O gece Damla ile birlikte sabaha kadar konuşmuştuk. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım bile. Gözlerimi yeniden açtığımda çoktan sabah olmuştu kafamı pencereye doğru uzattığımda havanın hâlâ kapalı olduğunu gördüm. Daha sonra odanın içine göz gezdirmeye başladım. Hülya ablanın getirdiği valizim hâlâ açılmamış bir halde dolabın önünde duruyordu ve diğer kızlar da halen uyanmamışlardı.
Kalkıp üzerimi değiştirdikten sonra üzerime bir kapüşon alıp sessizce odadan çıkıp, merdivenlerden aşağıya bir bir indim. Saat henüz erken olduğu için temizlik yapan görevliler dışında kimse ayakta değildi.
Yurt binasından dışarı çıktığımda karşı tarafta gözüme kestirdiğim bir banka doğru yürümeye başladım. Bank yurdun sol tarafında iki ağacın arasında duruyordu. Yanına yaklaştığımda onun da dünkü yağan yağmurdan nasibini aldığını gördüm. Şansıma küsüp bir süre yurdun etrafını incelemeye koyuldum.
İlk önce yurt binasının yan tarafından arka bahçeye geçtim. Burası ön bahçeden çok daha güzeldi. Ön bahçenin taşlı yapısına rağmen burası oldukça yeşil ve ağaçlarla kaplıydı. Bir an için içimin huzurla dolduğunu hissedebiliyordum. Bir süre karşımda duran ağaçların arasında dolaştıktan sonra geriye dönerken karşımda Damla' yı gördüm.
"Asya. Burdasın. Dünkü konuşmadan sonra kaçtığını sanmıştım." Dedi.
"Şimdilik ara verdim diyelim. Ama burada kalmaya niyetim yok. Sadece etrafı incelemek istedim o kadar. Kendimi fazlasıyla yorgun hissediyorum ve şu an içinde aklımda bir plan yok. Sen burada olduğumu nereden bildin?"
"Temizlik yapan ablalara sordum onlar söyledi. Hadi gel madem ki kaçmadın o zaman kahvaltı yapalım."
Başımı Damla' ya olur anlamında salladıktan sonra Birlikte ön bahçeye geçip merdivenlerden yukarı çıktıktan sonra koridor boyunca ilerleyip yemek haneye yöneldik. Kapıdan içeri girdiğimizde uzun bir kuyruk bizi bekliyordu.
Birlikte sıraya girdikten sonra Damla önünde ki kızlarla konuşmaya koyuldu. Ben ise ilk defa girdiğim bu odayı incelemekle meşguldüm.
Burası oldukça geniş bir odaydı. Yan tarafta duvarın sonuna kadar arka arkaya sıralanmış masa ve sandalyeler diziliydi. Ve neredeyse hepsi kahvaltı yapan çocuklar tarafından doldurulmuştu. Kahvaltısını bitiren çocuklar hemen kapıya yakın bir yerde duran büyük çöp kovalarına tabakalarında kalan artıkları bırakıyorlardı. Kimisi de tabağını henüz almış ve oturacak boş yerler arıyordu.
Tam karşı duvarda da duvar boyunca kocaman pencereler vardı. Yağan yağmurdan dolayı biraz kirlenmiş duruyorlardı.
Dalmış etrafı incelerken Damla' nın sesiyle kendime gelip yüzümü ona döndüm.
"Asya hadi sıra biz de."
"Tamam geliyorum."
Damla' nın hemen arkasından ilerleyip yan tarafımda duran tabakalardan ikisini alıp içine biraz peynir, zeytin, reçel, domates, salatalık ve bir haşlanmış yumurta alıp Damla' nın peşi sıra ilerlemeye başladım. Pencere kenarında duran masaların arasında ilerledikten sonra nihayet dördüncü sırada ki masada duran aynı odada kaldığım diğer kızları gördük.
Damla hemen geçip onların yanlarına sandalye çekip oturdu. Daha sonra ben de hemen onun yanında ki sandalye ye oturdum. Diğer kızlar hep bir ağızdan, "Günaydın." Dediler. Ben de onlara cevaben "Günaydın." Dedim.
Kahvaltı boyunca onların konudan konuya atlayarak konuşmalarını dinledikten sonra tabağımı bırakmak için çöp kovalarının olduğu yere doğru ilerledim. Tam kovalara yaklaşmıştım ki bir an da tabaklarla birlikte yere düştüm. Sanırım birisine çarpmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Operasyon: Mühendis (Tamamlandı.)
Fiksi UmumNihat Öztürk adında ülkenin önemli bir mühendisi, yıllar önce bir uçak kazasında kaybolur ve herkes onun öldüğüne inanirken bir gün geçmişte tanıdığı ve ona yardım ettiği genç bir mühendis olan Asya şans eseri bir iş gezisinde onun yaşadığını öğreni...