8.UMUT VAR

29 5 0
                                    

İYİ OKUMALAR♥️
(M.Medya/AZRA)

Bu gece depoda kalacaktık. Adamların birazı tekrar aramaya çıkmışlardı. Bir odaya geçtim ve odadaki tekli koltuğa oturdum. Ayakkabılarımı çıkardım ve dizimi kendime çektim. Kafamı gömdüm ve gözlerimi kapattım.

***

Gözlerimi açtığımda hala koltuktaydım. Heryerim tutulmuştu. Telefonuma baktığımda saat dokuzdu. Odadan çıktım ve yan odaya girdim. Abim çalışma masasında bilgisayarla uğraşıyordu. Beni gördü ve "gidiyoruz" diyip ayağa kalktı. Arabalara bindik ve toplu olarak depodan çıktık.

Abim arka koltuktan aldığı poşeti bana uzattı. İçinde poğaça ve simit vardı. "Birşeyler ye, iyi gözükmüyorsun. Güçlü kalmalısın güzelim." Dedi. Güneşliği açtım ve oradaki aynaya baktım. Yüzüm bembeyazdı. Gözlerimin altı morarmıştı. Ruh gibiydim. Aynı Buğranın cenazesindeki gibi.

Pek iştahım yoktu. Simitten bir parça böldüm ve yemeye başladım. Sürekli yolda olduğumuz için midem bulanmaya başladı. Camı açtım ve derin nefesler aldım. Aklıma bin türlü soru geliyordu. Çağlaya da birşey yaparsa Mahirin ölümünü kendi ellerimle gerçekleştirecektim.

Çağla'dan,

O gün zorla arabaya bildirildiğimde karşı koltukta Mahiri gördüm. Azradan intikam almaya çalışıyordu. O yüzden beni kaçırmıştı.
Dubleks bir eve getirildim. Beni bir odaya kilitlediler. Her gün kahvaltımı, öğlen ve akşam yemeğimi getiriyorlardı. Arada bir Mahir yanıma gelip birşeyler saçmalıyordu. Günlerdir uyuyamıyordum. Hiç birşey yememiştim. Kaç gündür buradaydım?

Hava almak için odadaki balkona çıktım. Bahçede Mahir ve Enes birşeyler konuşuyorlardı. Enes beni gördüğünde Mahire birşey dedi ve eve girdi. Odanın kapısı açılmasıyla Enes odaya girdi.
"Ne duydun?" Dedi. Odun!!!
"Hiçbir şey" dedim.
"Doğru söyle" dedi.
"Hiçbir şey dedimya" dedim. "Bir daha bana diklenmeyeceksin" dedi ve odadan çıktı. Pislik!

Arada bir kahvaltımı Enes getiriyordu. Daha demin ilk kez konuşmuştuk. Mahir kadar olmasa da Eneste odundu. Birde çok yakışıklıydı. Ne kadar yakışıklı olsa da odunluğu ağır basıyordu. Kapının açılmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Mahirdi. Telefonunu çıkardı ve kulağına tuttu...

Azra'dan,
Yola çıkalı üç saat olmuştu. Nereye götürmüş olabilirdiki. İstanbul da bakmadığımız yer kalmamıştı.

Telefonumun çalmasıyla hızlıca cebimden çıkardım. Bu sırada abim arabayı kenara çekti. Bilinmeyen numaraydı. Açtım ve hoparlöre verdim.

"Üvey kardeşini özlemiş olmalısın" dedi. Bu Mahirin sesiydi.

"Napıyorsun kardeşime Allahın cezası" diyerek bağırdım.

"Hişt sakin ol. Üvey kardeşin iyi. " dedi. Üvey derken üstüne bastırarak diyordu. Nerenden öğrenmişti bunu.

"Ne istiyorsun şerefsiz" dedim. Son kelimeyi derken kendimden nefret ettim. Ama doğruları söyledim.

"Aa ne kadar ayıp. Senden bunu beklemiyordum Azra. Benimle uğraşmayacaksın, sadece yaptıklarının bedelini ödeyeceksin." Dedi ve telefonu kapattı.
Birşey yapacaktı Çağlaya. Onu bulmalıydım. Gözümden bir damla yaş akınca abim derin nefes alıp verdi. Son gazla arabayı sürmeye başladı. Kırmızı ışığa yakalandığımızda abim her arabayı sollayarak geçti. Telefonu kapatalı 1 saat olmuştu. Neredeyse İstanbulun çıkışına yaklaşmıştık.

Abim benzin almak için istasyona arabayı park ettiğinde etrafı gözleyerek dışarı çıktı.
Aklıma gelen fikirle abime mesaj attım. İstasyonda çalışanlar gelen arabaların plakalarını yazıyorlardı. Mahirin ve Çağlayı kaçıran arabanın plakasını yazdım ve abime attım "buraya gelen arabaların plakaları yazılan kağıda bak. Buraya gelmişler mi" yazdım ve mesajı gönderdim.
Aynadan abime bakıyordum. Benzinci arabadan benzin hortumunu çıkartırken abim yaklaştı ve plakalara baktı. Adama parayı verdi ve arabaya bindi. Ne oldu demeden konuşmaya başladı. "İki arabanın da plakası var." Dedi. "İki arabada gün içinde buradan geçmişler" diye ekledi. Arabayı çalıştırdı. İstasyondan çıkış yaptıktan sonra telefonundan bir numara tuşladı. Kulağına götürdüğünde "Alex öğlen saat bir iki arası Azrayı bilinmeyen numara aradı sinyallerden Azrayı aradıklarında nerede olduklarını öğren. Büyük bir ihtimalle İstanbulun çıkışında biryerde olmalılar." Dedi Alex abimin hacker bir arkadaşıydı. Abim biraz bekledikten sonra "tamam" dedi ve telefonunu kapattı.

"Bu sefer bulduk." Dedi ve gazı kökledi.

Yaklaşık yarım saat sonra dubleks bir eve geldik. Bizim adamlarımızın dışında başka adam yoktu. Arabada yoktu.
Abim evin kapısına geldiğinde elinde bir kağıt vardı. Okudu ve bağırmaya başladı. Yanına gittim ve kağıdı elime aldım. Kağıtta;

"Ben Mahir Zorlu. Daha yeni başlıyoruz ZORLU OYUNLARA." yazıyordu.

Bizi oyuna getirmişti. Abim "bin arabaya" dediğinde hızlıca arabaya bindim. Arabayı çok hızlı sürüyordu. 2 saatte depoya geleceğimize yarım saatte depoya gelmiştik.

Arabadan indiğimde abimin adamları yan yana dizilmişlerdi. Abim "Azra odaya git" dediğinde ikiletmeden "t-tamam" dedim ve odaya gittim. Kapıdan abimi dinlediğimde. Adamlarına bağırıyordu. "Son 1 saatiniz. Çağla'yı bulmadan gelirseniz hepinizi kendi ellerimle hallederim." Diyordu. "Her taşın altına bakacaksınız." Diye bağırdı.

Abim adam öldüren biri değildi. Bizi bu konulardan uzak tutsada babamada bize de yaptığı herşeyi anlatırdı. Şimdiye kadar adam öldürmemişti. Ama zarar vermişti. Söz konusu Çağla olduğu için herşeyi yapardı. Ne kadar Çağla üvey olsada ona hiçbir zaman üvey olduğunu hatırlatmamıştı. Hala da öyleydi. Ben neysem Çağla da abim için öyledi. Babam ve annemde Çağlaya anne baba yokluğu aratmamışlardı. Çağla benim gibi gözyaşlarını saklayabilen biri değil. Bir tek benim yanımda ağlardı. Çağla bize geldiğinden beri annemi ya da babamı özledim diye ağlamamıştı. Güçlü bir kızdı. Çağla biz de kalmaya başladığında. Teyzesi falan almaya çalıştılar. Ama Çağla gitmek istemedi. Bazen Çağlayı iyiki ailesi bırakmış diyorum. Çünkü Çağla benim herşeyim. Tek dostum. Tek kız kardeşim. Annemden sonra tanıdığım tek kız. O iyi ki var.

Odaya abim girdiğinde kapının yanında dizlerimi kendime çekerek oturuyordum. Abimde yanıma oturdu elini omzuma attı ve beni kendine çekti. Omzuna yattım. Saçlarımı okşamaya başladı.

"Çağlayı bulacağız. Sa-" derken sözünü kestim.

"Günlerdir arıyoruz. Elimizden aramaktan başka birşey gelmiyor." Dedim.

"Sadece dua et. Çağla güçlü bir kız. Ona birşey olsa da dayanır. Sadece gücünü kaybetmemesi için dua et" dedi.

Boğazımdaki yumru ağrımaya başladı. Zorlukla "O-na birşey olmasın" dedim. Abim saçımı öptü ve "izin vermeyeceğiz. Ona birşey olmayacak." Dedi. "Alex seni arayan bilinmeyen numarayı araştırıyor. Biriyle konuştuğu an nerede olduğunu öğrenecek ve bize söyleyecek" diye ekledi. Kafamı kaldırdım ve hafif bi tebessümle abime baktım.

"Umut var mı?" dedim.

Hafifçe kafasını salladı ve

"Umut var" dedi.

Umut vardı...

Bendis ve Eresbos Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin