Selamlarr
Nasılsınızz
Hikaye çok eski bir zamanda geçiyor. Hangi yıllar olduğuna karar veremedim siz hangi yıl istiyorsanız onu hayal edin ama yine de unutmayın eski bir yüzyılda geçiyor.
Keyifli okumalar.
...
Taehyung, yine her zamanki gibi erkenden kalkıp kümesteki tavukları beslemiş ardından da ailesine kahvaltı hazırlamak için yumurta toplamıştı. Ailesinin uyanması için daha zamanı olduğunu fark ettiğinde üzerindeki beyazken kirli bir griye dönen önlüğü çıkarıp eline bir hasır sepet alarak; pazara gitmek için tahta, küçük ve kulübe tarzı olan eski evlerinden çıkmıştı.
Hayatını seviyordu ne kadar fakir olsalar bile Taehyung bundan yakınacak birisi değildi, hiç olmamıştı da.
Pazarda onu gören herkes ya başı ile selam veriyor ya da yüksek sesle "Günaydın Taehyung!" diyerek selam veriyorlardı. Taehyung'un ismini güzelce telaffuz edemeyen köy halkına Taehyung onların dilinde güzel bir telaffuzla "Günaydın!" diyerek karşılık veriyordu.
Taehyung ve ailesi, buraya Avrupa'ya göç etmiş kişilerdi. Taehyung ne kadar Kore'de doğsa da burada büyüyüp yetişkin olmuştu. Kendisi yirmi beş yaşına yeni girmiş, esmer tenli, yeşil gözlü, siyah saçlı, uzun ince vücutlu bir gençti. Taehyung güzel bir adamdı ve bir o kadar da kalbi güzeldi. Çok utangaç olmasıyla beraber sempatik ve dürüsttü. Köyde çok arkadaşı yoktu. İnsanlarla fazla iletişime geçmeyi sevmiyordu ve bu yüzden de kimseye gitmiyordu ama birisi ona gelirse geri çevirmekten de ölesiye utanıyor, çekiniyordu. Onun yanına konuşmak için gittiği tek kişi ise sevgilisiydi.
Taehyung, kimseye söylemese bile bir sevgilisi vardı. Herkesten farklı ve özel birisiydi sevgilisi. Taehyung hiç sıkılmadan her gün onun yanına gidebilir onunla sohbet edebilirdi.
"Ah, günaydın Bayan Meyer. Bir kilo domates verebilir misiniz acaba?" Diyerek artık aşina olduğu kadının tezgahının önünde durup sattığı sebzeleri inceliyordu. Bayan Meyer hızlıca terazide denk ağırlık kadar domatesi tartıp Taehyung'a uzatmıştı gülümseyerek. Taehyung, parasını ödeyip domatesi hasır sepetinin içine koyarken geldiği yoldan geri dönmeye başlamıştı.
Taehyung her akşam gittiği sevgilisini, iki gündür görmüyordu. İki gündür yanına gitse bile buluşacakları saatte orada olmuyordu ve bu durum Taehyung'u huzursuz ediyordu. Ya başına bir şey geldiyse ya da benden sıkıldıysa diyerek iki gündür kendini yiyip bitiriyordu. Hemen eve gidip işleri hallederek çabucak akşamın gelmesini, sevgilisine kavuşmayı istiyordu. Onunla neden iki gündür ortalıkta olmadığını konuşmak, iyi olup olmadığını öğrenmek istiyordu.
Kulübeden bozma evlerine geldiğinde annesini pencereden örtü çırparken yakalamıştı. Hemen evin içine girip annesinin yanına geldiğinde onu pencereden uzaklaştırıp "Anne, ben sana kaç kere diyeceğim kendini yorma diye. Ya tekrar yataklara düşecek kadar durumun ağırlaşırsa?" diye sitem etmişti. Annesi oğlunun kıvırcık siyah saçlarını okşayıp "Sen beni merak etme. Ben iyiyim ev işlerinde sana yardım etmezsem olmaz, bütün her şeyi üstlenemezsin. Bu seni yorar." demişti tatlı bir sesle. Ardından annesi ile kahvaltıyı hazırlayıp babasını ve küçük kardeşini sofraya çağırmıştı Taehyung.
Kahvaltı yapılıp, etraf toplanınca Taehyung daha çok küçük olan kız kardeşinin elinden tutarak okula gelmişti. Köydeki okuma yazma bilenlerin sayısı bir elin parmağını geçmezdi. Çoğunlukla okuma yazma bilen kişiler sarayda çalışan kişiler oluyordu lakin Taehyung okuma yazma biliyor ve sarayda çalışmıyordu bu sebeple de köydeki genç, yaşlı, çocuk fark etmeksizin onlara okuma yazma öğrenmelerinde yardımcı oluyordu. Böylelikle akşam daha çabuk geliyordu Taehyung için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Boyfriend İs A Merman - taekook
FanfictionTaehyung'un sevgilisi diğer herkesten çok farklı ve özeldi. [oneshot]