*Bölüm 21* Doğu

39 13 19
                                    

 Daniel, iki gündür elinden geldiğinde sorun çıkarmadan kabileyi takip ediyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Daniel, iki gündür elinden geldiğinde sorun çıkarmadan kabileyi takip ediyordu. Pheiada ile bir süredir konuşmamışlardı. Birbirlerine attıkları sessiz bakışlar havuzda yaşadıkları olayları kimseye söylemeyeceklerini birbirlerine fısıldıyordu. Solema Pheiada'yı sıkıştırmış olsa da hiç bir karşılık alamamıştı. Daniel ise klasik bir şekilde diplomat uzmanlığı ile sorulara kesin olmayan cevaplar vererek onu savuşturmayı başarmıştı. Şimdilik için her şey yoluna girmiş gibi görünüyordu. Ama Solema sorun çıkarabilirdi.

 Bir gece, herkes uykuya yattıktan sonra Pheiada ve Daniel buluştular. Gece nöbetinde Rakhada vardı. Kimsenin onların olduğu tarafa gelmediğinden emin oluyordu. Pheiada sessizce bekleyen Daniel'e doğru yaklaştı. Daniel uzun yaprakların arasında oturuyordu. Dikkatsiz bir bakışla kolayca gözden kaçabilirdi. Ama kendisini arıyor olsalardı kolayca fark edebilirlerdi. Pheiada Daniel'in önünde yere oturdu. Sırtı Daniel'e dönüktü. Yakalanma riskini olabildiğince düşürmek istiyordu. " Solema'dan nasıl kurtuldun ? " dedi fısıldayarak. " Büyülü bir bitki çayı ile uyumasını sağladım. Artık karşıt büyücü olmadığı için büyülü objeleri ne hissedebiliyor ne de bağışıklık kazanabiliyor " Pheiada Daniel'in bunu söylerken soğuk kanlılığını koruyabilmesi mi yoksa tek bir yaprağı bile kıpırdatmadan sırt sırta oturabilmesi mi daha ürkütücüydü bilemedi. " Bazen beni korkutuyorsun, Daniel " dedi Pheiada saçlarını hafifçe sallayarak. Daniel sadece gülümsemekle yetindi. " Solema'ya bir şey mi söyledin ? Bu gün biraz garip davranıyordu. " dedi büyücü, fısıldayarak. Pheiada kendisine anlık olarak bakıp kafasını çeviren Rakhada'yı izledi. " Tüm planımızı açığa çıkarmakla tehdit ettiğinde kutsal havuzda birleştiğimizi söyledim. " Birleştikle ne demek is- " Daniel cümlesini yarıda keserek " Anlıyorum " dedi. İkili kısa bir süre için bir şey söylemediler. Gece böceklerinin sesleri ile hafif rüzgarın tüm yaprakları sallaması, oluşan boşluğu dolduruyordu. Karanlıkta kalan kampı sadece yıldızlar aydınlatıyordu. Yakındaki nehir bile daha sakin bir şekilde akıyordu. Daniel fısıldayarak " Böyle bir şey gerçekten mümkün mü ? " dedi. Pheiada kafasını olumsuz bir şekilde salladı. " Belirli şartlar altında mümkün. Ama yarı insan çocuklar arta yumurtalarının içinde havasızlıktan boğuluyormuş. " Daniel yıldızlara bakarak aklında beliren onlarca insan, arta karışımı yaratıkları temizlemeye çalıştı. " Solema buna inanmış olamaz. " dedi. " Ne yazıkki inanmış gibi görünüyordu. Karşıt büyücü sana ilgi duyuyor. Bu onun aklını bulandırıyor. " dedi Pheiada. Daniel, kendisi ile ilgilenen birisi olması fikrine alışık değildi. Ne yapacağını bilmiyordu. Ayrıca bu ne zamanı ne de yeriydi.

  Pheiada birden atılarak Daniel'i ittirdi. Artanın sırtının yanından geçen bir mızrak metrelerce ilerideki bir çadırı deldi ve toprağa saplandı. Daniel Pheiada'nın kuvveti yüzünden yere çarpıp sarsılmasına rağmen ayağa kalkmayı başardı. Üzerine doğru gelen bir mızrağı elini yumruk yaparak havada parçaladı. Parçalanan mızrak sarı bir duman yayarak toz oldu. Pheiada Rakhada'nın ıslığını duyuyordu. Arta dilinde " Saldırı! Saldırı altındayız! " diye sesleniyordu. Daniel sağ elini ormana doğrulturken tanımadığı artaların savaş çığlıklarını duyuyordu. " Arkamda dur " dedi sol elini Pheiada'yı korumak isteyen bir iç güdü ile vücuduna dik bir şekilde uzatarak. Daniel Pheiada yanına geldiği anda etrafında mavi bir baloncuk oluşturdu. Baloncuk anında saydamlaşıyordu. Mavilikler sadece hareket ettiğinde kendini gösteriyordu. Her bir mızrak çarptığında çatlayan balon Daniel elini üzerinden geçirdiğinde tekrar tamir oluyordu. Başlangıçta işe yarıyor gibi görünse de erkek artalar kuyruklarını kullanarak başladığında balonun uzun süre dayanmayacağı kesinleşiyordu. " Savunmasız kalmadan bir plan yapsak iyi olacak! " dedi Daniel, gergin ses tonuyla. Pheiada kampa baktığında yabancı artaların çadırlara girdiğini, kendi kabilesinin ise zırhlarını bile giyecek zaman bulamadan kendilerini korumaya çalıştıklarını görüyordu. Çadırların çoğu dağılmış, üzerleri delikler ve kesikler ile dolmuştu. Tencereler ve kaplar ayaklar ve kuyruklar altında kırılıyorlardı.

EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin