Luke Wayne

192 23 0
                                    

Soğuk ve yağmurlu bir pazar gününe açıyoruz gözlerimizi. Lisayı günlerdir düşünmekten yaşamayı unutmuş gibi bir halimiz vardı.Ta ki dün o dönene kadar.

Geçirdiği hastalıktan sonra birkaç gün hastanede kalmış ve bu süre zarfı içinde Matt'i hayata döndürme çabalarımız sonuçsuz kalmıştı. Kalp atışı , yaşam enerjisi , gönlünün dermanı dün hastaneye geldiğindeki Mattin hali gözümün önünden gitmiyor. 

Cam kenarında sandalye üzerinde birşeyler karalarken arada dışarı bakıyor derin bir iç çekerek kağıdına dönüyordu. Aklı ile kalemi arasındaki bu bağlantı da araya hiçbirşeyin girmesine izin vermiyordu. Ne yemek ne su ne de başka bir sözcük. İçini doldurup doldurup kaleminden taşırırken kapıda  duygularının resmedilmiş olan kızı gördüğünde elindeki defteri yere düşürüp yalınayak kapıya koşmuştu. Sıkıca kucaklaşmalarının ardından hiçbir kelime dahi söyleyemeden Lisayı odasına götürmüşlerdi. Matt sevinçten ellerini kafasına götürüyor , gülümsüyor , etrafındakilere aldırış etmeden kahkahalar atıyordu. Beni farkettiğinde kocaman bir sarılmayla içindeki sevinci paylaşıyordu. O sırada Harrynin sinsi bakışlarıyla gözgöze gelmiştim. Matti hafifçe ileriye iterek giden Harrynin ardından 

"Hey hey! seninle konuşmam gerek.Bunu hiç sevmesemde seninle herşeyi konuşmam gerek" derken eskiden kendimden bile çok güvendiğim Thomasın itelemesiyle ortam geriliyordu.

"Lütfen Harry konuşmalıyız. Aramızdaki bu meseleyi seninle halletmek istiyorum. Ya konuşarak yada başka türlü". 

Harry gözlerime derin ve uzun bakarken Mattin koluma sıkıca sarıldığını hissediyordum. Bir süre daha bakıyor,düşürmüş gibi yapıp kafasını öne eğdikten sonra ; 

"Peki akşam arka bahçeye gel. Saat 20:00 de.Orada konuşalım" dedikten sonra odamıza doğru gitmiştik.

Yol boyunca konuşmayan Matt odaya geldiğimizde "Niçin böyle bişey yaptın. Onunla anlaşma yapmayı düşünmüyorsun değil mi? " diye yüzüme bakarken sessiz kalmayı tercih etmiştim . Çünkü ne konuşacağımı konunun nerelere geleceğini tam bilemiyordum .

Akşam olunca Matt' e sakin olmasını ve odada kalmasını öğütlerken kabul etmesede kafasını öne eğiyor " Dikkatli ol birşey olursa bağır ben hemen gelirim" dedikten sonra kapıdan yavaşça çıkmıştım.

Koridor sessiz ve karanlıktı. Ortada ki florosan çalışmadığından göz kırpar gibi yanıp sönüyordu . Koridorda yürürken kalp atışımın nedensizce hızlandığını anlayamıyordum . Arada bir ürktüğümden geriye dönüp bakıyor hiçbirşey görmeyince rahatlıyor ve yoluma devam ediyordum. Artan fısıltılı Holly seslerini duymaya başlayınca adımlarımı hızlandırıyor merdivenleri üçer üçer atlayarak iniyor , koşarcasına arka bahçe kapısına geliyordum. 

Kapıyı açar açmaz hemen kapatıyor . Sırtımı dayayıp nefeslendikten sonra ciddiyetimi topluyordum. Harry gelmişti bile . Karşıda beni bekliyordu. Uzun zaman sonra Harry nin bu kadar düşünceli oluşu tedirgin etse de şaşırmaktan kendimi alıkoyamıyordum. 

İki sandalye bulmuş. Duvar dibinde karşılıklı oturuyorduk. Söze tam girecekken ;

"Bak Holly" Dedi. " Kızların sana ne anlattı bilmiyorum fakat düşündüğün gibi hiçbirşey olmadı . Biz  Maria ile dosttuk. Tıpkı senin gibi ." diye cümlelerini devam ettirirken şaşkın gözlerim git gide büyüyor , eğilen Harry nin suratına bakarken bir gözümü kısıyor anlam veremediğim konuşmaya o hiç durmadan devam ediyordu. 

"Ne konuşacağını biliyorum. Ama inan ben asla böyle birşey yapmadım. Maria böyle olmasını istedi" Derken küçük bir es verdiğinde araya giriyordum. 

"Harry! Bir sorum olacak Maria kim?" .

işte bu sorunun cevabını aslında bugün almıştım. Harry dün bu soruyu duyduğunda arkasına bakmadan uzaklaşarak odasına gitmişti. Gün boyuda benden kaçıyordu . Aklıma takılan yeni bir soruyla karşı karşıyaydım . Harry beni önceden tanıyordu . Ama bahsettiği kim?

Pazar günü olduğu için ziyaretçiler gelicekti . Eskiden kimseyi bekleyemeyen ben bugün dört gözle kızlarımı bekliyordum. Yatağımın başına oturdum. Ayaklarımı yere değmeyecek şekilde sallarken Matt uyuyordu. O sırada gözüm yastığım altındaki zarfa takıldı . O gün Dr. Arvinin odasından gizlice aldığım mektubu yine gizlice hırkamın içerisinde saklayarak tuvalete gittim. Mattin yanında okuyamazdım. Eğer görseydi bunun yanlış olduğunu söyleyip geri götürmemi isterdi .

Kapıyı kilitledikten sonra zarfı açtım. İçinde 3 tane büyük kağıt vardı. Birincisinde ; Luke Wayne adındaki bir adamın yaşı , adresi , ailesi vs yazıyordu. Fazla incelemeyip diğer kağıdı açtığımda bir takım tetkikler yapılmıştı . Anlayamadığım bir dilde yazılan bu kağıdıda fazla incelemiyordum. Son kağıtta ise beni şoke eden bir olayla karşılaşmıştım . Son kağıtta tam sayfa benim fotoğrafım vardı . Yani aslında tam adım ; Luke Wayne.

--------------------------------

Bölüm müziği ; 

Amelie Soundtrack - Sur le fil

Bulaşık Teli - HastaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin