"Almora, Candle In The Night."
Keyifli Okumalar.
Gece huzurla yanında uyuduğum bedenin sıcaklığını artık hissedemeyince gözlerimi açıp mırıldandım. "Beni uyandırıp öpücüğümü verdikten sonra gitmeliydi..." Yeni yeni doğmaya başlayan güneş yüzüme vurduğunda gözlerimi kısıp doğruldum. Birkaç dakika boş ve anlamsız bakışlarımı duvarda gezdirirken gözlerimin saate takılmasıyla yataktan anında kalktım.
Doğru ya! Bugün işi olan tek kişi Mew değildi. İlk single'ım erken saatlerde yayınlanmıştı. Ve onun için etkinlik alanına gitmeliydim. Huysuzca kaşlarımı çatıp "Sabahın körüne program koymalarından nefret ediyorum." diye mızmızlandım.
Adımlarımı banyoya yönlendirip kısa bir duş aldıktan sonra üzerimi giyindim. Bester birazdan beni almaya gelirdi. Normalde erken saatlerde programımız olmadığı ve Mew'de kaldığım zamanlarda o beni eve bırakıyordu. Fakat şimdi Bester'in gelip beni almasını beklemeliydim. Çünkü birileri çoktan işe gitmişti. Ona bunun için kızamıyordum fakat bu durumun çok da hoşuma gittiği söylenemezdi.
Dün gece, birlikte uykuya dalmadan önce bana etkinliğime katılamayacağını çünkü çekimlerinin olduğunu söylemişti. Onu yanımda istiyordum ama bencillik yapamazdım. Sorun olmadığını söylemiştim ona... Ama şimdi, sanki boğazımda keskin bir cisim varmış gibi hissediyordum. Her yutkunuşumda canım acıyordu.
Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden uzaklaşmaya çalıştım. Dün gece bana yeterince destek olmuştu zaten, ve eğer bugün çok kötü hissedersem onu arayabileceğimi de söylemişti. Sorun yoktu, kendimi üzmemeliydim.
Çıkmadan önce bir şeyler atıştırmak için mutfağa girdiğimde Mew'in benim için kahvaltı hazırladığını görüp gülümsedim. Benden daha erken kalkmış olmasına rağmen yine de beni düşünüp böyle jestler yapması çok hoşuma gidiyordu. Hazırladığı kahvaltıdan ayak üstü bir şeyler atıştırırken Bester'in beni aramasıyla evden çıktım.
"Günaydın Phi." Bester arabadan çıkmadan bana karşılık verirken onu daha fazla bekletmeden arabaya bindim. "Mew'in erken çıkacağını neden daha önce söylemedin bana Gulf, sabahın köründe diğer taraftan buraya gelmek beni gerçekten yoruyor."Gülümseyip "Bunların hepsi yaşlılıktan Phi, benim hiçbir suçum yok." diye onunla dalga geçtim. Bester boş bakışlarını bana gönderince ağzıma fermuar çekiyormuş gibi yapıp koltuğa gömüldüm. Hiç uğraşılmıyordu yahu onunla. Etkinlik alanına varana kadar kestirmeye karar verip gözlerimi yumdum.
Araba hareket etmeyi durdurunca rahatsız uyku pozisyonundan ayrılıp Bester'e döndüm. "Phi, bu kadar erken saatte gelmek zorunda mıydık cidden? Daha canlı yayının yapılmasına altı saat var!" Bester bagajdan eşyaları alırken bana cevap verdi. "Keyfime getirmedim ya seni, fotoğraf çekimin var Gulf."
Tam cevap veriyordum ki Bester'in telefonu çalınca konuşmamız yarıda kesilmişti. Bana eliyle sen içeri geç diye işaret yapınca onu dinleyip binaya girdim.
Çıt bile çıkmayan koridorda ilerlerken şu an böyle olan alanın birkaç saat sonra tıka basa dolu olacağını tahmin edebiliyordum. Daha önceden de buraya gelmiş olduğum için bildiğim yolları geçip bana ayrılan odaya doğru ilerledim. Koridordan geçen birkaç personele selam verirken sessizlikte yankılanan telefon sesimle irkildim. Bu saatte beni arayabilecek tek kişi...
"Tua-aeng, alana vardın mı? Nasılsın? Kahvaltını yaptın değil mi? " Mew'in peş peşe sıraladığı cümleleri duyunca kıkırdadım. "Sakin ol, şimdi geldim buraya. Gayet iyiyim, ayrıca birileri sabah çok güzel bir kahvaltı hazırlamış bana. Ellerine sağlık bebeğim. Sen ne yapıyorsun, çekimler başladı mı?" Mew'in verdiği derin nefesten çoktan başladığını anlamıştım. "İlk sahneyi çektik, aradayız şu an. Arayayım seni demiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• S u n f l o w e r •
Short StoryBu hikâye 29/09/2020'de gerçekleşmiş olan bir MewGulf anından esinlenmiş olup, sadece tek bölüm içermektedir. "To my sunflower..."