Neredeyse öğlen olmak üzereydi. Hava bugün bariz bir şekilde ısınmıştı. Güneş ışıkları pencereden içeri sızıp Felix'in yüzüne düşerken gözünü açmak istemeyip inat yapar gibi battaniyeyi yüzüne çekmişti o. Kendinde değildi henüz, uyku sersemiydi. Hem ağladığı hem de Changbin'le uğraştığı için yorgun düşmesi normaldi. Düşünceleri de onu bir türlü rahat bırakmıyordu zaten.
"Tanrı'm hiç uyanmak istemiyorum." diye mırıldandı kendi kendine. Hayatın saçma maroton koşuşturmasındansa saatlerce uyumayı tercih ederdi. Tüm vücuduna yayılan ağrıyı yeni yeni fark edip oturur pozisyona geçti ve gerindi.
Kalkmak için üzerindeki battaniyeyi iterken bir anda dün gece üzerini örtmediğini hatırladı. Changbin mi örtmüştü yani? Kısa süreli bir şaşkınlık yaşadı. Yüzüne yerleşen gülümseme istemli olarak yaptığı bir şey değildi.
Hızla oturduğu yerden kalktı ve vücudunun ağrısını umursamadan Changbin'in odasına ilerledi. Bir şey yapmayacaktı, sadece bakacaktı ona. Nasıl olduğunu merak ediyordu.
Sessiz olmaya çalışarak kapı kolunu çevirdi. Yatağında yatan beden anında gözüne ilişti. Uyuyamadığını söylemişti ama şimdi uyuyor muydu?
Sorusunun cevabını düşünmek yerine kontrol etmenin daha mantıklı olacağını düşünerek adımlarını yatağa doğru attı.
Tam da tahmin ettiği gibiydi. Uyumuş kalmıştı büyük ihtimal. Yanaklarında kuruyan göz yaşlarını hâlâ görebiliyordu. Üzülmesini istemiyordu Felix. Changbin'in üzüldüğünü gördükçe kendisi de üzülüyordu.
Eli istemsiz bir şekilde saçlarını giderken son anda tuttu kendini. Dokunmadı saçlarına. Kızabilirdi, her şey şimdi küçücük de olsa iyi olmuşken bozamazdı. Gerçi şimdi uyansa nasıl davranacağını da bilmiyordu. Changbin'in çözemediği çok tutarsız davranışlarına şahitlik etmişti o.
Birçok kez telefonda birisiyle konuşurken duymuştu onu. Kiminle ne konuştuğunu bilmiyordu ama bildiği tek şey: Changbin'in yaptığı bir şeyden dolayı pişmanlık duyduğuydu. Defalarca kez özür diliyordu çünkü konuşurken. Şimdi aklına gelmişti de Changbin, Felix kendini kilitlediği zaman da o kişiyle konuşmuş olabilir miydi? Belki de Felix'in yaptığını düşündüğü hatayla kendi hatasını kıyaslamıştı.
Omuzlarını silkti. Dokunsa uyanır mıydı? Yutkunduğunu fark etmedi bile. Changbin'in bu kadar çekici olması da Felix'in suçu değildi sonuçta. Hiçbir erkekten bu kadar etkilenmemişti o. Changbin'in görüntüsü bile çok cezbediciydi. Durduğu yerde iyice saçmalamaya başladığını düşündü. Düşünmeye devam ederse aklının farklı yerlere kayacağından şüphesi yoktu. Minho'ya bir kez daha hak verdi Felix. Konu Changbin olduğunda cidden aptalca davranıyordu.
Elini yavaşça yanağının üstünde gezdirdi. Dokunmak istiyordu ona. Teni teninle temas ettiği zaman vücudunda hissettiği uyuşma hissini seviyordu.
Changbin'in Hyunjin'in ismiyle mırıldandığını fark edip kaşlarını çattı ve elini çekmeye karar verdi ama Changbin Felix'in çekmek üzere olduğu elini kavradı. Gözlerini açma zahmetine bile girmemişti. "Geri geleceğini biliyordum."
Sustu Felix. İçinden yaptığı şey için kendine küfürler yağdırdı. Şimdi nasıl düzelteceğini merak ediyordu ama onun hâlâ uyuduğunu fark ettiğinde rahatladı. Sadece sayıklıyordu. Elini çekse uyanırdı büyük ihtimal. Ne kadar süre burada dikeleceğini kestiremiyordu.
"Beni bir daha bırakma Hyunjin."
Yine sessiz kaldı Felix. Hyunjin'i görmeye bile gitmemişti. Gitmek istemediği için değildi bu. Karşısına çıkacak yüzü bulamamıştı kendinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Hesaplar | Changlix ✓
Hayran Kurgu[TAMAMLANDI] Her şey bir oyunla başladı. Changbin sevgilisi varken Felix'le yatmıştı. -Bu belki bencilce ama onu kaybettiğim zaman seni kazandığımı geç fark ettim. Kalbime ne zaman yerleştin? 12.09.2020 25.10.2020 #changlix 1 (30.12.2020) #felix 1...