Okunma sayısı voteye göre çok fazla oy verin bea dileneyim mi illa da! Mesela 63 okunma ama vote sayısı 13 ne diyim yani
Ki toplam okunma sayısı 1000 küsürat ama vote sayısı 200 bile değil
Vallahi moment verdirttirmem, ona göre yani siz bilirsiniz😉😉
Tehditimi de ettiğime göreeee
İyi okumalar~
Gözlerim uyumamak için cebelleşiyor uyumamak için büyük bir savaş veriyordu.Gece manzarası uçakta çok güzel oluyordu ama ben gece olmadan uyumak üzereydim resmen.
Mesela o gece batımını,güneşin verdiği hissiyatta ki rengi hepsini kaçırabilirdim.
"Uçuş saati ne kadar Jimin-ah?"
"13 saat."
"Ne? Oha. Biz o kadar nasıl dayanacağız?"
"Bindiysek dayanmak zorundayız, hem bi bakmışsın varırız gideceğimiz yere."
Güzel bir yere elbet gidelim fakat 13 saat uçuş yolculuğu sizce de fazla değil miydi? Midemin pek dayanacağından emin değildim.
Her an kusabilirdim,ki normalde seyahatlarda kusan biri değildim, ilk defa bu kadar uzun bir yolculuk yapacaktım.En azından söyleseydi de güzel bir hazırlık yapardım.
İşte nebileyim,göz bandı, kulaklık, kol yastığı gibi.
"Peki madem öyle uyuyorum ben,hem bi uyanmışım varmış oluruz."
Gülümseyerek omzunu bana doğru yaklaştırdı.Uyumak istemiyordum fakat uykum geliyordu işte, gözlerim ağarmıştı artık.Manzarayı düşünebilecek gibi değildim.
Olmadı google'den bakardım ya da gittiğimiz yerden illa dönecektik ve o zaman da görebilirdim.
Bunun rahatlığı ile ellerimi Jimin'e sararak kafamı omzuna koydum,o da kafasını benim kafamın üzerine koymuştu.Rahat bir uyku yeri değildi ama idare ederdi.
"İyi uykular minik panda."
"Iyi uykular prensim."
Kesinlikle birbirimize lakap takmaktan çok hoşlanıyorduk.
Kıkırdayarak gözlerimi uykuya kapattım.Umarım uyandığımda gideceğimiz yerde olmuş olurduk.
Google'den Kore ile arası 13 saat olan ülkelere bakabilirdim fakat süpriz kalması adına bakmamıştım. Düşüncelerimi bir kenara atarak bu sefer cidden uyudum.
~
"Öhm öhm merhabalar kaptanınız konuşuyor,uçağımız 15 dakika içersinde havalimanına inecektir o yüzden sizden ricam kemerlerinizi sıkıca takmanızdır,umarım memmun kalmışsınızdır uçuştan iyi günler efenim."
Anons ile birlikte derin bir nefes verdim.Sevinçten dans edesim felan geliyordu artık.
13 saat benim için öyle zorlu geçmişti ki hayatımın en kötü günü olabilirdi. Güzel bir evlilik teklifi almıştım fakat sonrası benim için tam bir fiyaskoydu.
Şuraya bir yere kusmamak için zor duruyordum.Hamile ihtimali olan birini buraya getirmek ne kadar doğruydu hem?
Uçakların kemerlerini nasıl bağlandığını bilmediğim için gözlerimle orayı Jimin'e gösterdim. Hostes anlatırken onu dinlememiştim,keşke dinleseydim. Sesi lisedeki hocama benziyordu.
Sıkıcı ve tek düz bir ses tonu.
Bir anda gözleri açıldı Jimin'in şaşkınca,hadi ama ne anlamıştı ki o?
"Uçaktayız Seol,kendine hakim olmalısın güzelim."
Hassiktir! O beni yanlış anlamıştı.
"Beni yanlış anladın Jimin,ben sadece kemerimi bağla demek istemiştim."
Rahatlarcasına derin bir nefes verdi, utanmasam karşısında kahkahalar atasım vardı.
Kendi kemerini bağladıktan sonra gözlerimin içine dahi bakmayarak önüme doğru eğildi.İnsan ister istemez yanlış anlıyordu.
Aramızdan geçen olaylar olmasına rağmen birbirimize karşı utanıyorduk. Gerçekten ciddi anlamda fazla garip bir ilişkiydi, çözmek istesem ucunu bile bulamayacağım kadar uzundu ip.
Elini bana değdirmeden kemerimi bağladı.Onu kendime aşık edebilir miydim?
En azından benden utanmazdı, normalde benden utanmak bir kenara dursun birbirimizin en pis ve kötü şeylerini dahi bilirdik ama işte şimdi öyle değildi.
Düşüncelerime o kadar çok dalmıştım ki uçağın ineceğini unutmuş hala camdan bakar bir vaziyetteydim. Uçak beklemediğim bir anda aşağı doğru inmeye başlayınca panikle bir yerleri tutma hissayatıyla dolup taştım.
Ve bu Jimin'in eli olmuştu.
Ona sarılır bir şekilde elini tuttum, bir anlık korku yüzünden böyle olmuştum yoksa korkmazdım.
"İyi misin güzelim?"
"Hı hı"
"Rengin attı bir anda ne oldu?"
"Sadece korktum."
Sağ elini yanağıma götürdü ve usulca okşadı, iyi gelmişti. Onun sihirli kollarının arasında pek korkmuyordum.
"Merak etme ben buradayım hem uçak birazdan inecek ve bizde artık varacağız."
"Jimin-ah."
"Efendim canım"
"Lütfen nereye gideceksek yorulmalık bir şey olmasın.Midem berbat durumda ve hala uykum var."
"Uçaktan indikten sonra otele gideceğiz zaten sürprizimi sen görünce anlayacaksın."
"Neymiş bakalım söylesene merak ettim."
"Sen daha iyi bilirsin,hatta bir ipucu vereyim.Buraya gelmek senin hayalindi."
Gitmek istediğim ülke neresiydi ki?
Yoksa...bu olabilir miydi?
Meksika'ya mı gelmiştik?
Gülümsememi durduramadan yanağına hızla öpücük kondurdum. Şu an onu alıp böyle mıncıklayasım vardı,benim için buraya gelmiştik.
Koskoca yol
"Tam da düşündüğün gibi Meksika yerine İtalya'ya geldik."
Ve karşımda kahkahalar attı.
Somurttum,yani Meksika'ya gitsek ne olurdu? İtalya'ya gideceğimiz bilet parasını oraya verebilirdik
Of Jimin!
Of!
Yıl 2007 Yaş 13
"Jimin-sshi bu kartpostalda ki yer sencede gerçekten var mıdır?"
Oğlan kızın anlına fiske atarak güldü
"Böyle bir yer olmasa nasıl resmini çeksinler?"
"Ama öyle güzel ki asla gerçek gibi durmuyor."
"Sende haklısın."
Kız kıkırdayarak göğsünü gerdi "Ben her zaman haklıyım."
Gülüşlerin ardı arkası kesilmezken kızın elinde ki kartpostal bir anda rüzgarın şiddetiyle yok olup uçtu. Yakalamaya çalıştılar ama nafile
Kız öyle hasret kalmıştı ki oraya gözü hep oradaydı,bunu bildiği için Jimin unutmamak adına bir not aldı.
Eğer bir gün çok parası olunca onu İtalya'ya götürecekti ve sadece ikisi olacaktı.