*Bölüm 20* Batı

40 13 9
                                    

 Borkul ellerinin arasındaki baltasının mı yoksa parmaklarının mı titrediğinden emin değildi. Komutan Alain verdiği görevden geri çekilecek kadar korkak değildi. Ama hiç bir zaman büyücüler ile savaşmayı sevmezdi. Kendi grubunun lideri olan Borkul, Elyon ve bir zamanların şanlı şovalyesi olan yaşlı Odyun ile birlikte en yetenekli askerlerden oluşan ork, ve insan karışımı bir grup ile yakınlardaki köyleri tahliye ediyorlardı. Tepelikten inerken nehir kenarında olan son köyün girişine doğru yürürlerken Borkul karnındaki tuhaf histen görev başından bu yana kurtulamamıştı. Gittikleri her köy boştu. Tek bir ruh bile etrafta görünmemişti. Açık kapılardan baktıklarında hiç bir dağınıklık işareti yoktu. Bazı masaların üzerinde soğumuş çorbalar solucanların ziyafeti haline gelmişlerdi. Sanki köylüler geleceklerinden haberdar olmuş ve havalanarak kaybolmuşlardı. Bu köyde ilk bakışta diğerlerinden farksızdı. Ama inceledikçe bazı farklılıklar göze çarpıyordu. Bazı evlerin kapıları içeri doğru açılmıştı. Bazıları ise kirişlerinden sökülmüştü. Toprağın üzerinde herhangi bir şey olmamasına rağmen tüm köyde hafif bir kan kokusu vardı. İnsanlar bu kokuyu alamamıştı ama orklar burada diğerlerinden farklı bir karmaşa olduğunu anında fark etmişlerdi.

"Efendi.. Komutan Borkul! " 

 Alain'in insan askerlerinden bir tanesi ork liderine seslendi. Borkul hızlı adımlar ile ona doğru yaklaşırken bir yandan da etrafını inceliyordu. Askerlerin hiç birisi birbirleriyle konuşmuyor, her an üzerlerine atılacak olan bir düşman çıkacakmış gibi gergince etrafı gözlüyorlardı. Borkul askerin yanına geldiğinde asker toprağın üzerindeki çubuk şeklindeki kömür parçasını bıçağı ile dürtüyordu. Kömür parçası her hareket edişinde içten içe kırmızılaşıp tekrar kararıyordu. " İki gün, bir gecedir yanıyor olmalı komutanım " dedi asker ayağa kalkıp sağ elini yumruk yapıp göğsünün üzerine koyarak. Borkul kendi kendine sessiz bir lanet okuduktan sonra elini kaldırarak taştan evleri işaret etti. " Evleri arayın! Sıradışı bir şey görürseniz bana anında haber vereceksiniz! " Birileri köylere geleceğimizi biliyordu. Acele ile tüm köylüleri toplamış büyük ihtimal bir büyü ile onları taşımıştı. Ama bu kadar köylü ile ne yapabilirdi ki ? Borkul aklını kurcalayan bu soruyu cevaplandırmaktan çekiniyordu. Belki de cevabını hiç bilmese daha iyi olacaktı. Yine de görevini yarım bırakmak doğru olmazdı. Bu köyü de arayacak hiç bir şey bulamadan kampa geri dönecekti.

  Bir orka ait olamayacak kadar ince bir çığlık sesi ile düşünceleri bölündü ork liderinin. Koşarak sesin geldiği yöne yaklaştığında iki insan cesedinin yanından geçti. Cesetler kömürleşmiş, kim olduğu bile anlaşılmayacak bir hale gelmişti. Cesetlerden çıkarak çatısı samandan olan bir evin kapısına doğru siyah bir is yol vardı. Bu kesinlikle büyücünün işi olmalıydı. Ama burada tek başına ne yapıyordu ? Borkul kapalı olan kapıyı hiç tereddüt bile etmeden omuzlayarak kırdı. Kapı kirişlerinden kırılarak yere düştü ve içeri dalan ork liderinin ayaklarının altında kaldı. Siyah kapşonlu figür, insan çocuğunun önünde duruyordu. Çocuğun yüzü ve kolları simsiyahtı. Siyah tarafta kalan gözü kıpkırmızı olmuş, göz bebeği ise sarı bir renge bürünmüştü. Ölüm büyücüsü arkasını dönerek Ork ile yüzyüze geldi. Kapşonundan yüzü görünmüyordu ama sakalsız çenesi onun bir insan ya da elf olduğunu ele veriyordu. Borkul kendisine korku ile bakan çocuğa göz attı. Çocuğun insansı olmayan keskin gözü titrek bakışlar ile bir orka bir büyücüye bakıyordu. İnsan tarafı ölüm büyücüsünün arkasında kalmıştı. Büyücü ise herhangi bir ifadeye sahipmiş gibi görünmüyordu. Soğuk kanlılık ile bir sonraki hamlesini planlıyordu. Borkul  Ölüm büyücüsüne seslenerek " Teslim olursan seni daha çabuk öldürebilirim! " dedi. Büyücü aldığı cevap karşısında dudakları açılarak dişlerini sıktı. Borkul büyücüyü canlı bırakmaya niyetli değildi.

 Ölüm büyücüsü bir şey fırlatır gibi elini ork liderine doğru salladı. Borkul üzerine gelen mor rüzgar dalgasından kurtulamayarak evin dışarısına doğru fırladı. Evin yarısı da patlarcasına parçalanarak dışarı doğru uçtu. Borkul yere düştüğünde evden geriye kalan şarapnellerden şans eseri hiç birisi ona çarpmadı. Ayağa kalkarken gururu vücudundan daha çok yara almıştı. Ölüm büyücüsü uçarcasına kendisinden uzaklaşıyordu. Elyon ise panikle kendisine bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Borkul doğrulurken evi işaret ederek " İçerideki çocuğu koruyun! Elyon! benimle " dedi. Ork lideri ayakları toprağa basar basman kendisini durdurmaya çalışan Elyon'a rağmen büyücünün arkasından koşmaya başladı. Onun kokusunu yakalamıştı. Büyücüyü yakalarsa görevi anında tamamlanmış olacaktı. Büyücü çoktan bir duman parçasına dönüşmeye başlamasına rağmen Borkul arkasından koşuyordu. Elyon ise arkasından " Borkul, bekle! " diye sesleniyordu. Onu yakalamaya bu kadar yaklaşmışken elinden kaçıramazdı. Yüzündeki kasların gerildiğini hissedebiliyordu. Uzun süredir bu kadar sinirlenmemişti. Sonunda hedefinin sarmaşıklar ve keskin dallar ile sarılmış ormanda kayboluşunu izlemek dışında bir şey yapamadı. Orada onun kokusunu alamazdı. Büyücünün hızına yetişemezdi. Elinden kaçmıştı. Elyon sonunda Borkul'a yetiştiğinde onu kolundan tutarak çekiştirmeye başladı. " Hemen geri dönmemiz lazım! " dedi. Borkul ormana sırtını dönerek Elyon'un endişeli suratına baktı. Boşta olan eli ile ormanı işaret ederek " Neden ? Büyücü kaçtı bile " dedi. Elyon kısa bir süre nefesini toparladı. " Büyücü seni kandırdı. Gerçek olan asasını yere vurduğu sırada her evin altından canlı iskeletler ayaklanırken sen kopyayı takip ettin " 

EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin