⚫35⚫

100 12 43
                                    

hatırlatma*
Yemeklerimizi yedikten sonra ortalığı toparladık ve televizyon izlemeye başladık. Su almak için mutfağa gideceğim sırada cam kırılma sesiyle olduğum yere çakıldım.
.
.

Peşi sıra gelen silah sesleriyle Seokjin yanıma gelip beni arkasına aldı. Şu an ne oluyor hiçbir fikrim yok ama bildiğim tek şey tüm bedenimin korkudan titrediği. Telefonuma uzanıp polisi arayacakken ev kapısının kırılıp açılmasıyla bir anda o tarafa döndük. İyi de bunlar...
Bunlar babamın adamlarıydı. Ah yine ne işler çeviriyor bu adam ? Yetmedi mi verdiğin acılar bırak artık beni.

Yanıma gelen kalıplı adam kolumdan tutup götürecekken Seokjin adamın bileğini kavrayıp döndürdü.

-" Çek o pis ellerini. Kimsiniz ne istiyosunuz?" adam histerik bi gülüş atıp bileğini Seokjin'den hızla kurtardı ve sert bir yumruk geçirdi. Elimi ağzıma götürüp Seokjin'in yanına eğildim. Kolumu sıkıca kavrayan adam beni kaldırıp Seokjin'in karnına bir tekme attı.

-" İstediğimizi aldığımıza göre gidebiliriz. Hadi yürüyün siz de bu herifin işini de bitirin. Biz patronun olduğu yere gidiyoruz." kolumu çekmeye çalışsam da bu sadece benim güç kaybetmeme sebebiyet verdi. Seokjin'i öldürecekler miydi? Baba.. Bu kadar ileriye gitmezsin değil mi?

Seokjin tam kalkacakken adamlar iki kolundan da tutmuş ve geri oturtmuşlardı. Birbirimize çaresizce bakarken kolumdan tutan adamın yönlendirmesiyle dışarıya çıktık. Evin önündeki transporter arabaya binip uzun bir yoldan sonra terk edilmiş olduğu fazlasıyla belli olan bir fabrikaya geldik. Arabadan indiğimizde kolumdan tutan adam beni susmam konusunda uyardı.
fabrikaya girdiğimizde ortada duran bir masa vardı fabrikadaki adamlardan biri odaya girdi ve kısa bir süre ardından babamla beraber çıktılar. Ona çok sinirliyim, sinirliydim ve hep öyle kalacağım gibi de gözüküyor.

-" Ah güzel kızım da teşrif etmiş." yanıma yaklaştığında yüzüne tükürdüm. Ne derseniz deyin ama hak ediyor hem de her şeyi.

+" Sen pislik bir herifsin. Sana baba demeye utanıyorum. Ya o silahlardan çıkan bir kurşun ölümüme ya da Seokjin'in ölümüne neden olsaydı? " yüzünü silip eliyle çenemi kavradı.

-" Bakıyorum da uzak kaldığımız zamanlarda daha da hadsizleşmişsin Jung Minseo. Artık benim kurallarıma uymak zorundasın." kafamı geriye çekmeye çalışırken elini çekmesiyle rahatça konuşabildim.

+" Hiçbir şeyin zorunda değilim ben. Hem ortaklığınızı yaptınız daha ne istiyorsun? " yüzündeki sinsi gülümseme ne yalan söyleyeyim beni korkutmuştu. Eliyle bir adamına işaret eder. Adam onu kafasıyla onaylayıp yine aynı odaya girdi. Ne işkence falan mı yapacaklar bana? Adam çıktığından bir süre sonra odanın kapısının aralanmasıyla o tarafa dikkat kesildim.

Çıkan bedenle ağzım aralandı. Jimin? İyi de Jimin'in burda ne işi vardı? Babam Jimin'in yanına gidip elini omzuna koydu. Jimin tebessüm edip bana bakarken ben olanlara anlam vermeye çalışıyordum.

-" Bay Park amcanla anlaşma yaptık evet ama Jimin ile yapacağımız anlaşma da beni pek tatmin etti. "

+" Ne anlaşması? Bana ne bundan neden burdayım ben? " Jimin yanıma gelip adama kolumu bırakması için işaret etti. Saçlarımi geriye atıp elini yanağıma çıkardı ellerimin ve ayaklarımın bağlı olması beni çaresizleştiriyordu. Jimin çok değişmişti giyinişinden tut saçının rengine kadar ve söylediği şeylerden sonra karakterinin de değiştiğini anladım.

-" Artık benimsin bebeğim. Biraz cebimi yaksa da senin için tüm servetimi vermeye hazırım. Hadi evimize gidelim hm?" gözlerim yuvalarından çıkacak kadar açıldığında babama baktım. Elindeki para çantasıni açtığında yüzündeki anlamsız gülümseme ile ondan gerçekten iğrendim.

 ROOMMATE || KSJ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin