67. Bölüm

1.2K 127 36
                                        

Selamun aleyküm.

🥀

"İyiki"

🥀

Güneş ufukta görünmeye başladığında insana yaşama sevinci veren o hissi tatmak için hastanenin terasına çıktım. Kızıllık aynı tonda renkleriyle beraber karanlık gökyüzünü boyamaya başladığında kollarımı kendime dolayarak kafamı daha çok geriye ittirdim. Sabah ayazı elbisemin içine sızarak tenimi ısırıyordu fakat ben gökyüzünün büyüsüne kapılmıştım bile.

Hastanedeki ikinci günümüzdü. Ela eskisine nazaran daha güçlü bakıyordu. Sanki ölümle burun buruna gelmek, ölümün kızıl rengine bulanmak ve buna rağmen hayatta kalmak ona güç vermişti. Eskisinden cesurdu ve artık benliğinin güçlü olacağına inanıyordu.

Allah'ın onu affedeceğine inanıyordu.

Şafak bir ruhun bedenden sökülmesi gibi usulca söküldü ve beni hayran bıraktı kendine. Bir rüzgar daha tenime dokunacakken bedenime dolanan iri kollar buna izin vermedi. Ensar kollarını bedenime dolayıp beni sıkıca sardığında kendimi sıcak bir yorganın altında gibi hissediyordum artık.

"Gözümü açıp seni göremeyince korktum." dedi uykulu bir sesle. Dudaklarını yanağıma bastırdığında belime sarılan koluna tutundum.

"Gün doğumunu izlemeye çıktım. Ela uyanmadı değil mi?" Gözleri yüzümdeyken cıkladı.

"Ona me söyledin bilmiyorum ama şimdi daha yaşıyormuş gibi bakıyor. Onu böyle görmek bana çok iyi geliyor." Kaslı göğsüne yaslanıp dudaklarımı dudaklarının kıyısına bastırarak minik bir öpücük bırakıp çekildim. Burda yalnız olmak ve güneş doğarken onu öpmek bana iyi gelmişti.

"Biliyorum. Hep iyi ol." Alnını yanağıma bastırırken koca avucunu karnıma indirdi. Kumaşın üzerinden narince okşadığında göğsünü yarıp içine girebilirmişim gibi kendimi bedenine daha çok yasladım.

"Ondan bahsettin değil mi?"

"Evet. Mutlu oldu. Onu merak ediyor. İki gündür sürekli hakkında sorular soruyor. Kız olursa saçlarını öreceğini, oğlan olursa çoraplarını top yapıp salona atmayı öğretecekmiş." Söylediğim şeyler gülüşmemize sebep oldu.

"Ablamın yeni doğacak bebeğiyle beraber parka götüreceğini bile söyledi. Sanırım yeni bir hatta iki can ona da umut veriyor." Kafasını salladı.

"Dünya ne kadar pis olursa olsun temiz canların dünyaya gelmeye devam etmesi insana umut veriyor." Güneş gözlerimi acıtmaya başladığında beni kendisine çevirdi.

"Gözlerin acımasın." dedi gözlerimin üstüne dudaklarını bastırıp beni gülümsetirken. Kollarımı boynuna sarıp dudaklarımı çenesine bastırdım.

"Ela uyanır birazdan. Benim de karnım acıktı. Kahvaltı için kantinden tost alalım mı?"

"Olur." dedi ama bir süre birbirimizi izlemek dışında hiçbir harekette bulunmadık. Eli havalandı ve avuç içini yanağımda gezdirip tenimi nazikçe okşadı.

"Gözlerim kamaşıyor." dediğinde elimi kaldırıp gözlerine gölge yaptım güneş gözlerini kamaştırmasın diye. Dudakları kıvrıldı ve dişleri meydana serildi.

"Güneşten değil, senden." Havada asılı kalan elimi indirip omzuna serdim. Dudaklarım iki yana kıvrıldı usulca. Kızaran yanaklarımı saklamak için omzuna yaslandığımda güldü.

"Çocuğumu taşıdığın halde hala sana iltifat ettiğimde yanakların kızarıyor Gülce." Omuzlarımı silkip sessiz kaldım. Avuç içi sırtımı okşamaya başladığında omzuna dudaklarımı bastırma ihtiyacı hissettim. Çıplak omuzlarıyla dünya yükü kucaklamıştı. Yorgundu, bana anlatamadığı çok şey vardı. Elleri bir yerlere uzanıyor, kimseye fark ettirmeden bir şeyler yapıyordu ve bizi koruyordu.

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin