Birkaç gündür her şey yolunda gidiyordu.
Ancak Ashton yaklaşık üç saat önce erkek arkadaşını görmek için evden çıkmış, Calum'ı yalnız bırakmıştı. Bayan Irwin Lauren ve Harry'i alışverişe götürecekti, ona da gelmek isteyip istemediğini sormuşlardı ama Calum günü evde geçirmek istiyordu.
İç çekerek çenesini yatak örtüsünün üzerine yasladı. Gözlerini duvardaki posterlerde gezdiriyordu. Bazen kim olduklarını merak ediyor, Ashton'ın bilgisayarından araştırıyordu. Birlikte müzik dinliyorlardı. Hatta dans bile ettikleri oluyordu. Bir kez daha iç çekerken peluş koalasına sarıldı. Ashton'ı istiyordu. Onu özlemişti. Bu hiç adil değildi. Ezra istediği zaman Ashton'ı görebiliyordu. Calum neden beklemek zorundaydı? Aynı evde yaşadıkları halde?
Başını diğer yöne çevirdi. Yatağın üstünde iki yastık olması hoşuna gidiyordu. Ashton'la birlikte uyumayı çok seviyordu. Çünkü o çok... Yumuşaktı. Yumuşak ve sıcak. Aynı zamanda güçlüydü de. Kolları arasında güvende hissetmesini sağlıyordu.
En sonunda dayanamadı. Ashton'ın yastığına sarıldı. Onun gibi kokuyordu. Kahve ve kullandığı parfüm. Calum teninin kokusunu da alabiliyordu. Gözlerini kırpınca yanaklarından yaşlar süzülmüştü. Neden böyle olmuştu bilmiyordu. Üzgündü. Ezra geldikten sonra Ashton'ın onu unutmasından bile korkmuştu. Sonuçta bu mümkündü. Erkek arkadaşını henüz doğru düzgün tanımadığı birine tercih etmesi olağandı.
"Cal?"
Calum öylece kaldı. Kapıya arkası dönüktü. Böyle saçma bir sebepten dolayı ağlamasının Ashton'ı kızdırabileceğini düşünürek hızla gözlerini sildi. Ayağa kalkıp yatağı düzeltti ve Ashton'ın karşısına geçti. Başını öne eğmişti.
"Neler oluyor Pup? İyi misin?"
Ashton bu garip davranış karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Ancak bu şaşkınlık Calum hıçkırınca yerini endişeye bıraktı.
"Gel buraya..."
Anında kolları arasına atladı. Sarsılmaya başlamıştı. Ashton düşmemesi için kalçalarını kavramıştı ama Calum bunu umursamış gibi görünmüyordu. Yine de ellerini biraz aşağı kaydırdı. Böylece bacaklarından tutmuş olacaktı. Omzunu öptü.
"Sorun ne Puppy? Anlat bana, lütfen."
"B-ben, b-bu çok, çok s-saçma... Saçma..."
"Eminim ki değildir."
"B-ben... G-gittin sandım, yine..."
"Aww, bunu asla yapmam. Seni asla yalnız bırakmam Calum..."
Calum yüzünü Ashton'ın boynuna sürttü. Sakinleşmesi epey zor görünüyordu. Bu yüzden ağlamayı beklediğinden daha çabuk kesince Ashton biraz olsun rahatlamıştı. Calum'ı sürekli korku, panik, telaş ve dehşet içinde görmek onu çok üzüyordu. Hala bazen Ashton dışında biri ona dokununca sıçrıyor, hemen geri çekiliyordu. Yüksek seslere karşı hassastı, duyduğu an gözleri doluyordu. Neredeyse her gece kabus görüyordu. Gecenin bir yarısı çığlık çığlığa ya da ağlayarak uyanıyordu. Ashton onu bir psikiyatriste götürmeyi düşünmüştü ama bilemiyordu. Sokağa çıkması tehlikeli olabilirdi.
"Pup, neden bu kadar korkuyorsun Bebeğim?"
Calum duraksadı. Ashton duyacakları yüzünden iğrenebilir, ona bir daha sarılmak istemeyebilirdi. Bu yüzden sadece bir kısmını anlatmaya karar verdi.
"B-ben, k-korkuyorum çünkü... Sen, s-sadece sen v-varsın... Ya g-gidersen? O zaman b-ben y-yalnız kalırım..."
"Seni bırakmayacağımı bildiğin halde neden yalnız kalmaya korkuyorsun Puppy?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pup // Cashton
Fiksi PenggemarCalum'ın masum kahverengi gözleri bir yavru köpeği andırıyordu.