Il bacio di Klimt, Emanuele Aloia
•
Henüz lise son sınıf öğrencisi ve kafayı dersleriyle bozmuş bir inek olan ben için, son bir buçuk yıldır yaşadıklarım fazlasıyla karmaşa dolu ve benim gibi birinin kaldıramayacağı kadar ağırdı. Kendimi bir an da Sehun ve Jisoo'nun sağlıksız ilişkilerinin ortasında bulmuş, artık benim için hiçbir anlam ifade etmeyen okul gazetesi uğruna sonuçlarını düşünmeden aptalca kararlar vermiş ve en kötüsü, birini yaralamıştım.
Kelimeler zihnimde çok basit bir olayı tasvir eder gibi dolaşıyordu belki fakat hayır, her ne kadar bunu yapmak için sebeplerim olsa da birine zarar vermek, izahı olmayan bir yanlıştı bana göre. Başka çaren yoktu, diye fısıldayan iç sesimi bastırmam pek de güç değildi çünkü biliyordum ki, her zaman başka bir çıkar yol vardı. Jisoo ve Sehun tartışmaya devam ederken onların videosunun çekmenin derdine düşmek yerine bir öğretmene veya okulun güvenlik görevlisine gidip yardım isteseydim şayet, işler bu raddeye asla varmayacaktı belki de. Ya da en azından çığlık atmayı akıl edebilseydim elbet birileri sesimi duyardı.
Dürüst olmak gerekirse, Kim Jisoo'nun beni beklediği kafenin önünde dikilirken neden bunları düşündüğümü de bilmiyordum. İçeriye girmeyi ve onunla buluşmayı erteleyebilmek adına kendimi oyalıyordum sadece. Henüz onu görmemiştim bile fakat içimdeki ses daha şimdiden pişman olacağımı fısıldıyordu bana, tersinin olmasını ummaktan başka bir çarem yoktu şimdi.
Titrek bir nefesi içime çekerken, hissettiğim gerginlikten olsa gerek buz kesilmiş parmaklarımla kafenin kapısını araladım. Taehyung benimle birlikte gelmek istediğinde, 'bebek bakıcısına ihtiyacım yok,' diyerek teklifini reddetmiştim fakat şimdi bunun için bir miktar üzgün olduğumu itiraf edebilirdim. Onun yanındayken kendimi daha güçlü hissediyordum çünkü, daha korkusuz ve daha cesur. Herhangi bir şey yapmasına gerek yoktu aslında, sadece yanımda dikilmesi veyahut ellerimi sıkıca tutması onun desteğini en iliklerimde hissetmem için yeterliydi.
Bu talihsiz olayı -sanırım Sehun ile olan aramdaki durumu en iyi bu kelimeyle özetleyebilirdim- yaşadığım dönemde, arkadaşlarımın hiçbirine anlatamıyor olmam ve annemin ilgisizliği beni içinden kolayca çıkamadığım bir depresyona sürüklemişti. Jisoo ve Sehun'un yaşananların ardından okuldan ayrılmasıyla vicdan azabı çekmiş, kimseye anlatamadığım için dertlerim içimde dağ gibi birikmiş ve ben kendimi birden, insanlara karşı aşılmaz bir duvar örmüş halde bulmuştum. Evet, ben hiçbir zaman fazla sosyal ve sıcak bir kişiliğe sahip biri olmamıştım, bunu elbette biliyordum fakat hiçbir zaman da kendimi; bu denli etrafımdaki insanlardan soyutlamamıştım.
Ve sonra hayatıma Taehyung dahil olduğunda her şey anlamadığım bir hızda değişime uğramış, o küflenmeye yüz tutmuş ruhuma dokunmayı başarmıştı. Kim Taehyung benim sadece sevgilim değildi, aynı zamanda en yakın arkadaşım olmuştu kısa bir süre içinde. Yaşadıklarımı, gerçek hislerimi anlatmaktan çekinmediğim tek kişi haline gelmişti ve ben bunun için Tanrıya minnet doluydum. İyi bir başlangıç yapmamıştık belki fakat ikimizde birbirimize karşı olan önyargılarımızı kırmış, insanların bizi gördüğü o kalıplaşmış sıfatlardan çok daha fazlası olduğumuzun farkına varmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberries and cigarettes
Fanfictionlalisa manoban, şimdi seni bütün okulun önünde öpeceğim ve sen, bu haftaki okul gazetesinde kendi haberini yapmak zorunda kalacaksın.