Kaldık Böyle - Efkar
Oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın iyi okumalar❤
En son çantama ne olur ne olmaz diye bir tane bol sweetshirt koyduğumda artık hazırdım. Sadece saati bekliyordum. Bu arada yurt yonetimi ile konuşmuştum ve odadan ayrılmak istediğimi belirtmiştim. Neden diye sorduklarında geceleri anksiyete krizlerimin olduğunu ve arkadaşlırımı rahatsız etmek istemediğimi söylemiştim. Müdürde sağolsun inanıp tamam dedi ve beni normalde onikinci sınıfların kaldığı tek kişilik odalara yerleştirdi. Hoş pek yalan sayılmazdı. Sadece krizlerimi bitaz daha sakin yaşıyordum. Fazla sakin.
Şimdi ise geceki kaçış için hazırlanıyordum. Denizhanla öyle olduktan sonra her zamanki gibi ışık hızı ile ordan kaçmıştım ama içimi tuhaf eden bir şey olmuştu. Ben giderken Mert baya ciddi ve kısık bir ses tonu ile Denizhana ne iş abi,hayırdır dedi. Şimdi siz nasıl duydun kitap karakterisiniz diye illa herşeyi bir şekilde duyacakmısınız diyebilirsiniz ama öyle değil.
Ben biraz değişiğim hatta baya. Mesela normalde benim uykum çok ağırdır yani öyle böyle değil. Ama biri uyandırmak amaçlı değil de farklı bir amaçla (örneğin dedikodu) hemen uyanıp noldu diye bağırım.
Oyüzden evde kimse ne gece ne gündüz benim dedikodumu yapamazdı. Saçma.
Ben internetten baktığım kadarıyla rakı ile neler yenir diye marketten bir şeyler aldım. Onları, bir sofra bezi, bir battaniye ve bir sweetshirt de aldığıma göre herşey tamamdı. Ha kahveyi unutum. Hemen kendi bir buçuk litrelik uzun termosuma kahve koydum. Kafamı kapıdan çıkarıp koridora baktığımda kimse yoktu hemen koşarak sebilin yanına gittim ve ağzını kapatınca taşmayacak yere kadar üstüne su koydum. Hemen koşarak odama girdiğimde termosun kapağını kapatım çantamın kenarına koydum. Normalde bu kadar hazırlık saçma gelebilirdi ama ben böyleydim işte birşeyler hazırlamayı severdim. Hem istemezdim. Neyi mi? Denizhanın bir eksiğinin olmasını.
Saat tam 01.35 olduğunda yangın merdivenine çıktım arkamdan kapı kapanmısın diye fizik ders kitabımı koydum malum tuğla mübarek. Her neyse ben iki büjlüm yavaş adımlara merdiveni bittirdiğimde koşarak erkekler yurdunun merdivenin önüne geçtim.
O sırada Denizhan ve Mert orta kattaydılar beni görünce biraz daha hızlanıp hemen aşağı indiler. İner inmez hiçbir şey demeden sessiz ama hızlı adımlarla çıkışa doğru gitmeye başladık. Birşey demelerine gerek yoktu zaten Mertin Denizhanın telefonundan gönderdiği o orhun kitabeleri herşeyi anlatıyordu.
Bir anda bir ses hatta birkaç ses geldi hemde adım sesi sesi duymamızla beraber Denizhan hemen elimi tutup ikimizi büyük bir ağacın altına gizledi. Ama o an ne başımızın belaya girme ihtimali ne ceza alma ihtimali beni korkutmadı. Daha doğrusu korkutamadı. Çünkü şuan elimi tutan bir el vardı. ŞUAN DENİZHANIN DERİSİ BENİM DERİM İLE TEMAS HALİNDE. ŞUAN DENİZHANIN VÜCÜNDA GÖREVLERİNİ İCRA EDEN DAMARLAR BENİM DAMARLARIMI SELAMLIYORDU.
Asıl nabzımı hızlandıran buydu. Tam şuan aklıma bir şarkı sözü anlaşılmaz bunca yıl nasıl diplere batmadığım.Aynen öyle gerçekten anlaşılamaz bunca yıl Denizhanın elleri olmadan nasıl dibe batmadığım.
"Abi çıkın çıkın gittiler" Mertin sesile beraber kalktık ve Allahtan Denizhan hala elimi bırakmamıştı. Bir an düşünmedim değil. Acaba sevgilli olsak nasıl olurdu. Tabiki bunu imkanı yoktu. Benim Denizhana karşı birşeyler hissetiğim kesindi ama bu konuda tek kesin olan şey bu değildi. Denizhanın beni sadece arkadaşı olarak gördüğüde gayet kesin bir konuydu.
Mert biz el ele görünce öksürdü. Onun öksürmesi ile kendine gelen Denizhan elini hemen çekti. Ve ben sanki boşluğa düştüm. Allahın cezası Mert bugüne kadar bir boka yaramadın bari şimdi yarıyaydın. Hayırsız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtimal |tamamlandı|
General FictionBir kız ve hayatını değiştiren bir karar ve bataklığa düşmüş hayaller... Bu bir kaçışın hikayesi düş kırıklarından ,karşılıksız sevgiden ve boş umutlardan kaçışın hikayesi... Bu güzel seven ama hep kaybeden bir adamın hikayesi... Bu sevilmeyenlerin...