17. Bugün de delirmek isteyen benim.

1.7K 226 145
                                    

"İyice bozuldun artık. Bir şey söylemeyeyim, zaten üzgün üstüne gitmeyeyim diyorum ama saçmalamakta üstüne yok. Ben sustukça sen zıvanadan çıkıyorsun. Tek üzgün, tek sinirli, tek acı çeken sensin değil mi? Sana içme dedim, söz verdin ama tabiki sözünü tutmadın. Şimdi neden öyle bir şey yaptın diye sorsam klasik bahanen haline gelmiş olan 'Sarhoştum.' savunmanı kullanırsın. İşin içinden kolayca sıyrılırsın! Ne za-"

"Sus artık." dedi Changbin. Elini Felix'in dudaklarına bastırıp susmasını sağladı. Yaptığı için hiç pişmanlık duymasa da o an bir başkasını arattırabileceğini bilse de neden Felix'i arattığını bilmiyordu. Şimdiden alışmıştı ona, en kötü anlarında yanında Felix'i görmek iyi geliyordu.

Ciddi bir şekilde susmasını beklese de küçüğün bu seferki öfkesi onun engel olabileceği türden değildi. Changbin'in elini tuttuğu gibi aşağı indirdi ve iyice yükselen öfkesini kontrol etmeye çalışsa da başarılı olamadığını kanıtlarcasına bağırmaya devam etti.

"Gidip bilerek birilerine bulaşıp onları dövmek ne demek bana bir açıklasana sen!"

Gözlerini devirip bileğini arabanın direksiyonuna yasladı. Saniyelik bir bakış attı ona, hafifçe sırıtıp konuştu.

"Ne olmuş yani sinirimi attıysam? İlk onlar laf attı."

"Adamlara dik dik bakarsan tabiki niye baktığını sorarlar, dalga mı geçiyorsun?"

Omuzlarını silkti Changbin. Felix'in aksine gayet sakin görünüyordu. Onu dinlemek istemediğini belli edercesine arabanın müzik sistemine basıp sesini fulledi. Ciddi bir şekilde dalga geçiyordu. Son zamanlarda hayata karşı aldığı tutum buydu gerçi. Felix'e özel değildi. Sırtını iyice arabasının koltuğuna yaslayıp gözlerini kapatırken Felix'in müziği sinirle kapatması ile gözlerini açtı ve tekrar kaşlarını çatarak ona baktı.

"Ne yapıyorsun?"

"Beni dinlemeni istiyorum."

"Ama ben seni dinlemek istemiyorum."

"Öyle mi?" dedi Felix.

Sesindeki titremeden anladı Changbin yanlış bir şey söylediğini ama laf ağzından çıkmıştı bir kere o yüzden düzeltmeye çalışmadı. Felix'in belki öfkelendiği belki de kırıldığı içindi dolan gözleri.

Onu ağlatmaktan başka bir şey yapmadığının farkındaydı. Üzülüyordu aslında ama umurunda değilmiş gibi davranmak daha çok işine geliyordu.

Cevap vermedi, arabanın camını açıp sol elini dışarı doğru sarkıttı. Felix'e cevap vermek yerine yüzüne bile bakmamayı seçti.

Küçük olan ona küfürler yağdırmak istese de yapmadı, yapamadı. Konuşmayı dahi başaramadı. Boğazının düğümlendiğini hissetti, sesini kullanmayı unuttuğunu söylese yeriydi.

Changbin onu gerçekten çok zorluyordu. Ellerinin titremeye başlaması ile kendince en doğru şeyi yapıp indi arabadan. Kapısını özenle çarparak kapattıktan sonra ona edemediği küfürleri içinden kendine yağdırdı. Ne kadar da aptaldı. Başı her sıkıştığında onun peşinden koşup onu kurtarma zahmetine giriyordu ama Changbin'den aldığı teşekküre her seferinde şaşıp kalıyordu. Düşünerek mi yapıyordu bunları yoksa doğaçlama mı?

Yürümeye başlamadan önce son kez baktı arabaya doğru. Belki filmli camlar yüzünden içeriyi göremediği için nefretle bakmayı başardı. En çok korktuğu şeydi Changbin'den nefret etmek. En son istediği şey bile değildi oysaki.

Fakat Felix'in aksine Changbin tam olarak bunu istiyor gibiydi. Nefret etmesi için elinden geleni ardına koymuyordu.

"Sikeyim seni Changbin!" diye bağırdı. Bu küfür sayılmazdı sonuçta, sadece bir eylemdi. Çok sevdiği siyah arabasına zarar verse ne yapabilirdi ki? Güldü kendi kendine. Ellerini saçlarından geçirip kaldırımdaki direğin yanındaki büyükçe taşı alıp arabanın kaputuna fırlattı. Öfkesinden deliye dönmüştü.

Küçük Hesaplar | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin