3. Kişi Ağzından:
Jace bugün farklı bir şeyler yapacaktı. Farklı derken... uzun zamandır merak ettiği bir şey...
Clary neredeyse her hafta saraydan ayrılıp pazara iniyordu. Alışverişe ya da gezmeye gittiğini söylese de bu Jace'e pek inandırıcı gelmemişti. Deli gibi bir kıskançlık içine girdiği için de bugün onu takip edecekti.
Başka birisiyle görüşüyor olma ihtimali var mıydı? Jace'e göre yoktu ama yine de içi içini yiyordu. Bu yüzden onu takip edecekti.
Clary saraydan ayrıldıktan sonra belirli bir mesafe koyarak onu izlemeye başlamıştı. Kısa zaman sonra Clary pazara indi ve tezgahları gezip oradakiler ile konuştu. Bir sürü yiyecek ve ekmek aldığında Jace onun ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.
Aldığı şeylerle yürümeye devam etti. Arada bir yorulup yere bırakıyor, sonra tekrar devam ediyordu. Kısa bir zaman sonra ara yerlerden geçip yıkık dökük evlerin olduğu bir yere doğru ilerledi. Ve evleri tek tek dolaşıp aldığı yiyecekleri evlere dağıtmaya başladı. Oradaki çocuklar ile konuştu, gülüştü. İleride kendi kendilerine kurdukları salıncakta çocukları salladı.
Jace onu izlerken içinde garip duygular uyanmıştı. Her hafta buralara gelip buradaki insanlara yardım ediyordu demek ki...
Jace Clary'nin girdiği evlerden birisine ilerledi ve oradaki kadınla konuşmaya başladı.
"Az önce gelen kızıl saçlı kızı tanıyor musun?"
"Tanımam mı evladım? Her hafta buraya gelir, bazen yiyecek bazen kıyafet getirir bize. Çocuklar ile ilgilenir. He kim diye sorsan söyleyemem, kendi de söylemez zaten. Biz onun melek olduğunu düşünürüz çünkü sadece bir melek bu kadar iyi olabilir."
Jace kadına gülümseyip yanından ayrılmıştı. Sonrasında Clary'i takip etmeye devam etti.
Clary birkaç kez daha pazardan bir şeyler aldı ve bunları dağıtmaya devam etti. Sonrasında ise saraya dönmek için yola çıkmıştı.
Jace de adımlarını hızlandırdı ve o ağaçların arasından saraya yürürken onu tutup aniden ağaca yasladı.
Clary ani refleks ile ona tokadı basarken Jace'i fark edince çırpınmayı bıraktı.
"Jace? Korkuttun beni. Sen ne arıyorsun burada?"
"Asıl benim sana bunu sormam lazım." Deyip Clary'i süzdü Jace. "Sen köylülere yardım mı ediyorsun her hafta?"
"Ne? Ben... ha.. hayır... öyle bir şey yapmıyorum."
"Seni az önce gördüm, bence yalan söyleme."
Clary derin bir nefes alıp verdi.
"Hepsini kendi paramla yapıyorum, saraydan herhangi bir para almıyorum. Sakın böyle düşünme."
"Öyle bir şey düşünmemiştim zaten." Deyip eliyle Clary'nin saçını okşadı Jace. "Sen neden bu kadar iyi kalplisin ki..."
"Jace, beni korkutuyorsun. Bana bu aralar nedensizce iyi davranıyorsun ve ben... ben çok endişeleniyorum"
"Normal değil mi? Yattığımız günden beri aklımdan çıkmıyorsun." Deyip Clary'nin dudaklarına bir öpücük bırakmıştı.
"Anlaşıldı, senin amacın başka. Uzaklaş benden, annenin dediğini unuttun mu yoksa?"
"Umurumda değil, senden uzak durmayacağım çünkü seni istiyorum." Deyip onu öptü ve geriye çekildi. "Seni seviyorum Clarissa."
"Ne?"