fourteen

15K 1.2K 751
                                    

Duştan belimdeki havluyla çıktım, odama girdim ve beyaz baksırımın üzerine siyah pijama takımımı geçirdim hızlıca. Ardından banyoya döndüm, ıslak saçlarımı kurutup dişlerimi fırçaladım. İşim bitince banyodan çıktım ve odayı havalandırmak için pencereye doğru yürüdüm.

Boşanma ve taşınma meseleleri her ne kadar umursamamaya çalışsam da dün bütün gün beynimde dönüp durmuştu. Taehyung'u sinemaya davet etmem aslında ona ve kendime belki de ilk ve son kez bir şans verme isteğimden kaynaklanıyordu, şu an ise kendi tavırlarımdan utanç duymaya başlamıştım.

Yüzüğünü takmaya başlaması beni nasıl, niye heyecanlandırmıştı? Bana ettiği hakaretleri, benimle evliyken başka bir kadınla birlikte olmasını, dengesiz hal ve hareketlerini nasıl unutacak ya da görmezden gelecektim ben? Bu kadar mı kendime saygım kalmamıştı yani?

Ben düne kadar hala bir aptal gibi yeni bir başlangıç yapmaya hazır haldeydim; birlikte vakit geçirirsek belki birbirimize saygı duymaya, birbirimizi görmeye başlarız diye düşünüyordum. Taehyung bütün salaklığımı, ucuz ümitlerimi yüzüme vurmuştu; belki de beni terslediği için teşekkür etmeliydim ona çünkü nihayetinde gözlerimi açmama sebep olmuştu.

Aslında onu sinemaya davet ederken ne beklediğimi de bilmiyordum, sadece yüzüğü taktıktan sonra belki Maria ile olan ilişkisi sonlanmıştır diye düşünmüştüm bir anlığına. Öyle olsa bile ne olacaktı ki, biz bir anda evcilik oynamaya mı başlayacaktık? Ne ahmakça düşünceler ama...

O anda Taehyung'un yanına gidip boşanma konusunu yüz yüze ciddi olarak konuşmak istedim, ayakta dikilmeyi bırakıp odamdan çıktım ve onun odasına doğru yürüdüm.

Kapalı oda kapısının altından gün ışığı sızıyordu, bugün boş günü olduğu için anlaşılan henüz kalkmamıştı. Kapıya vurup "Taehyung?" diye seslendim, herhangi bir cevap gelmeyince kapıyı araladım ve onu tahmin ettiğim gibi pencereye dönük halde uyuyor buldum. O anda konuşacak bir şey kalmadı, yarın aç şu davayı ve çık artık bu evden diyen iç sesime hak verdim ve kapıyı kapatıp aşağı indim.

Bugün günlerden cumartesiydi, her haftasonu olduğu gibi saat birde temizlik görevlileri gelecekti. Telefonuma baktığımda saatin 12.01 olduğunu gördüm, onlar gelene kadar anca hazırlanırım diye düşünerek mutfağa geçtim.

Kahvaltı bittikten sonra sofrayı toparlayıp kirlileri makineye yerleştirdim ve odama çıktım. Yatağımı topladıktan sonra üzerime yerde duran bavulumdan -eşyalarım taşınmayı birkaç gün ertelediğimden hala bavulda duruyordu- bordo renk bir boğazlı kazak ve siyah bir pantolon çıkardım. Yanıma yine bordo renk bir omuz çantası aldım ve saat 12.49'u gösterirken odamdan çıktım.

Salona indim, hemen sonra tam odamdan getirdiğim ayakkabılarımı giyip evden çıkacakken temizlik görevlileri gelene kadar beklemem gerektiğini hatırladım. Her cumartesi olduğu gibi onları karşılamam gerekiyordu.

Aslında bugün Taehyung'a boşanma davası açacağım göz önüne alındığında kimseyi beklemeden, umursamadan kapıyı çekip çıkabilirdim fakat ben Kim ailesine casusluk yapan temizlikçi kadına bizzat iki çift laf etmek istiyordum. Bu sebeple bıkkınlıkla sol ayağıma geçirdiğim siyah kısa botumu ayağımdan çıkardım ve salona dönüp oturdum.

Yaklaşık yirmi dakika sonra dört kadın çalışan onları getiren şirket arabasından indiler ve eve doğru yürüdüler, en önlerinde beni Taehyung'un babasına ispiyonlayan kadını gördüğümde kapıyı hışımla açtım. Kadın gözlerimiz buluştuğunda sanki çok mahçup olmuş gibi bakışlarını yere indirdi, "Merhaba efendim." diyerek içeri girmeye yeltendiğinde kolundan hafifçe tutarak durdurdum onu ve kapının arkasına doğru çektim.

from the rough × taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin