Multi'de Ensar'ın eviyle anneannesinin evi var.İki ev birbirine çok yakın.
****************
Üniversiteyi bitirdikten sonra Trabzon'a dönmüştüm.Köyüm gibisi yoktu gerçekten.Başka şehirlerde nasıl yaşıyorlar?Ben hiç alışamıyorum.Köyde ise zamanımın çoğunu kahvede geçiriyordum.Orada şükür ki internet çekiyordu.Eh internette olunca işi iki günde yapıp hallediyordum.Matematiğim ve çizimim çok iyi olduğu için mimarlık istemiştim.Çizimlerimi internetle işçilere yolluyor haftada bir şehre inip kontrol ediyordum.Mesleğimi elime aldığım zaman,babamı tanıyanlar dolayısıyla bir çok iş teklifi gelmişti.Ama bir iki tanesiyle zamanı geçirmiş sonra onların parasını da yemiştim.Hayat böyle güzel değil mi zaten?Şimdiyse o bir kaç işten yine birini yapıyordum.
Kahvede gençlerle birlikte takılıyorduk.Biligisayarı masanın üzerine koymuş ekrana bakarken,masada dönen lafları da dinliyordum.Kahvenin yanında bakkalı olan Osman amca yine bakkalda durmayıp kahvede beni laflarıyla zorluyordu.Ah Osman amca ah.Bakkalına gitsene sen.
"Bak ben diyeyim size gençler,bu seneye kalmaz evlenir bu oğlan,haberiniz olsun." sırıtarak gözlerini bana dikmiş bakıyordu.
Boş çayları tekrar tepsiye koyan Yavuz "Osman amca boşuna laf yollama,seni takmıyor bile.Bu adam evlenir mi?"
Hayır,her kahveye geldiğimde neden evlilik konusu dönüp dolaşıyor?Ben evlenmek istemiyordum.Annem gibisi yok bu köyde,bulamadım.Bulsam da Allah bilir ya kime kısmettir.
"Osman amca evlenmeyeceğim ben.Boşuna düğün hayalleriyle milleti doldurma.Ben anamın evinden memnunum."
"Ensar oğlum,rüyamda gördüm diyorum inanmıyorsun.Ben diyeceğimi dedim.Yavuz bana çay getir bakayım." elindeki boş bardağı Yavuz'a verirken Yavuz gözleriyle bana 'herzaman ki hali,boşver' diye mesajı iletiyordu.
Tekrar başımı bilgisayara çevirdim.Taslaklarımı oluşturmuştum ancak bir sorun var gibiydi.Evi çizmiştim ama ev gibi değildi.Zaten bu aralar canım sıkkındı.Şu işi de kaç gündür bitirememiştim.Matematikle alakalı bir sorun mu diye düşünmeden edemedim.Daha sonra 'saçmala oğlum,adını yanlış yazarsın matematk işlemlerini hayatta.' diye bir sorun olmadığını sadece evin tipinde bir sıkıntı yaptığımı düşündüm.Evde uğraşırdım artık.Tekrar masaya döndüğümde Osman amca yine dırdır ediyordu.
"Liseye gelecekmiş öğretmen.Okul müdürü dedi bana."
Hemen lafa atladım.
"Ne öğretmeni Osman amca?"
"Oğlum liseye yeni öğretmen gelecekmiş.Haftaya okullar başlayacak ya müdür haber etti beni.Hani yolda izde görünür laf yapmayalım diye.Şehirden geliyormuş ondan."
Yavuz " Aman yesinler şehrini.Ne laf yapacağız?"
Bende hemen "Aynen,gelsin bizene." biraz düşündükten sonra Osman amcanın kalktığı yere oturan Ömer'e "Lan oğlum,gelen hoca Muratların dersine girecek öyleyse?"
"Evet abicim.Garibim son sene uğraşır durur o yaşlı karıyla."
"Lan yaşlı mıdır o kadar?Hem ya adamsa oğlum ne biliyorsun?" cidden yazıktı Murat'a.
"Adam da olabilir yani.Yaşlı olduğu kesin yoksa köye niye gelsin.Baktı şehirlerde okula almıyorlar,o da burada şansımı deneyim demiştir."
Yavuz lafa atlayarak "Bence yaşlı değildir.Öyle şey mi olur?Yeni atanmıştır anca otuzlu yaşlarının sonunda falandır."
Yemin ediyorum salak bu çocuk.
"Oğlum,adam gelmiş kırk yaşına sen yeni atanmış mı diyorsun?Bir yürü git ya.Bok genç,bizden büyük be." sözümü bitirdikten sonra telefonum çalmaya başladı.Kimin aradığına baktığımda 'Ufak Hıyar' yazısını görünce açtım hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tam Oldu
Humorİşte şimdi horon sesleri kulağıma geliyordu.Birden ona doğru dönmem gerektiğini hissettim ve döndüm.Sırıtarak bana bakıyordu.Benim tarafıma gelmeye başladığında durdum ve onu bekledim. "Hadi bakalım İstanbul güzeli, gir horona da eğlenelim biraz."...