keyifli okumalar dilerim!🍫🍓önümdeki duvarda asılı olan posterlere bakıyordum. okulumuzda her sene bir kulübe girmek zorundaydık. elbette bunda bir sorun yoktu, tek sorun hiçbirisinin ilgimi çekmemesiydi. derince nefes verdim. bakışlarımı arkadaşlarıma çevirdim. "hangisine gideceksiniz?" hepsi benim kadar isteksiz ve umursuz görünüyordu. bir o kadar da kararsız. taehyung elini ensesine götürüp omuz silkti. "bilmiyorum. belki oyun kulübü." seokjin hyung'un elinde aşçılık kulübünün posteri vardı. başını iki yana sallayıp posteri panoya geri astı. orası için fazla profesyonel olduğunu kabul ediyormuş gibiydi.
"bilim kulübüne ne dersiniz?" jimin'in dediğiyle hepimiz ona boş suratlarla bakarken, o kendi dediği şeye yüzünü ekşitmişti. elini alnına götürüp hafifçe vurdu. "bence de hayır." müzik kulübüne gidebilirdim belki fakat alımları bitmişti bile. o sırada namjoon'un bakışlarının başka yerde olduğunu fark etmiştim. eliyle birisini çağırıyordu. umursamayıp bakışlarımı posterlere geri çevirdim ve defalarca okuduğum yazıları tekrar okumaya başladım. "namjoon hyung!" duyduğum sesle gözlerimi büyütmüştüm. bu ses dünkü çocuğun sesine benziyordu. bakışlarımı o tarafa çevirdiğimde en az benimki kadar şaşkın olan bir bedenin gözleriyle karşılaşmıştım. bakışlarını benden hemencecik uzaklaştırdı.
sertmiş gibi davranmaya çalışsa bile utandığını gizleyemiyordu.
"yoongi hyung, nasılsın?" ismini sonunda öğrenebildiğim adam, yüzündeki ifadesini tamamen düzeltip konuştu. "iyi gibi. kulüp seçebildiniz mi?" ne yani, benden büyük müydü o? bir yaş küçük olduğunu düşünmüştüm. ona hyung diyebileceğimi sanmıyordum. oysa dördüncü sınıflardan olmadığına da emindim. onu daha önce üçüncü sınıflardan birinde görmüştüm. anlaşılan hazırlık okumuştu. "seokjin hyung, aşçılık kulübüne gitmemene şaşırdım doğrusu." seokjin hyung'tan da küçüktü. yani üçüncü sınıftı benim gibi. belki de okula geç başlamıştı.
"peki ya siz seçebildiniz mi?" anladığım kadarıyla tüm arkadaşlarım yoongi ve jungkook'u tanıyordu. ama ben tanımıyordum, ne güzel (!). yoongi başını olumsuz anlamda salladı. "emin değili—" sözü kardeşi jungkook tarafından kesilmişti. "hyung! ama kulüp açacağımızı söylemiştin birlikte!" kaşlarımı kaldırdım, ne kulübü açacaklardı? jimin de meraklanmış olacak ki, heyecanla atıldı. "ne kulübü? aşk olsun yoongi hyung, bize niye söylemedin?"
"yani, müdürden izin aldım ama hâlâ bu sorumluluğu alabilir miyim emin değilim." jungkook mızmız bir çocuk edasıyla yoongi'nin kolunu sıkıca tutup dudak büzdü. "yaa, ama ben yardımcı başkan olacaktım ne güzel.." yoongi dudaklarına gergin bir gülümseme yayarken kolunu jungkook'un ellerinden kurtarmıştı. o sırada elinde kağıtların olduğunu fark etmiştim. başımı kaldırıp suratına baktığımda bana bakan gözleriyle karşılaşmıştım. daha önce kağıtlara baktığımı fark etmişti. ellerini arkasına götürüp kağıtları orada sakladı.
"pekâlâ, ne kulübü açmayı planladığını söyleyecek misiniz yoksa meraktan çatlamamı mı bekleyeceksiniz?" seokjin hyung'un dedikleriyle yoongi başını hafifçe eğip derince bir nefes vermişti. bununla, pes ettiğini anlamıştım. alçak bir ses tonuyla mırıldandı. "tiyatro kulübü.." jungkook yüzüne genişçe bir gülümseme yerleştirmişti.
ben ise şaşkındım, okulumuzdaki tiyatro kulübü benim bu okulda dahaca ilk senemken gizemli bir şekilde kapanmıştı. tiyatro salonunun kapıları büyük kilitlerle kilitlenmişti. bir daha asla tiyatro kulübüne kimse girmemişti. öğrenciler meraklanıp girmeye çalıştıklarında ise, okul disiplin kurulu tarafından cezalandırılmıştı. hâliyle izin alabilmesine şaşırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
theatre club ★ sope
Фанфик〔 ☁︎ 〕 min yoongi, tüm tutkusuyla açmış olduğu bu tiyatro kulübünün elinden kayıp gitmesine izin vermeyecekti. 彡 angst.