Bölüm 7: Buz Dağının Görünmeyen Yüzü

51 2 2
                                    

İYİ OKUMALAR.

*****

Fısıltıyla söylediği şeyi net bir şekilde duymuştum. Duymuştum duymasına ama ne yapacağımı bilemediğimden bir tepki verememiştim. Soğuk havada, sokak lambasının sarı ışığının biraz uzağında, gürültüsüz sokakta sadece ikimiz vardık. O benim gözlerime bakıyor, ben onun gözlerine bakıyordum. Kollarımı iki yana indirdim, ona bakmayı kesip tekrar duvara yaslandım ama o hâlâ aynı pozisyonda sol tarafımda bana bakmayı sürdürdü. Bir cevap bekliyordu.

Kütüphaneden çıkan üç beş kişinin gürültüsü sessiz sokakta yankılandı. Kütüphane kapanmış olmalıydı. Bizim olduğumuz tarafa gelip önümüzden geçtiler, bize garip bakışlar atıp. Arda çantasını yerden almak için eğildi. Kendi çantasını tek koluna takarken benim çantamı bana uzattı.

"Boşver, saçma bir şeydi. Gidelim mi, geç oldu."

Çantamı aldım ve iki koluma da taktım. Arda beni beklemeden yürümeye başladı. Biraz hızlı yürüyordu, ona yetişmek için hızlandım. Yol ayrımında durdu. Önüne geçtim ben de.

"Kütüphaneden neden o kadar sinirli çıktın?" diye sordum. Bu kısa zamanda tanıdığım Arda, demin kütüphaneden öyle çıkacak biri değildi.

"İnsanların bakışlarından rahatsız oldum."
Geçiştirmişti.

"Nasıl bakıyorlardı ki?"

"Orada olmamı istemeyen gözlerle. Seni metroya bırakayım mı?"

Son dediği teklifi önemsemeden ilk söylediği şeye takıldım.

"Seni kızdıran bu mu oldu?"

"Hayır sadece o değil. Ne yapmamı söylemelerinden bıktım."

Bir şey diyemedim. Aramızda uzun bir süre sessizlik oldu. Neler düşünüyordu merak ediyordum. Kafasının içine girip bunu öğrenmek istemem garipti, değil mi? Sessizlik uzayınca bu sessizliği bozmak istedim.
"Evet."

Şaşkınca "Ne evet?" diye sordu.

"Beni metroya bırakabilirsin."

"Ha onu diyorsun. O zaman gidelim."

Yan yana metro istasyonuna yürümeye başladık. Merdivenlerden aşağıya indik, turnikenin oraya geldiğimizde durduk ve birbirimize döndük.

"İyi geceler Eylül." dedi yorgun sesiyle. Uykusu gelmişti, belliydi. Ve bu haliyle o kadar tatlı görünüyordu ki. Saçları yine alnına düşmüş, gözleri ha kapandı kapanacak.

Tebessüm ettim. "İyi geceler Arda."

O da tebessüm etti. Arkasını dönüp geldiğimiz yerden gitti. Gözden kaybolana kadar onu izledim. Kartımı çıkarıp turnikeden geçtim ve metroyu beklemeye koyuldum.

******

"Bana sarılır mısın Eylül?"

Bana o gece bu soruyu sormuştu. Peşinden gittikten sonra onu sigara içerken görmüş sonra ne istediğini sorduğumda böyle cevap vermişti. Ben bütün benliğimle ona sarılmak istiyordum. Beni ona iten bir güç vardı. Ama birazdan kütüphaneden çıkacaklar ve buradan geçeceklerdi birkaç kişi. Gelecekleri yola baktım, kimse yoktu. Tekrar Arda'ya çevirdim bakışlarımı. Kollarını iki yana açmış, benim ona sarılmamı bekliyordu.
Arda'ya yaklaştım, ayaklarının dibinde durdum ve bir saniye düşünmeden ona sarıldım. Kollarımı boynuna doladığımda parfümle karışık sigara kokusu buram buram geldi burnuma. Kokusunu net bir şekilde alabiliyordum. O da kollarını belime doladığında burnunu saçlarıma gömdü ve saçlarımı kokladı.

ÜMİTVARİ DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin