BÖLÜM 24

2.1K 93 13
                                    

  Hamlemi yapmadan önceki birkaç saniye düşündüm. Bugüne kadar yaşadıklarımı. Eski Melis’i düşündüm. Ömür’ü henüz tanımamış olan Melis’i. Düşüncesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetmişti. Ömür bugüne kadar şu hayatta başıma gelen en güzel şeydi. Benim için bir hediye. Bir anda hayatıma girmiş ve girdiği gibi merkezine oturmuş bir hediye. Dünyanın en mükemmel insanı. Her şeyi ve her haliyle.

  Gözyaşlarım gözlerime doluşurken Ömür’ün yüzündeki beklenti kısa süreli olarak endişe ile yer değiştirdi. Kararımı değiştirmeden Ömür’e doğru acele birkaç adım attım. Umarım bu yaptığımdan utanmam. Hadi Melis başarabilirsin.

  Elimi mavi kareli gömleğinin yakasına yerleştirirken Ömür şaşkın şaşkın bakıyordu. Elimi aşağı hareket ettirip Ömür’ün yüzünü yüzüme yaklaştırdım. Ne yapabilirim? O da bu kadar uzun olmasaymış.

  Dudaklarımız buluşurken Ömür karşılık vermekte gecikmedi. Güçlü elleri belimi kavrarken bazı sesler duydum. İnsan sesleri. Alkış sesleri. Yok artık şu an insanların arasında bunu yapmış olamam! Utançla kendimi geri çekip hala alkışlayan kalabalığa baktım. Bir pancardan farkım olmadığına kalıbımı basarım. Gözlerim en öndeki kişilere takıldı. Süt mısırcı çocuk ve pamuk şekerci kız. Çocuk bana göz kırparken, pamuk şekerci kızın ağladığını gördüm. Lanet olası kadınlar neden böyle anlarda ağlar ki?

  Bu kalabalığın arasında utançtan ölmek üzereyken, Ömür elini enseme yerleştirip beni hızla kendine çekti.

-“Ama-“

  İtiraz edecek oldum. Ancak edemedim. Melis insanı, bu anın tadını çıkarsan ölürsün demi? Bakınız içimdeki Melis tekrar sahalarda ve şaşırılmayacak gibi yine haklı. İnsanların canı cehenneme.

  Ömür’e karşılık verirken gülümsediğini hissettim. Biraz sonra ayrıldığımız da bakışlarında bir farklılık vardı. Bir şey dememi bekliyor gibiydi. Tabi ya!

“Sence artık ayrıca cevap vermeme gerek var mı?”

  Çapkın gülümsemesi yüzünde yerini alırken, dudaklarının iki yanındaki çukurlarda ölmek istediğimi düşündüm. Ölürsem beni Ömür’ün gamzelerine gömün.

  Parmak uçlarında yükselip boynuna kollarımı doladım. Odunsu kokusunu içime çekerken o da başını saçlarıma yerleştirdi. Kolları belimi iyice kavramıştı.

“Seni seviyorum meleğim.”

“Bende seni. Çok fazla.”

  Kollarımın tutuşunu daha da sıkılaştırdım. Biri bu anı ölümsüzleştirebilir mi lütfen?

  Alışveriş merkezinden ayrılmış, Buse ile benim evimizin yolunu tutmuştuk. Evin önüne gelince Ömür parayı ödeyip taksiyi gönderdi. Binanın içine girerken ellerimizi buluşturdu. Dönüp mutlulukla gülümsedim. Asansör yolculuğu sessiz geçmişti. Şu anda Ömür’ün ne düşündüğünü bilmek isterdim. Buse ile karşılaşacağı için ne hissediyordu? Onunla en son üç yıl önce görüşmüşlerdi. Ve fazlasıyla kötü bir ayrılık olmuştu onlar için. Daha kötüsü Buse hazır mıydı karşılaşmaya? Belki de ondan nefret ediyordu. Belki de… Ama hayır, biliyorum ki Buse Çetin’e fazlasıyla aşık. Birbirlerini gerçekten seviyorlar. Hem Buse bana çok yardımcı olmuştu bu konuda. Sanırım kendi kendime olay yaratıyorum. Her şey sorunsuz geçecek. Tamamen sorunsuz.

   Buse çoktan gelmiş olmalıydı ve belki de uyuyordu. Bu yüzden onu her ihtimale karşı rahatsız etmemek için, anahtarlarımı çıkardım. Kapıyı açmadan önce Ömür’e yan gözle son bir bakış attım. Elleri ceplerinde etrafı inceliyordu. Ya da belki de sadece öyle görünüyordu. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Kilitli değildi. Demek ki Buse evde. Rahat ol Melis. nefes al, ver.

TATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin