İYİ OKUMALAR♥️
Çağla yanıma geldiğinde "noldu çabuk anlat!" Dedi.
Anlatırken Mahir gülerek "aha kolum aha kameralar" dedi. Taklidimi çıkartarak yanıma oturdu.
***
Antrenmanlar bitince bana bakan kız salonda "arkadaşlar bir dakika buraya dikkat!!" Diyerek bağırdı.
Bana yaklaşarak "hiçbirinizde Azra'nın... kardeşi Çağla'nın... üvey... olduğunu bilmiyordunuz değil mi?" Dedi.
"Ne diyorsun lan sen?" Dedim ve kızın üzerine atladım. Boğazına yapıştığımda "evet, üvey kardeşim. Ama KARDEŞİM!!" Diyerek bağırdım.
Çağla ağlayarak salonu terk etti.
Kızın boğazını bıraktım ve işaret parmağımı sallayarak "daha işin bitmedi" diyerek solandan çıktım.
Bahçeye göz gezdirdiğim de Çağla bankın arkasına saklanmış sessizce ağlıyordu. Yanına gittiğimde hemen sarıldı. Karşılık verdim. Teselli edecek şeyler söyledikten sonra spor salonuna geri döndük.
Kız tribünlere oturmuş su içiyordu.
Yanına gideceğim sırada Mahir kolumdan tuttu. Yüzüne bakmadan "karışma" diyerek kolumu kurtardım. Kızın yanına gittiğimde saçından yakaladım.
Sürükleyerek salonun ortasına getirdim. Yere diz çöktürdüğümde
"Şimdi özür dile... yoksa-" dedim bağırarak ve kulağına eğildim.
"Yoksa boynuzlandığını herkese söylerim." Dedim. Korkmuş olmalı ki hemen
"Ö- özür di-di-dilerim." Dedi.
"Benden değil Çağladan." Diyerek bağırdım.
"Özür dilerim Çağla." Dedi. Biraz oynamak keyifli olurdu.
"Anlamadım. Ne dedin?" Dediğimde bütün salon kahkaha attı.
"Çağla özür dilerim." Dedi.
"Anlamıyorum. Sesin gelmiyor." Dediğimde bu sefer Mahirde güldü.
"Özür dilerim. Çağla. Beni affet." Dediğinde büyük bir kahkaha attım.
Kızın saçını sertçe bıraktım. Kıza acıyarak baktım ve
"Allahın estetik fakiri." Dedim. Kahkahalar yükseltmişti. Salondan çıkmak için ayaklandım.
Bağırarak "bütün okul anladı. Üç yıldır boynuzlandığını. Bir sen anlayamadın." Dedim ve solandan çıktım.
Üzerimizi değiştirmeden çantalarımızı alıp okuldan çıktık. Arabaya bineceğimiz sırada Mahir geldi ve "iyiydin" dedi. Gülümseyerek arabaya bindim. O da arabasına bindi.
Okuldan çıkarken Çağlanın keyfinin yerinde olduğunu farkettim.
"Noluyor? İyiydin falan." Dedi.
"Birşey olduğu yok." Dedim.
"Ee ağzın kulaklarında."
"Çağla!!" Diyerek susmasını istedim.
"Üf iyi be!" Dedi.
Yarım saatlik yolun ardından eve geldik. Üzerimizi değiştirip yemeğe aşağı indik. Yemekte en sevdiklerimden içli köfte vardı. Herkesin yanağından öptükten sonra yerimize oturduk. Anlaşılan babam hala bize kızgındı.
"Baba" dedim.
"Bugün olanları anlatsam barışır mıyız?" Belki kendi isteğimle anlattığımda yumuşardı.
"Ne zaman üçüncü kişi senin saçlarınla oynamaya başladı?" Dedi. Neyden bahsediyordu?
"Anlamadım"
"Ne zaman ben ve abin dışındaki başka bir erkeğin saçınla oynamasına izin verdin." Diyerek sesini yükseltti. Mahirden bahsediyordu. Ama sınıfta olanlardan nasıl haberi olabiliyor ki?
"Oha baba. Beni takip ettiriyorsun tamam da sınıfa nasıl sızdın?" Diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştım.
"Konuyu dağıtma!" Dedi.
"Baba bu konuda ciddi olmadığını düşünüyordum. Ama yanılmışım. Babamsın ama beni gerçekten iyi tanımıyorsun. Sınıfıma kadar sızmanı hiç beklemezdim. Ama iyi oldu. Anladım ki bana HİÇ güvenin yok. Yinede durumu izah ediyim. Saçımla oynadığında rahatsız oldum. Söyledim. Ama hala devam etti. Zilin çalmasıyla antrenmanlara gittik. Bir kız Çağlaya üvey olduğunu söyledi. Onunla uğraşırken o tamamen aklımdan çıktı. Senin herşeyden haberin var ama benim her gün nelerle mücadele ettiğimden haberin yok. Çok sağol. Beni takip ettirerek büyük babalık yapıyorsun." Dedim. Elimdeki çatalı masaya koyup kalktım. Arkamdan "Azra" diye bağırsada aldırış etmeden evden çıktım.
Arka bahçeye geldiğim de duvara yaslanıp yere oturdum. Ağlamayacaktım.
"Sadece sinirliyim, üzgün değilim. Bu yüzden ağlamamalıyım.
Offf köfteyi de yiyemedim. İnşallah hepsini bitirmezler. Ya bitirirlerse. Çokta acıkmıştım. Neyse Çağla bana ayırır. " Kendi kendime konuşurkenEvin yanından önüme ceket fırlatıldı. Diğer yandanda mandala sıkıştırılmış bir kağıt fırlatıldı.
Kağıdı açtığımda "ceketi giy" yazıyordu.
Ceket benim ceketimdi. Giydim. Yukardan iple sepet sarkıtıldı. Sepette bir not daha vardı."Sepetin içindekini çıkar" yazıyordu. Çıkardığımda sepet yukarı doğru gitti.
Sepetten çıkardığım poşeti açtığımda bir saklama kabı vardı. Üzerinde
"Şimdi içindekileri yee"'yazıyordu. Açtığımda içinde içli köfte vardı.
Aynı anda "Afiyet olsun" diyerek bir yandan abim bir yandan da Çağla geldi. Onları önemsemeden köfteleri yemeye başladım.
"Biz naptık abi? Kendi ellerimizle kardeşimizin ölmesine sebep oluyoruz." Dedi Çağla.
Abim büyük bir kahkaha attıktan sonra
"Artık haberler 'Azra Güçlü içli köfte yerken boğularak öldü' yazarlar." dedi.
Köfteleri bitirdiğimde karnımı okşayarak "ohhh" dedim.
Biraz sohbet ettikten sonra eve girdik. Uzun bir duşun ardından kendimi yatağa attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bendis ve Eresbos
Fiksi RemajaBENDİS VE ERESBOS ( AY VE KARANLIK ) Azra küçüklük arkadaşının katili olan Mahiri ilk gördüğünde işlerin buraya geleceğini düşünmemişti ondan etkilenmişti ama intikam almalıydı... İntikam almakla başlayan savaş bitmek bilmiyordu. AZRA & MAHİR NOT: S...