~Bölüm:11~

8.2K 629 203
                                    

Medya: Bana bir masal anlat baba

NOT: Bölümü okurken medyada olan şarkıyı dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

🦋
••••

*Kim demiş ki güneş mutluluktan ışık saçıyor diye? Belki de bilmediğimiz bir derdi vardır, ona yanıyordur...
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Lalin'den:
•••••••••••••

On yaşında bir kız çocuğu vardı bakış açımda. Kahverengi saçlarını iki yandan örmüş, çiçekli pembe bir elbise giymiş, babasıyla küçük bahçelerinde topla oynuyordu. Küçük kız kazansın diye babası bilerekten topları tutmuyor, yan geçmesine izin veriyordu. Her kazandığında küçük kızın attığı sevinç nidaları babası için huzurun sesi gibiydi... ama biraz sonra topu ayağıyla vurmak isterken küçük kız yere düşüyor, sıyrılan dizleri canını yaktığı için inci taneleri usulca akmaya başlamıştı bile. Bu manzarayı gören babası koşarak kızının yanına gelmiş, onu kucağına almıştı. Ağlayan kızının gözyaşlarını tek tek silerek bahçeden eve geçmiş, koltukta oturtmuştu kızını.

"Ağlama ama prensesim. Şimdi baban temizleyecek yarayı. Hiçbir şeyin kalmayacak" diyerek alnından öptü kıymetlisinin. Sonra kalkarak ilk yardım çantasını almış ve kızının önünde diz çökerek yarasını temizlemişti. Acıyınca üflemiş, ağlayınca gözyaşını silmişti. Hiç usanmadan, hiç bıkmadan...

"Gördün mü bak, geçti" diyerek yara bandını yapıştırmış, diz kapaklarına sevgi barındıran öpücükler sıralamıştı.

"Her yaramı böyle iyileştirecek misin babacığım?" dediğinde kızı keşke hiç yara almasan be meleğim, senin yerine de ben yara alsam diye geçirmişti içinden babası.

"Tabii ki çiçeğim, her yaranı böyle iyileştireceğim" dediğinde gülerek sarıldı kızı babasına...

Uzaktan duyduğum seslerle kendime gelmeye çalışıyordum, ama gördüğüm rüyanın etkisindeydim. Belki de hiç rüya değildi, sanrıydı ya da hayaldi. Çünkü babamla olan bir anımı görüyordum. O kadar güzeldi ki o günler, keşke dönebilsem o günlere. Yine pansuman yapsan yaralarıma babacığım...

"Kendine geliyor galiba... Eda bir bardak daha su getir" yanaklarımı kavrayan ellerin sıcaklığını hissediyor, konuşulanları duyuyordum, ama göz kapaklarım açılmıyordu bir türlü.

Birkaç dakika sonra göz kapaklarımla olan savaşımdan galip çıkarak gözlerimi açmağı başarmıştım.
Görüş alanıma ilk giren beni endişeli gözlerle süzen Pamir olmuştu.

"Oh. Çok şükür. İyi misin Lalin?" diye soran adamla gerçekler şiddetli bir şekilde çarptı suratıma. Babam...

"Babam.. babam" diye sayıklaya sayıklaya koltukta doğruldum. Hıçkırıklarım yeniden şiddetlenmiş, gözyaşlarım durmaksızın akıyordu.

"Lalin ne oldu babana? Söyler misin lütfen." dediğinde hâlâ transdaymış gibi suratına bakıyordum. Ağlıyordum, başımı sağa sola sallıyordum.

"Babamm." dudaklarımın arasından tek bir kelime firar ediyordu... Babam...
Yanaklarımda olan ellerini kollarıma indirerek beni silkelemeye başladı.

"Hadi güzelim, ne olduğunu anlat ki, yardım edebileyim" sanki yeni uyanıyormuş gibi irkilerek kendime gelmeye çalıştım. Bu esnada Eda gelmiş, elindeki bardağı Pamir'e uzatmıştı. Sudan eline dökerek boynuma süren adam ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Benim gitmem lazım. Hemen, şimdi İngiltere'ye gitmem lazım. Babam" dediğimde yine devamını getiremedim. Benim babama hasta olmak yakışmıyordu ki. Nasıl hastalanmış diyeyim.

Güz Çiçeği (Tamamlandı🦋)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin