarını sildi. “Durduracağım arabayı inin hepiniz.”dedi sesi hala sinirliyken.
“Yok öyle bir şey.”dedi Bulut. “Siz bilirsiniz.”dedi Ali arabaları sollamaya devam ederken. Ağca sinirle kafasını geriye yasladı.
“Ali lütfen!”dedi Deniz. yalvarırcasına. Ali, Deniz'in yorgun, kırgın sesini duyunca yutkunamadı. “ Deniz o adam bizim ailemizi aldı. Onu öldüreceğim.”dedi öndeki arabalara korna çalarken.Ağca arka koltuktan doğruldu. Bulut “O adamı öldüreceğim diye bizi de öldüreceksin.”dedi bağırarak. Aklı çıkıyordu bir şey olacak diye. Ali'nin dikkatı çok dağınıktı ve anayolda çok fazla araba vardı.
“Ben o adam değilim. Ben kimseyi hayattan koparmam.”dedi Ali kafasını arkaya çevirdi ve Bulut'un gözlerinin içine baktı. Onu öne çeviren Deniz'in çığlığı oldu. Kamyonetin üstüne son hızla gidiyorlardı.
Ali direksiyonu çevirmeye çalıştı.İçlerinde bulunduğu araba ile kamyonet son hızla çarpıştı. Araba birkaç takla attıktan sonra durdu. Duman her yeri kaplarken hepsi hala nefes alıyordu. Hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı. Bugün gökyüzü onlara başka bakıyordu. Hepsi bir aradaydı. Zar zor açık olan bilinçleriyle son kez baktılar birbirlerine.
Hepsi son nefeslerinde, son dilek haklarını birbirlerinin nefeslerinin bir ömür uzaması için kullandı.
O yanan apartmanda ailelerini almıştı alev. O alevlerin arasından hayalleri, umutları gitmişti. Bu sefer alev alan araba ise onları götürdü.
Ve dört dost İstanbul’u terk etti o sabah vakti. İnsanlar buna basitçe ölüm dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNETİN ÇOCUKLARI
Teen Fiction"Betimlemelerin çoğunu kaldırdığım ve ağlayarak bitirdiğim hayatımda hep kelimeleriyle var olacak dört çocuk;" ------- Cehennemde kaybolan cennetin çocukları. "İnsan hayatı kalp ritmine benzer. Monitörde görünen düz çizgi senin öldüğünün işaretidir...