4. Hiç pişman değilim

2.7K 274 248
                                    

Siyah saçlı, kendisine oldukça tezat, bir o kadar da nefret ettiği hastane koridorunda bekliyordu. Hastanelerden her zaman nefret etmişti o. Çevresine hakim olan beyaz renk bile başını döndürmeye yeterdi. Kokusu midesini alt üst eder, ortamdaki o ağır ve kasvetli hava çokça canını sıkardı. Bazı bazı insanların acı çığlıkları, korku dolu feryatlarını duyardı. Sevdiğin birisini bir daha göremeyeceğini bilmek çok ağır bir acı olmalıydı. Bunu daha önce yaşamıştı ama tahmin ettiğinden daha kolay atlatmıştı acısını. Belki de gerçekten hayatında en önemli yeri verdiği kişilerden birisini kaybetmediği içindi.

Mecbur kalmadıkça buraya gelmezdi bile. Doğru düzgün ihtiyaç da duymamıştı gerçi, güçlü bir bünyeye sahipti. Kolay kolay hasta olmazdı. Olduğu zaman ise hastalığı hayatına hiçbir etki etmez iki-üç içinde iyileşirdi. Bu konuda şanslıydı...

Ama hayatının dönüm noktasının bu nefret ettiği yerde olacağını nereden bilebilirdi ki?

Kurduğu senaryo gerçek olmuştu... Oysa Changbin sevgilisinin ne kadar hassas olduğunu biliyordu. Nasıl izin vermişti gitmesine? Böyle bir şey olacağını bile bile ona zarar gelmesine müsaade etmişti. Onu koruyacaktı, kollayacaktı, üzmeyecekti. Son yaptığı şeyler ise bunların tamamen tam tersiydi. Hyunjin içerideki ameliyat masasında Changbin yüzünden yatıyordu. Belki de o odadan sağ çıkamayacaktı.

Ağlamaktan kızaran gözleri kapanmak için yalvarırken Changin inatla ayakta kalmaya çalışıyordu. Vücudu da bitkin düşmüştü. Oturduğu sandalyeden destek alarak dik durmaya çalıştı. Arkadaşlarına haber vermek aklına gelmemiş değildi fakat kendisinin bile kabullenemediği bir şeyi arkadaşlarına söylemeye cesaret edememişti bir türlü. Susmak iyiydi çünkü konuşmaya başladığı zaman ağlamasına engel olamıyordu. Göz pınarları kurumuştu, akacak gözyaşının kalıp kalmadığından emin değildi artık.

"Hyunjin." diye fısıldadı güçsüz bir şekilde. Sesi çok kısıktı, Sevgilisinin ismini söylemek içinde bir yerleri ağrıtırken titreyen dudaklarını ısırıp gözlerini sıktı. "Hepsi benim suçum."

Felix aklına gelmiyordu... Düşündüğü tek şey üç saattir içeride olan doktorların bir an önce dışarı çıkması ve iyi haberi kendisine vermesiydi. Hyunjin'e sarılmak, onun elini tutmak, tekrar gülümsediğini görmek en büyük isteğiydi.

Hyunjin'siz bir hayat düşünemiyordu. Hayır hayır, Changbin kesinlikle onsuz yapamazdı. Hayatının sıkıcılığından ve karanlığından kendisini çıkaran tek kişi Hyunjin'di. Kendisini sevmesinin sebebi yine Hyunjin'di. Changbin onun için yaşıyordu. Onsuz olamazdı.

Daha fazla dayanamayık sanki bir şey yapabilecekmiş gibi yerinden kalktı ve ameliyat odasının kapısına doğru yürüdü. Neyse ki o bir şeyler yapmaya çalışmadan kapı açılmış ve karşısındaki sarı saçlı adama umut dolu gözlerle bakmıştı.

"O nasıl?"

Doktor aslında yüzünden olumlu bir cevap vermeyeceğini belli etse de Changbin'in olumsuz bir cevabı kabul edeceği yoktu.

"Bunu nasıl söyleyeceğimi tam olarak bilmiyorum ama çarpmanın etkisiyle kafası ciddi bir şekilde hasar görmüş. Hastaneye geldiğinde beyin kanaması geçiyordu, kanamayı durdurmayı başardık ama üzülerek söylüyorum ki hasta komaya girdi. Vücudunun belli yerlerinde kırıklar da var."

"Ne dediğini kendin duyuyor musun sen?" dedi Changbin. Şimdiden çıldırmış görünüyordu. Doktorun yakalarını kavrarken doktor bunun olmasına hiç şaşırmadı. Hastanede yaşamadığı şey değildi bu, alışmıştı. "İşini düzgün yapsaydın da kurtarsaydın onu! Durumunun o kadar kötü olmasına nasıl izin verirsin? Bir işe yaramayacaksan neden hastanede duruyorsun? Onu uyandır çabuk!"

Küçük Hesaplar | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin