İyi okumalar :)
Medya Selin
Sesler kulaklarımda gidip geliyorken ayakta durmam çok zordu. Gözlerim yanar gibi sızlarken ağlamak, çığlık atmak istiyorken sanki ağzımdan çıkan her bir kelime ile ortadan kaybolacak, her bir hareketimde küle dönecekmişim gibi hiç kıpırdamıyordum. Amacım, içimdeki şeyi hareketlendirmemek ve zarar vermesini önlemek. Hoş, şuan karşımdaki çocukların sağlığını tehlikeye atma fikri ilgimi çekmedi değil...
"Işıl... Sakin ol. Derin nefes al, sakinleş tamam mı?" kapının önünden seslenen kişinin Selin olduğunu anlayınca az da olsa rahatlamıştım. Ama o bundan pek etkilenmiş değildi. Yüzündeki ifade normale yakındı. Son kalan enerjimle ona seslenicekken kapıdan Atlas'ı gördüm.
"Yardım et..." derken gözlerim kapandı ve yerle buluştum. En son Atlas'ın beni tutmak için koştuğunu gördüm.
:): :): :): :): :): :):
"Kızım... Bana bak..." gözlerimi açarken gördüğüm kişi annemden başka biri değildi. Yaşlanmıştı. Ama hala güzeldi. Neden burada bilmiyorum.
"Neden buradasın?" diyebildim sadece. Bana tebessüm etti, sağ elini yanağıma getirip okşadı.
"Öyle icab etti diyelim..." dedi. Gözlerinde acıdan başka birşey göremiyordum. İçi acıyordu, ve o bana öyle bakarken ona hesap soramıyordum. Ne zamandır ona söyleyeceklerimi içimde tuttum ben, şuan söyleyemezsem birdaha söyleyemem.
"Neden beni bıraktın?" dedim. Gözlerini kapattı. İçi acıyordu, hissediyorum.
"Sana bunları anlatamam... Ama şunu bilki bu bir rüya değil, şuan gerçekten konuşuyoruz. Biraz karışık bir durum bu kızım. Şuan uyanacaksın, herşeyi açıklayamam ama... Seni bırakmalıydım. Sen normal değilsin... Hoş, bunu zaten hissetmişsindir. Sadece şunu söyleyebilirim. Seni çok seviyorum, yaptıklarım için ve yanında olamadığım için gerçekten özür dilerim kızım..." dedi. Ben ağzım açık onu dinlerken dediklerine anlam veremedim.
"Neyim ben?... Kimim ben?" diye sordum. Başını çaresizce iki yana salladı. Onun omuzlarından tuttum. Sonra yavaş yavaş kaybolmaya başladı.
"NE OLUYOR?! GİTME! HAYIR!?" ben delirmiş gibi onu çağırırken ellerim boşaldı, gitti... Yeniden gitti...
Gözlerimi zar zor açmaya çalışırken kulağıma dolan boğuk sesleri işitince uyanmak için çabaladım. Göz kapaklarım açılırken gördüklerimi kestiremedim, görüntüler netleşince başımda dikilen kişilerin olduğunu anladım. Yasemin hanım, Selin ve Atlas benim uyanmamı bekliyor olacaklardı ki benim konuşmam için bekliyorlardı. Revir odasına getirilmiştim. Ne olmuştu? Rüyamda o kadını gördüğümü hatırlıyorum sadece. Dedikleri de zaten kesik kesik hafızamdaydı. Yasemin hanım olfukça endişelenmişe benziyordu, Selin'in de hali pek farklı değildi. Atlas'ta olanları sorguluyordu adeta. Benim gibi.
"Ne oldu?" dedim yorgun çıkan sesimle.
Sol kolumda hissettiğim sızı ile başımı sol koluma döndürdüğümde serum takılı olduğunu gördüm. Sakinleştirici olduğunu düşündüm ve serumu çıkarmaya yeltendim. Anlamış olacakki Atlas kolumu tuttu ve 'çıkarma' anlamında başını salladı. Şuan fazla yorgun olduğum için birşey demedim ve kolumu geri çektim. İçi rahatlamışa benziyordu."Sınıfta fazla sinirlenmişsin, stresten dolayıda bayılmışsın. Yaklaşık yarım saattir baygınsın ve uyanmadan önce çığlık attın. Zor sakinleştirebildik seni. Serum takıldı o yüzden. Şimdi iyi misin kızım?" dedi Yasemin hanım.
"E-Evet. Nasıl geldim buraya ben?" dedim etrafıma göz gezdirirken. Yasemin hanım tebessüm ederek Atlas'ın omuzuna koydu elini. Hayır hayır. Nolur bu olmasın.
"Yeğenim getirdi seni. Ama seni getirirken fazlasıyla korkmuştu. Görmen lazımdı yani." dedi gülümseyerek. Yeğeni mi?
"Yeğen derken?, dedim sorarcasına. Başını aşağı yukarı salladı.
"E tabi siz bilmiyorsunuz. Atlas benim yeğenim. Soyadlarımız farklı çünkü babasının soyadı farklı o yüzden garip karşılardın sanırım." dedi. Yasemin hanımın yeğeni olduğunu bilmiyordum ve evet soyadları farklı olduğu için bana garip gelmişti.
"Anladım." dedim sakince. Gözüm Selin'e takılınca onunla konuşacağım aklıma geldi ve hemen Yasemin hanıma döndüm.
"Yasemin hanım ben iyiyim gerçekten biz Selin'le yalnız olarak konuşsak?" dedim. Onaylayarak ekini Atlas'ın omuzuna koydu ve onu çekiştirerek odadan çıkardı ama onun gözü burada kalmıştı sanırım. Onlar revir odasından çıkınca Selin'e döndüm. Odada sadece biz kaldık, ve o kadar sessiz bir ortam vardı ki Selin'de benim gibi gerilmişti sanırım.
"Neden buradasın? Nasıl geldin? Bana neden haber vermedin?" sorularımı ardı arda sıralarken derin bir nefes aldı ve uzandığım sedyenin yanındaki tek kişilik koltuğa doğru ilerleyip oturdu.
"Süpriz yapacaktım söylemiştim ya hani? Süprizimde burada kalmaktı, ve aynı okula gelmek. Teyzenden adres aldım ve seni buldum. Geldiğimde işte..." süpriz dediği buydu demek. Bir yanım mutluluktan çıldırırken diğer tarafım fazlasıyla yorgundu. Doğrulmaya çalışırken beni tuttu ve yavaşça doğrulmama yardım etti.
"Peki. Bana ne oldu?" diye sordum. Öylesine bayıldığıma az da olsa inanmıyordum. Kaşlarını çatarak yerine oturdu.
"Yasemin hanım anlattıya. Sana sataşmışlar sen de bayılmışsın işte. Bu kadar. Şuan nasılsın peki?" dedi. Gerçekten inandırıcı geldiği için inanmaktan başka bir çarem yoktu.
"Gayet iyiyim ve ben buradan şuan çıkacağım." dedim Selin olumsuz anlamda başını salladığında kaşlarımı çatark baktım ona. Bu hareketimle birden bir adım geri gitti. Gerçekten korkmuşa benziyodu.
"Ne oldu?" diye sordum. Gerçekten benden korktuğuna şaşırmıştım.
"Ş-Şey bişey yok ya fazla dibine girmeyeyim yani hava al diye." diye birkaç şey söyledi. Tek kaşımı kaldırarak bakınca başını eğdi. Sonra onu gerçekten fazla özlediğim için ona doğru uzandım ve sıkıca sarıldım ona. İlk başta şaşırsada bana karşılık verdi. Biraz sarıldıktan sonra onu bıraktım ve ellerimi omuzlarına koydum.
"Seni çok özledim." dedim gözlerinin içine bakarak. Tebessüm etti.
"Bende seni çok özledim" dedi kısık bir sesle. "Ama bu revirden çıkmanı gerektirmiyor." dedi. Gözlerimi devirmeden edemedim."En fazla 20 dakika kalırım o kadar." dedim ve yerime uzandım. "İyi, peki" diyerek onayladı beni Selin. Kapı çalınca Selin'le aynı anda "Gel" dedik. Bu hareketinizde kıkırdayınca kapıdan Atlas girdi. Bir an kalbim garip bir şekilde tekledi. Takmadım ve Atlas'a döndüm.
"Daha iyi misin?" diye sordu. Dudağım sağa doğru kıvrıldı. Başımı olumlu bir şekilde sallayınca Selin'e döndü ve bir bakış attı. Selin anlamış bir şekilde ağzını aralayınca bu hareketlerine gülümsedim.
"Susadım. Ben susadımda, canım sen bişeyler ister misin?" dedi Selin kapıya doğru ilerlerken. "Hayır, sağol" dedim sadece. Beni onaylayıp çıktı odadan.
Yaklaşık 5 dakikadır sessizce oturuyoruz. Daha doğrusu ben oturuyorum, o bana bakıyor. Bu sessizliği bölmeği o kadar çok istiyorum ki. Atlas'a dönünce birşey söylemek için ağzı aralandı, gözlerime baktı anlamdıramadığım öfke ile.
"Ben herşeyi gördüm Işıl. Her şeyi" dedi dişlerinin arasından. Ne demek istediğini anlamadım. Yoksa...
:): :): :): :): :): :):
Selam :)
Biraz geç attım çünkü vote sayısı düşük olduğu için pek yazasım gelmedi benimde :/
Bölüm nasıldı bu arada?
Sizi seviyorum vote ve yorum atmayı unutmayın😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözündeki Cehennem Sıcaklığı
Teen FictionBen sadece normallik ister, fazlasıyla aksiyondan kaçınır, her yerde suskunluğumu korur, psikologlarımdan ve bana karşı tehtid oluşturan kişilerden saklanırdım küçükken. Küçüklüklüğümden bu yana bu isteklerim değişmedi. Ama istemekle değil yapmakla...