Veee uzun bir zamandan sonra yeniden buradayım. Canlı dersler başladığı için maalesef asla bölüm yazmaya vaktim olmuyor. Ama siz sakın okumayı bırakmayın! Arkadaşlarınıza da tavsiye ederseniz çok sevinirim... Şimdiden keyifli okumalar.
Multimedia= Sam Tinnesz-Wolves
***
Aradan üç gün geçmişti. Bana gönderilen hediyeden sonra üstüne fazla düşmedim. Kim düşündüyse gerçekten hoşuma gitmişti ama yine de bir not beklerdim.
Şimdi ise hep beraber Şirince'ye gidiyorduk. Orada bir tane medyum varmış sanırım. Ben hiç istemesem de çoğunluğun kararı üzerine gitmek zorundaydım.
Öğleden sonra varmıştık Şirince'ye. Arabamızı bir kenara bırakıp köyün içlerine doğru ilerlemeye başladık. Etraf çok şirin evler, kafeler ve restorantlarla doluydu. Havası bile bir farklıydı. Enerjiyle dolduğumu hissettim. Etraf çok sakin ve huzurluydu. Kafa dinlemek için ideal bir yerdi. Yanlış hatırlamıyorsam Paula Coelho bir eserini burada yazmaya başlamış.
Yaklaşık 2 saat bu mükemmel köyün sokaklarını gezip çeşit çeşit dükkana girdikten sonra yorgun düştük. Bu yüzden gördüğümüz ilk kafeye girdik ve yiyecek bir şeyler sipariş ettik.
"Kim göndermiş olabilir?"
Yalın'ın kulağımın dibindeki ses yerimden sıçramama sebep oldu. Ellerini bağdaş kurmuş tek kaşını konuşmamı bekler gibi yukarı kaldırmıştı. Bahsettiği şeyi anlayıp konuşmaya başladım.
"Kimin olduğunu ya da olaileceğini bilmiyorum."
Kurduğum umursamaz cümle onu şaşkına çevirmiş olacak ki heyecanlı bir şekilde konuştu.
"Yani kimin gönderdiğini merak etmiyor musun?"
Ben de aynı şekilde kollarımı bağdaş kurdum ve arkama yaslanıp konuşmamı sürdürdüm.
"Tabiki merak ediyorum kim olduğunu."
"Ama..."
Cümlemin bitmediğini anlayan Yalın'a gülümseyerek baktıktan sonra devam ettim.
"Ama ne kadar beğensemde, merak etsem de üstüne düşmek istediğim bir konu değil."
Kısa bir an için Yalın'ın gülümsediğini gördüm ama bu saniyelik olduğu için emin de olamadım.
Yemeklerimiz geldiğinde hem sohbet ediyor hem de yemeğimizi bir an önce bitirmeye çalışıyorduk.
"Şu Medyum Alex'in olayı ne ya."
Berk'in Işıl'a bakarak kurduğu cümleyle Işıl boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"Medyum işte. Buralarda da iyi bilinirmiş sanırım."
Yan masada sandalyesinde oturan bir kadın'ın ani bir şekilde bize dönüp konuşmasıyla hepimiz korkmuştuk.
"Gitmeyin...Gitmeyin..."
"Korktum teyze ne yapıyorsun ya!"
Korkusunu dile getiren Oğuz sandalyesini kadından uzaklaştırıp korku dolu gözlerle kadına bakıyordu. Kadının tek yaptığı gitmeyin demek ve sandalyesinde sallanmaktı. Arkadaşlarıma baktığımda hepsinin gerildiği belliydi.
"Deli sanırım."
Baran'ın fısıldamasını duyan kadın bir hışımla ayağa kalkıp bizim masamıza oturdu.
"Deli değilim...Gitmeyin...Kötü olacak..."
Kadın yanımıza oturup yine sallanmaya başladı. Arkadaşlarımla bakıştıkran sonra kalkmaya karar verdik hepimiz kapıya doğru ilerlerken Oğuz elini kadının omzuna koydu ve konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ TADINDA
Teen FictionDinlenmek ve eğlenmek için çıktıkları tatilde güzel arkadaşlıklar kurmuşlardı. Kendileri bile böyle bir şey beklemiyorlardı. Sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibi bağlanmışlardı birbirlerine. Tatilleri ilerlerken beklemedikleri olaylar, durumlar, eng...