n̤̮i̤̮n̤̮e̤̮

129 8 6
                                    

"Jungkook iyi misin? Çok özür dilerim ben...
ben sadece korkmuştum!"

Ağlamaklı çıkan sesimle küçük bir çocuğa benzediğime yemin edebilirdim.
Bir anda gelince ben de vurmuştum.

Ne yapayım şuan 50 metre ötemde bir katil vardı ve belki de sıradaki hedefi bendim.

"Jungkook?"

Seslensem de cevap vermiyordu. Bu beni daha da korkutmuştu.
Omuzlarından sertçe sarsmam bile işe yaramamıştı.

Aklımı kaçırmama ramak kalmıştı artık.
İlk önce arabayla çarpmıştım şimdi de kafasına odunu geçirdim.
Jungkook'a zarar verme butonu falan olabilirdim heralde.

Ne yaparsam yapayım uyanmayan jungkook için tek bir çare kalmıştı.

O da içeriye taşıyıp uyanmasını beklemek.

Gözlerimde biriken ıslaklığı silip doğruldum.

Geniş omuzlarından tutup yattığım koltuğa doğru sürüklüyordum. Daha doğrusu sürüklemeye çalışıyordum.

O kadar ağırdı ki çekiştirince kolumdan çıt sesi gelmişti. Kırıldığından şüpheleniyorum.

Ama zorla da olsa onu koltuğa taşıyabilmiştim.

İri bedeni resmen koltuğu kaplamıştı. Bana oturacak yer falan kalmayınca karşıdaki koltuğa geçtim.

Yüzü yanan sobanın turunculuğuyla güzel gözüküyordu. Kirpiklerinin gölgesi yanaklarına düşmüştü.
Şimdi fark ettim de ben jungkook'u hiç incelememiştim.
Karşımda şuan bir yunan tanrısı vardı.

Gerçekten abartmıyorum. Yunan tanrısı gibiydi.
Saçları, gözleri, keskin çenesi, kırmızı dudakları...

Bir an düşündüğüm şeye hayret edip kendine bir tokat geçirdim.
Ne yapıyordum ben?
Sapık gibi adamı dikizliyordum.
Ayrıca Dakikalar birbirini kovalamıştı ama yine de uyanmamıştı.

Artık daha da endişelenmeye başlamış ve yanına gitmiştim.
Tanrı aşkına neden uyanmıyordu!

Nefes alıyor mu diye kulağımı burnuna yaklaştırmıştım hiçbir belirti yoktu.
Bu da korkudan titrememi beraberinde getirmişti

Bu sefer daha da yaklaşıp boynuna iki parmağımla baskı uygulamış
Parmaklarımda hissettiğim kalp atışıyla derin bir nefes aldım.
Burnun dibine kadar girdiğimi fark edince tam geri çekilecektim ki bir anda gözlerini açtı.

Koyu renkte olan gözleri karanlıkta daha da koyu olunca korkup geriye düştüm.
Kısacası tahta zemine iki seksen uzandım.

Yani bir insan uyanmayıp tam ben dibine girmişken niye uyanırdı ki!

"Gerizekalı! Ödümü patlattın! Niye uyanmadın! Kaç dakikadır senin uyanmanı bekledim! Ah cidden.."

Benim aniden bağırmamla irkilen jungkook geriye sıçramıştı.

"Rosé neden bağırıyorsun ya!"

Aniden gelen pişmanlıkla

"Ö-özür dilerim. Korktum ya ben.. ondan şey oldu.

Sen iyi misin?"

Yüzünü buruştursa da kafa sallamakla yetindi.
Sonra aniden gözlerini bana dikti.

"Seninle konuşmam gereken şeyler vardı ama sen ortadan kayboldun. Mecbur seni aramaya çıktım. Ağaç evi de görünce burada olduğunu düşündüm.
Yanılmamışım."

Benimle ne konuşacaktı ki. Merak dört bir yanımı da sarmıştı.
Yerimde kıpırdanıp

"Konu ne? Ne konuşmak istiyorsun?"

Derin bir nefes çekip konuya uğraştırmadan girdi.

"Bak. Sunmi hanımın ölümü.... cinayetti. Bunu sen de biliyorsun.
Senin yapmadığını düşünüyorum ama emin de olamıyorum."

Son sözlerinden sonra çıldıracak duruma gelmiştim. 
Ne demek emin olamıyordu.

"Emin olamamandaki sebep ne!"

"İlk gören sendin çünkü. Bu.. bu...
bu şüpheli bir durum!
Fakat içimden bir ses senin yapmadığını söylüyor!

Seninle konuşmak istediğim bunlar değil!"

"Ne o zaman! Direk söyle!"

Sıkıntılı bir nefes daha vermişti jungkook.
Tamam belki haklıydı. Teyzemin öldüğünü ilk ben görmüştüm ama yardım çağırmıştım.
Davranışlarımdan bile anlaması gerekirdi.

"Ben... Rosé ben.."

Anlatmakta o kadar güçlük çekiyordu ki ne söylediğini anlamıyordum.

"Evet jungkook sen!"

"Rosé ben dedektifim! Malikaneye de bu yüzden geldim.
Ünlü kişileri araştıran bir şirketim var.

Aslında sunmi hanıma böyle bir şey olacağı hesapta yoktu.
Bir kaç ay daha kalıp gidecektim."

Üzerimdeki şoku atlatamadan işaret parmağımla onu göstererek
"Sen..."
Dedim.

"Sen şimdi dedektifsin."

Kafasıyla beni onayladı.

"Sana iş birliği  yapmayı öneriyorum. Bu sayede katili daha çabuk buluruz.
Birkaç saat içinde cinayet şubeden polis arkadaşım gelecek. İsmi taehyung."

"J-jungkook ben... ben bunu kaldırabilir miyim bilmiyorum. Düşünmeme izin ver. Sana en yakın zamanda söylerim.
Şimdi beni yanlız bırakabilir misin?"

"Tabi. O zaman ben gidiyorum."

"Tamam."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

who is the killer? ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ. ᵗᵃᵉˡⁱᶜᵉHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin