41.Bölüm

26.6K 1.5K 125
                                    



İyi okumalar dilerim...

Tuğçe'den anlatım...

Yeni gün;

Karanlık tüm kusurları örterken gecenin üzerime bahşettiği dolunay sadece bizi aydınlatıyordu. Yıldızlar gözlerimizi kamaştırırken neler yaşayıp bu günlere geldiğimi düşündüm. Belki de benim hikayem kaybettiğim umutlarımın ardından bir de yitirdiğim canımla noktalanacaktı.

Bu hisse kapıldığım andan beri daha çok güz kokan adamın sıcaklığına sarıldım. Teni güzün buz kırağına dönüşmüş üşürken, göğsünden yükselen o sıcaklığa bastırdım avuç içlerimi.

Saçlarıma konulan öpücükle gözlerimi kapatıp tebessüm ettim. "Kimsenin olmadığı bir dünyada sadece seninle yaşamak isterdim".

Bariton sesine zıt kurduğu tatlı cümleler her seferinde kalbimin ritmini değiştiriyordu. Sessizliğimi onunla paylaşırken devam etti gönlümü ele geçirmeye.

"Saçların yolum, gönlün sığındığım evim. Gözlerin hasret kaldığım huzur iken dudakların gerçeği yaşadığım tek mabedim. Dokunuşa kül oluyor ruhum. Ve sen her seferinde yeninden doğmama sebep oluyorsun güzel kadın".

Ellerimi kucağına bırakıp başımı boynuna gömdüm. Dudaklarımı tam boğazına bastırıp derin bir öpücük kondurdum. Bizi yaratan Allah'tan sadece bir gün diledim. Ciğerlerime çektiğim kokusu ile sadece onunla yaşayacağım huzur dolu yirmi dört saat.

Oturduğum yerden anlık havalanıp Cihat'ın kucağında buldum kendimi. Beni kendine iyice bastırıp "saniye bile ömür gibi geliyor. Ne yaptın bana Tuğçe? Beynim çalışmıyor, ciğerlerim kokun olmadan nefes alamıyor. Gözlerim seni göremediğinde küsüyor hayata. Söyle can özüm, ne yaptın bana?" diye sordu.

Başımı geri çekip gözlerinin içine baktım. Dudaklarımı bilmiyorum dermişçesine büktüm. O an gözlerinin içinde yanan alevlere şahit oldu gözlerim. Yavaşça sağ elini kaldırıp avuç içini yanağıma yasladı. Baş parmağı ile dudaklarımı okşamaya başlarken gözlerim benden bağımsız bir şekilde kapandı.

Derin iç çekişini duydu kulaklarım. Yüzümde oluşan tebessüme mani olamadım. Gözlerimi yavaşça açıp onun gibi bende elimi sakallı yüzüne yerleştirdim.

"Bir gün diledim Allah'tan. Benimle o günü yaşar mısın sevgili?".

Duraksayan ifadesi ile yüzümü ona yaklaştırdım. Omzuma düşen elini toparlayıp belime yerleştirdi. Dudaklarını öptüm. Ardından burnumun ucunu burnunun ucuna sürtüp fısıldadım. "Dolu dolu bir günü yaşayalım mı birlikte?".

"Dolu dolu bir ömür borcum varken sana bir gün de neymiş güzelim?".

Gözlerime çöken hüznü görmesin istedim. Görmesin ki daha fazla kendini bana borçlu hissetmesin. Aylar öncesinden bunları yaşayacağımı biri anlatsaydı sanırım çok gülerdim. Hatta gülmekle yetinmez bir güzelde küfür ederdim. Fakat bu yaşanılanlar bizim gerçeklerimiz.

Karşımdaki adam nefretimken kalbim oldu ve o da gider diye taşıdığım en büyük korkum. Bakışlarımı kaçırdığım karanlıktan söktü aldı mavilerimi. Koyu laciverte dönen gözlerine bakmamı sağladı.

'Gitmeyeceğim ve gitmeyeceksin' diyordu göz bebekleri ile. Hayatın ne getireceğini bilemezdik. Geçmişte yaşadıklarımızı bilemediğimiz gibi gelecekte de bilemeyeceğiz.

Peki nasıl tutunacağız bu hayata?

Ne zaman bitecek ruhlarımızı sürgünü?

Aşk-ı virana dönen hayatların katili ne zaman bedel ödeyecek?

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin