Ben stresle dudaklarımı dişlemeye başlarken o esnada yüzündeki çocuksu ifadeyle bana bakan sarışını rahatlatmak için "Problem yok, Taehyung geldi. Direkt odasına çıkar o zaten." diye mırıldandım, Saem bir şey demeden kolundaki saate bakıp ayağa kalktı.
"Her şey için çok teşekkür ederim Jungkook, ben artık gideyim."
Ortamdaki güzel havanın dağılmasıyla bütün keyfim kaçarken Saem'e biraz daha oturması için ısrar ettim fakat kabul etmedi, anladığım kadarıyla bir tatsızlık çıkabileceğini düşündüğünden daha fazla kalmak istemiyordu.
Biz böyle ayakta dikilmeye devam ederken kilitte dönen anahtarın sesiyle kapıya doğru döndüm, hemen sonra eve giren Taehyung'la göz göze geldik. Bakışları bir anlığına üzerimde takılı kalsa da ardından benden ayrılıp yanımda duran Saem'e sabitlendi, yüzünde saniyeler içinde beliren öfkeyi aramızdaki mesafeye rağmen görebilmiştim.
Biz sessizce ona bakarken Taehyung kapıyı ayağıyla sertçe ittirerek kapattı ve üzerimize doğru birkaç adım atarak kavgacı bir sesle Saem'e "Sen kimsin?" diye sordu. Saem'in bocaladığını, cevap vermekte tereddüt ettiğini görünce hemen araya girdim ve "Arkadaşım." karşılığını verdim soğuk bir sesle.
Taehyung beni duymamış gibi bakışlarını Saem'den ayırmadan bir adım daha attı ve çatık kaşlarıyla "Bu saatte evimde ne işin var?" diye çıkıştı. O anda Taehyung'un anlık sinirle saçma sapan bir şey yapmasından korkarak Saem'e döndüm ve beni dışarıda beklemesini rica ettim. O, tamam anlamında bir baş hareketiyle Taehyung'un yanından geçip ayakkabılarını ve ceketini giyerek evden çıktığında baş başa kalmıştık.
Sakin kalmak adına bir anlığına gözlerimi yumup derin bir nefes aldıktan sonra düşük bir ses tonuyla "Ne yaptığını zannediyorsun sen Taehyung?" diye sordum. Taehyung ifadesiz bir yüzle bana doğru yürürken kıpırdamadan onu izledim, neden sonra aramızda kısa bir mesafe bırakarak durdu ve az öncekinin aksine oldukça sakin fakat iğneleyici bir sesle konuşmaya başladı.
"Sen ne cüretle sevgilini benim evime getirirsin, ne cüretle onunla burada böyle baş başa oturursun Jungkook?"
Hala ısrarla bir sevgilim olduğuna inanıyordu, daha da kötüsü hala bana ve hayatıma karışma hakkına sahip olduğunu zannediyordu. Ortamı daha da kızıştıracak bir şey söylememek için kendimi zor tutarak dudaklarımı araladım ve "O benim sevgilim değil, kafanda saçma sapan şeyler kurmayı bırak artık. Saem'i evine bırakmam gerekiyor, arabanın anahtarlarını verir misin? Döndüğümde eğer gerekiyorsa doğru düzgün bir şekilde konuşuruz." dedim.
Taehyung bir süre sessiz kalıp dilini sertçe yanağında gezdirdikten sonra arabasının anahtarlarını elime sertçe tutuşturdu ve "Yarım saat içinde evde ol." dedi tükürürcesine. Bu agresif tavrı içten içe küfürler savurmama sebep olurken cevap vermeden yanından geçtim ve hızlı adımlarla vestiyere doğru yürüdüm. Montumu ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım, kapıyı ardımdan çekerek kapattığımda yüzüme çarpan keskin havayı derin bir nefesle ciğerlerime doldurdum.
Hemen sonra beni Taehyung'un arabasının biraz ilerisinde bekleyen Saem'e doğru hızla yürüdüm ve beklettiğim için özür diledim. Saniyeler içinde arabaya binip bahçeden çıktığımızda Saem "Umarım benim yüzümden tartışmamışsınızdır Jungkook." diye mırıldandı endişe yüklü bir sesle. Gözlerimi yoldan bir anlığına çekip yanımda oturan sarışının üzgün suratına baktım, ardından önüme dönüp oldukça sahte bir gülümsemeyle "Problem yok, endişe etme lütfen." dedim.
Kısa süreli yolculuğun ardından onun evine vardığımızda sarılarak vedalaştık ve ben asık suratımla tekrar yola koyuldum. Nihayetinde kendimi içinde hep bir yabancı gibi hissettiğim eve vardığımda istemeye istemeye jipi her zamanki yerine park ettim ve ayaklarım geri geri giderken arabadan indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
from the rough × taekook
FanficAilelerini memnun etmek üzere anlaşmalı olarak evlenen Taehyung ve Jungkook'un en azından bir yıl sürdürmeyi planladıkları mutsuz evlilikleri düşündüklerinden çok daha kısa bir zaman içinde boşanmanın eşiğine geldiğinde işler sarpa sarar. *mpreg, ha...