18 Nisan 1021 Saat: 22.01
Ukera sinsi bir gülümseme ile "Ölüm Kızı Narg" demesiyle Fin şaşırmış sesiyle "Dört büyük evladından mısın?" diyerek şaşırdığını belli eden hareketler sergiledi.
Mig ile Nig'in ilk dört evladı, ikiz olarak dünyaya gelerek diğer kardeşlerinden tamamen farklı ve eşsiz oldular ve onlara "Dört Büyük Evlat" dendi. Savaş Tanrıçası Nikarg, Barış Tanrıçası İkar, Ölüm Tanrıçası Narg ve Hastalık Tanrıçası Nirg ve bunların ikiz kardeşleri Savaş Tanrısı Mikarg, Barış Tanrısı Ekar, Ölüm Tanrısı Marg ve Hastalık Tanrısı Mirg...
N ve İ Harfi, kadınlık; M ve E Harfi, erkeklik belirtir. Bu yüzden isimlerinde sadece baştaki harfleri değiştirmişlerdi. Bu insanlar tarafından da kullanılan bir gelenektir.
Bu dört ikiz kardeşler, diğer kardeşlerine yol göstermiş, onları eğitmiştir. Ama her birinin eğitimi de yaklaşımı da farklıydı. Kimisi şefkat ile kimisi ise acımasızlıkla eğitirdi ki bunlar arasındaki en acımasızı açık ara farkla Narg ile Mikarg'dı.
Ölüm Tanrıçası Narg ile Savaş Tanrısı Mikarg, kardeşleri üstüne öyle bir korku saldı ki hepsi onlardan korkardı. Adları geçtiğinde bile titrerlerdi. Onlara karşı gelmeyi geç, söylediklerini en ufak eksikle yapmaktan bile ölümüne korkarak asla hata yapmazlardı.
Sırf ikiz kardeş oldukları için Marg ile Nikarg'tan da korkarlardı ama Nikarg gayet sevecen ve neşeliydi. Marg ise sadece sessiz, sakin bir kimseydi. Onlardan o kadar da korkmazlardı yani.
Narg, Mig'in en sevdiği kızıydı. Ona diğer kızlarından daha fazla değer veriyordu ve diğerleriyle yapmadığı pek çok şey yapardı. Bu yüzden oldukça şımarık bir şekilde büyümüştü ve kardeşleri arasında sadece Mikarg'a saygı duyuyor, onun sözünden çıkmıyordu.
Fin şaşkınlığını içine atarak Narg'a baktı ve "Neden burdasın? Sen insanlardan nefret edersin" demesiyle Narg "Beni tanıyormuş gibi konuşuyorsun, Kuzin Narin" diye oldukça nefret dolu bakışını dikti. "Narin", onların dilinde "İnsan"; "Kuzin" ise "Kötü ve değersiz olan" demekti.
Fin ona karşı saklamanın bir faydası olmayacağını biliyordu. Bu yüzden "Çünkü: Tanıyorum..." diyerek kolları ile kafasını aşağı bıraktı. Sanki ayakta bayılmış gibiydi.
Yavaş yavaş kendine gelmeye başlar gibi kollarını önce biraz hareket ettirdi sonra da kafasını kaldırıp gözlerini dikerek "...sevgili kardeşim" dedi. Narg'ın bir anda Fin'in bedeninden hissettiği enerji ile şaşırmıştı. Çünkü: Bu enerji Nikarg'a aitti. Ablasına...
Narg "Nikarg... Bu sen misin?" diye teyit etmek istedi. Fin'in içinde yer alan Nikarg "Evet. Erkekleri de Cadı yapabilmek için pek çok erkek üstünde deneyler yaptım ama sadece Fin geçebildi. Ben de ona ruhumdan hediye ettim ve ilk erkek Cadıyı meydana getirdim" deyince Narg'ın suratında sadece iğrenme ve öfke yer alıyordu.
Bu iğrenme ve öfkeyi sadece suratıyla gösterecek biri de değildi. Bunu sesine yansıtarak "Babam bu yüzden seni kovdu ve hala devam mı ediyorsun! Tövbe et ve tüm kuzinleri gebert!" demesinden sonra sesini daha yumuşak bir tona indirerek "Böylece bir kez daha birlikte olabiliriz, abla" diyerek gülümsedi. Nikarg ise "Babamın dikdatörlüğü altında hiç kimsenin yaşamasına izin veremem" dedi.
Narg alaycı bir gülüş atıp "Etrafına bak, abla. Her yerde senin yarattığın canavarlar insanları, Nigarları ve Migarları yok ediyor. Bizim yaptığımız her şeyi yok ediyorlar" diye devam edecekken Nikarg "İnsanları biz yapmadık" dedi. Narg da "Belki de yaptık. Gezegeni ve içindeki bitki yaşamını anne-babamız istemeden yarattı. Belki de insanları da onlar yarattılar ama yer altında oldukları için keşfedilmemiş olabilir" dese de Nikarg "Hayır, Narg. Babamız böyle bir şey yaratmaz. Yanlışlıkla dahi olsa... O sadece her şeyin ona tapmasını isteyen küçük bir çocuk... Her şeyi oyun zanneden, tüm kuralları öylece bozmak isteyen, istedikleri olmadığında her şeyi öylece yok eden, küçük, bencil bir bebek... Artık babamın etkisinde kalamam ya da kimsenin kalmasına izin veremem" dedi.
Bu söylemlerüstüne Narg, ablasını ikna edemeyeceğini anladı ve "Bana bunu yapmaktan başkabir şans bırakmadın, abla. Seni sürükleyerek de olsa götüreceğim" diye savaşduruşu alacakken Nikarg eliyle "dur" işareti yaptı. "Ondan önce bu kıza nedengirdiğini anlat bakalım" diyerek beklemeye koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)
Fantastik"Minelia" adındaki gezegende geçen bu hikayede "Fianir" lakabıyla anılan "Gezgin Savaşçılar", Tanrı tarafından kutsanıp özel güçlere sahip "Migar"ların aksine sıradan insan olmasına rağmen bir Migar gibi savaşıp canavar avlayabiliyorlardır. Hikayemi...