Zaman Paris de hızlı geçmiş, beraberinde birçok şey götürmüştü. Adrien okuldan alınmış, yeniden bolca yasaklı hayatına dönmüştü. Marinette artık eski Marinette değildi. Akumalanmamak için elinden geleni yapıyor ancak daha fazlasını kaldıramıyordu. İki gün sonra tam bir ay olacaktı.
Tam bir aydır Kara Kedi'nin yüzünü görmemişti.
Hawkmoth insanları akumalamayı bırakmıştı. Garip bir şekilde, bu Marinette'in umrunda değildi. Mucizesi kulaklarında yer almıyordu artık. Salıvermişti her şeyi. Başta kızan ailesi artık ölesiye endişeliydi. Alya bile neler olduğunu bilmiyordu. Aslında, hiç kimse bilmiyordu.
Adrien da farklı değildi. Mucizesi çekmecesinde duruyordu. Biliyordu çünkü, taktığı anda dönüşecek ve Prenses'ine koşacaktı. Bunun yerine kendini piyanosu ile oyalıyordu.
Bir insan yaşarken ölüymüş gibi hisseder miydi? Aldığı nefesi fark etmez miydi? Etrafında olanları bilmez miydi? Kendi doğum gününü unutacak duruma gelir miydi?
Adrien ve Marinette tam olarak böylelerdi işte.
Gittikçe zayıflamıştı Marinette. Saçları kısacık kalmıştı mesela. Bir ay bir asır gibi gelip geçmişti onlar için. Adrien upuzun saçlarını topluyordu, zayıflığıyla yok oluyordu. Kimse bir şey yapamıyordu onlar için. Mutlu olmak haram gibiydi onlara. Gözleri her gün ağlamaktan acıyordu ama umurlarında değildi.
Aynı dünyadayken farklı yerlerdi, aynı ruhken farklı bedenlerdi.
Marinette unutamıyordu Kara Kedi'nin son sözlerini, “Seni seviyorum ama seni korumakta acizim!” En çok bu sözler yaralıyordu onu. Biliyordu çünkü, Kediciği bu yüzden gitmişti.
Nasıl düşünebilirdi bunu? Tek bir göz göze gelişleri bile Marinette'ye güç verirken onu koruyamadığını nasıl düşünürdü? Uğur Böceği iken defalarca onu korumuşken nasıl kendini aciz hissederdi?
Sonra tanıdık o duygu yeniden kendini hissettirdi. Hawkmoth'a, Lila'ya ve bu durumda olmalarının sebebi her kimlerse onlara karşı olan büyük nefret...
Akan yaşları biraz daha hızlandı. Hiçbir şey yapamamak yakıyordu canını. Engelleyemiyordu hiçbir şeyi. Hayatının ipleri ne zaman elinden kayıp gitmişti? Adrien'dan vazgeçtiği zaman mı? Kara Kedi'ye aşık olduğunda mı? Lila'ya sataştığında mı? Belki de Uğur Böceği olmasıyla başlamıştı her şey.
Adrien yine o geceki gibiydi. Gözlerindeki yaşlar yerlerinde durmazken piyano çalıyordu. Ne çok isterdi Prenses'ine gitmeyi, onu öpmeyi koklamayı ve bunların kabus olduğunu söylemeyi... Tüm bunlar ne zaman başlamıştı? Annesi öldüğünde mi? Kara Kedi olduğunda mı? Belki de her şey doğmasıyla başlamıştı.
Piyanonun başından kalkarak penceresinin önüne geçti. Dolunay gökte parıldıyordu. Eskiden Marinette ile kendisini hatırlatır mutlu ederdi Adrien'ı şimdi ise bitmek tükenmek bilmeyen acı tüm ruhundaydı.
İkisi bu acı dolu aşkla nasıl baş edecekti?
Sözümü tuttum✌️
Miraculous_Mia
saturndekikelebek
Iamwizardxx
liuxingxx
Slyth_GSiz best okurlarsınız umarım unuttuğum yoktur💙
Kapak yapmak isteyen hiiiiiiç çekinmesin bu kapak zaten geçici
Özellikle sen svlgndz_ kapak yap nolur bunaaaağğ
Sizi severem💙
Kedicikveprensesindolunayı🌕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Princesse Et Chaton 2: Sous La Pleine Luna
Fanfic*Dolunayın Altında* →4.sezondan önce yazılmıştır "Ayın altında doğan aşkım Seninle büyüdü Sadece bu değildi Maceramız daha bitmedi Kalbim hızlanıyor Nefesim daralıyor Sana olan aşkım Tüm bunları yapıyor Lütfen sakin ol sevgilim Hikayemiz daha bitmed...