Bölüm ES0: Tehdit

2 0 0
                                    

Nao'nun zepline geldiği günün gecesi İbo ve Yume odaları ayarlamaya çalışıyordu. Üç oda vardı zeplinde. İbo ve Zen aynı odada kalıyorlardı Hüso gelmeden önce. Hüso geldikten sonra Zen'i üçüncü ve boş odaya göndermişlerdi. Elise de Yume'nin odasında kalıyordu. Acaba Hüso ve Elise'i aynı odaya mı koysak diye düşünürken yanlarına Nao geldi.
-Ben aşağıda, Zula'da kalırım, Yume.
Yume'nin yüzünden okunuyordu kabul etmeyeceği.
-Hayır, olmaz. Sana oda ayarlayacağız.
Nao, Yume ve İbo'nun yüzündeki ifadeyi sileceğini umarak gülümsedi.
-Sadece geceleri. Söz veriyorum hep burada olacağım.
Yume, İbo'nun onayını almak istercesine ona baktı. İbo biraz düşünüp kabul etti. Nao sevinmişti.
-Merak etmeyin, Zula'yı bu zepline bağlamanın yolunu bulacağım. Hem sizde otomatik pilot yok değil mi? Zula'ya bağlarsak onun otomatik pilotundan yararlanabiliriz. Zeplin nereye giderse Zula da oraya gider. Olur mu?
İbo planı beğenmişti.
-Malzeme istersen hemen alabiliriz. Parayı dert etme.
Nao'nun aklına yatmıştı.
-Başkentte güzel malzemeler oluyor.
-Üç dört günde gideriz. Hem L Şehri'ne de yakın. Oraya da uğramamız gerek.
Yume güldü.
-L Şehri'ni çok özlemiştim. Güzel oldu bu!
Konuşmaları duyan Zen odasına doğru gitti.
-İyi o zaman. Ben yatıyorum. Yarın hep birlikte başkente gideriz. Benim de işlerim vardı.
Hüso gelmek istemiyordu. Başka planları vardı. Birkaç gündür Leo onun aklına gelip duruyordu. Hüso burada oyalanırken o kim bilir ne kadar güçlenmişti. Bir önceki dövüşlerini telafi edecek şekilde dövüşmeliydi Leo'yu bir sonraki görüşünde. Böylelikle Leo'yla arası da düzelecekti. Hem de L Şehri aslında Hüso'nun kazandığı topraklar olsa da oraya gidince aklına kötü anılar geliyordu.
-İbo. Ben gelmek istemiyorum. Siz Zula ile gidin. Başka bir işim var, zeplini de bana emanet et. Belki Elise de sizinle gelmek istemiyordur.
İbo beğenmedi planı.
-Olur mu öyle? Hep beraber gidelim, gezelim işte. Hem Elise de başkenti gezmek ister.
Elise, Hüso gelmeden başkenti gezmek istemiyordu, ama sessiz kaldı. Hüso cevap verdi.
-Merak etmeyin, burada kalmayacağım zaten. Elise'i çok güzel gezdiririm.
Elise tekrar prensine güvenmekle doğru karar verdiğini anlamıştı. Nao, Hüso ve Elise'e kıskançlıkla baktı. Yalnız kalmaya çalışıyorlar, ne yapacaklar diye düşündü. Sonra kendini onları dikkate almamaya zorladı. Zaten nasıl olsa Hüso onun kardeşiydi sadece, kardeşi.
......
Bir sonraki gün Nao, İbo, Yume ve Zen Zula'ya atlayıp başkente gitmeye başladılar. Hüso ve Elise zeplinde baş başa kalmışlardı. Hüso kokpite geçti oturdu.
-Nasıl bir yere gidelim? Bir saatlik mesafede güzel bir yeşillik alan var. Hiç insan da yoktur. İster misin?
Elise bunu duyunca çok sevinmişti. Prensiyle baş başa piknik yapacaklardı! Hemen diğer seçenekleri duymadan kabul etti.
-İsterim. Çok teşekkür ederim, prensim.
Hüso gülümsedi. Elise hiç düşünmeden içinden geçeni yaptı. Hüso'ya sarıldı.
-Ben seni çok seviyorum, prensim.
Hüso'nun gözleri kocaman açılmıştı heyecandan. Elise de ne yaptığını fark edince hemen onu bırakıp zeplinin arkasına, mutfağa doğru koştu.
-Ben hazırlık yapayım!
-O-olur.
......
Hüso bir saatten daha önce ulaştırmıştı zeplini gidecekleri yere. Zeplini düzlük bir yere indirdi. Sonra kokpit koltuğundan kalkıp Elise'in yanına gitti. Tam o anda dehşetle Elise'in hazırladığı şeylere baktı. Elise bir gariplik olduğunu anlamıştı.
-Ne oldu, prensim?
-Elise! Hemen saklan, zeplinden sakın dışarı çıkma!
Hüso aniden enerjisini yükseltti.
-İstihbaratçılar, Nao'yu geri istiyor olmalılar.
Bir kişinin geldiğini hissediyordu. Daha önce karşılaştığı Tobacco isimli zehirli adamdı bu. Tabii süikastçi Nargile de onunla gelme ihtimali vardı. Hüso enerjisini Elise'in küçük enerjisi hissedilmesin diye yükseltmişti. Aklına onları nasıl buldukları sorusu geldi. Sonra Nao'nun bıraktığı bir eşya olup olmadığına baktı.
-Bu kapişonlu Nao'nun.
Hemen kapişonluyu giyip zeplinden ve Tobacco'ya doğru uzaklaştı. Şansına çok bol bir kıyafet olduğu için Hüso'nun üstüne tam olmuştu. Hemen zeplinden dışarı çıktı. Elise'e saklanmasını işaret etti. Hızlıca uzaklaştı ve sanki dövüş çalışıyormuş gibi enerjisini kullanmaya başladı. Evet, düşündüğü gibi Tobacco ona doğru geliyordu. Başka bir tehdide karşı da temkinliydi. Fakat hiç beklemediği şekilde mayışmıştı. Bilinci kapanmadan önce son duyduğu şey Nargile'nin sesiydi.
-Lanet olsun, sadece bu var. Sorguya çekeriz.
Tobacco ve Nargile, Hüso'ya bir kelepçe taktılar. Elise ise bütün olayları zeplinin penceresinden izlemişti. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Hemen bir büklüm oturduğu yerden kalkıp onlari takip etmeye başladı. Çok uzakta ve küçük bir enerjisi olduğu için onu hissedemedi istihbaratçılar. Elise ağlayarak koşuyordu peşlerinden. Yaptığının çok tehlikeli olduğunu biliyordu ama devam etti. Hüso'ya takılan kelepçeye dikkatle baktı. Enerjiyi mühürleyen, lanetli bir kelepçe olduğunu düşündü. İstihbaratçılar sonra dik bir yokuştan inerek terkedilmiş, küçük bir fabrikaya girdiler. Camları ve kapıları kırıktı, aynı zamanda kapısında dört tane silahlı adam vardı. Elise bir uçuruma doğru koştu. Hiç görülmeyecek şekilde yattı yere. Buradan Hüso'yu görebiliyordu. Onu büyük bir odaya götürüp oturtmuşlardı. Sonra yumruklayarak uyandırdılar. Hüso düşündüğü gibi alevlerini kullanamıyordu. Elise ona her vurduklarında daha şiddetli ağlamaya başladı.
-Neden oldu bu?! Onu kurtarmam gerek.
Yardım çağırmak aklına geldi. Ama bilemedi. Zeplindeki en güçlünün Hüso olduğunu biliyordu. Peki ya Hüso'yu kurtarmaya gelenleri hissedip onu öldürselerdi! Elise çok telaşlanmıştı. Var gücüyle zepline koşup telefonu aldı. Çekmiyordu! Elise ter içinde yere yıkılmıştı.
-Ne yapacağım, ne?
Bir anda öfkeyle kalkıp zeplinin altını üstüne getirdi bir dürbün bulmak için. Yine var gücüyle koşarak o uçuruma gitti. Kelepçeyi inceledi dürbünle. Birden ağlaması kesilmişti.
-Bu Efsuna'nın lanetlerinden! Lanetin kaynağı uzaklaştıkça etkisiz hale gelir.
Elise'in kendine güveni gelmişti. Hemen oracıkta Hüso'yu kurtarmak için plan yapmaya başladı. Çok tehlikeliydi ama bu gidişle onu öldüreceklerdi! Hüso'dan duyduğu kadarıyla Nao'yu arıyorlardı. Aynı zamanda Hüso onları tanıdığı için infaz listelerinde Hüso da vardı. Yani onu kullanıp öldüreceklerdi. Elise zepline dönüp oturdu. Sakinleşmeye çalıştı.
-Bu benim şovlarımdan birisi olacak. Bir şey olmaz, onları Hüso'dan uzaklaştırdıktan sonra beni kurtarmaya gelir. Bir şey olmaz.
Elise'in içini tekrar korku sardı. Telefonu tekrar denedi, yine çekmiyordu. Kendini bazen ölümden korkmamak için avutuyordu. O zamanlar sakinleşip planına odaklanabiliyordu. O uçurum ve zeplin arasında gidip geliyor ve planını oluşturuyordu. Sonraki bir gün böyle geçmişti. Elise planı bitirdikten sonra bir anda rahatlayıp uykuya dalmıştı. Uyandığında ne kadar zaman kaybettiğini görünce korktu tekrar. Planını gerçekleştirmek için gereken malzemeleri aldı. Sonra dışarı çıkıp hayvan toplamaya koyuldu. Gariptir ki tek hayvan kediydi buralarda. Yabani kediler de değillerdi. Bildiğin sokak kedileri burada yaşıyordu. Herhalde zamanında buraya kaçıp bir şekilde yaşamayı becermişlerdi. Hemen bir çuvala birkaç kedi de koydu. Sonra uçuruma ulaştı. Çok heyecanlıydı ama üstüne o siyah elbisesini giymişti, bu bir şovdu, gösteri. Elise'in gösterileri asla başarısız olmamalıydı. İşte böyle zorla avutuyordu kendini. Bazen de bu iş bittikten sonra prensine kavuşacağını hayal ediyordu. Akşama doğruydu vakit. Tekrar kendini sakinleştirdi. Planı çalışmalıydı, çalışmak zorundaydı. Elise'in gösterisi başarılı olacak mıydı?

Battland Maceraları Vol. 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin