Bölüm 13 - XIAO ZHAN AYAR ÇEKİYOR

2.1K 289 228
                                    

Yibo, sıkıca tuttuğu eli bir an olsun bırakmadan hızlıca koridordan geçerken, sınıf kapılarında duran öğrencilerin bakışlarına maruz kalıyordu. Onlara hiç aldırış etmedi, zira şu an en mühim şey elini tuttuğu çocuğun durumuydu.

Xiao Zhan hiçbir şey demeden onu sürüklemesine izin verirken, yalnızca yere bakıyordu. Gözleri kararır gibi oluyor, elleri titriyor ve boncuk boncuk terliyordu ama onu sıkıca tutan bedene içten içe güvendiği için korkmuyordu.

Nasılsa o beni korur, diye düşündü. Bayılsam tutar, yaralansam yaramı sarar, ağlasam gözyaşımı siler... Sırtını yaslayacağı biri gibi geliyordu şu an ona Yibo.

Zaten hali yoktu. Sessiz bir yere gidene dek düşünmemeyi seçti. Yibo onu daha önce karşılaştıkları çatı katına çıkardıktan sonra temiz bir köşeye oturttu. Başını duvara yaslayıp yüzünü kısaca inceledikten sonra "Sen burada otur, sana yiyecek bir şeyler getireyim. Hemen dönerim, tamam mı? Sakın bir yere kaybolma bu halde." Dedi.

Tam kalkacakken Xiao Zhan'ın ellerini sıkmasıyla duraksadı. Beti benzi atmıştı, hala terliyordu ve şu anda yaşananları berrak bir şekilde algılayabildiği şüpheliydi. Ama onun gitmesini istemiyordu. Yalnız başına bu çatıda beklemek istemiyordu.

"Geri geleceğim," diye telkin etti onu. "Merak etme."

Daha fazla zaman kaybetmeden kalkıp kantine indi. Tuzlu, şekerli ne bulduysa aldı. Muhtemelen kahvaltı etmemişti. Üstüne bir de hiç dinlenmeden okula gelmiş, büyük bir şokla karşılaşmıştı. Direncini kaybetmesi normaldi. İki bardak sıcak kahve ve suyu da aldıktan sonra aceleyle çatıya çıktı.

Xiao Zhan hala bıraktığı gibi duruyordu. Usulca yanına çöktü, paketleri birer birer açıp önüne koydu. "Hadi, ye bakalım."

Çocuk derin derin nefes alıyordu. Hızlı değil, yavaştı solukları ama derinden geliyordu. "Midem bulanıyor," dedi halsizce. "Yemek istemiyorum."

Yibo kaşlarını çatıp ona yaklaştı. "Aç bakayım ağzını," muayene eden bir doktor gibi incelediği için Zhan tereddüt etmeden açtı. Ağzını açtığı gibi içinde hissettiği dolulukla karşılaştı. Yibo büyük bir parça keki ağzına tıkmıştı. "İşte böyleee, çiğne çabuk. İşim gücüm var tüm gün seni bekleyemem."

Xiao Zhan yüzünü ekşitirken mecburen ağzındakini yutmaya çalıştı. Geri çıkaramayacağı için onun ağzına tıktığı her şeyi yemeye başladı. Yaklaşık 15-20 dakika sonra yiyeceklerin yarısı bitmişti. Xiao Zhan da bir şeyler yedikçe canlanıyor, bilinci geri geliyordu.

Sonunda kahveyi de yudumlayıp suyunu içtiğinde derin bir nefes alıp karnına vurdu. "Ohh, şiştim."

"Şimdi daha iyi misin?"

Başını salladı. "Hm, iyiyim. Sağ ol."

"İyi, sevindim."

Ortam garip bir sessizlikle sarmalandı ve birbirlerine baktılar. Ne diyeceklerini bilmiyorlardı. Xiao Zhan az önce olanları hayal meyal hatırlıyordu. Halbuki üzerinden daha bir saat bile geçmemişti ama o anda bayılacak gibi olduğundan her şey zihninde pusluydu. Aslında Yibo'ya kızmak istiyordu. Bağırmak, çağırmak, ne yapmaya çalıştığını sormak. Lakin buna ne hali vardı ne isteği. Tartışmaktan yorulmuştu. Onunla ilgilenmesi tabii ki hoşuna gitmişti, mutlu olmuştu ama bu böyle gitmezdi.

Yibo ise az önce yaptığından dolayı pişmandı. Neden herkesin içinde öyle davrandığını bilmiyordu. Yıllardır ilmek ilmek işleyip bir an olsun ödün vermediği "hayalet" karakterini iki günde yakıp yıkmıştı. Artık herkes onu ve Zhan ile bir münasebeti olduğunu biliyordu. Tam bir salaktı. Üstüne bu kadar titrediği bu mevzuyu kendi elleriyle mahvetmişti.

fake loser || yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin