Sevgili okuyucular oy veriyonuz yorum yapmıyonuz skrm bak sizi
Öptüm 🥰🥰🥰"adınız, Kyungsoo..."
Elleri Kyungsoo'nun ceketinin yanlarına düşerken
Deliğinden çekilen parmaklara rahatladığını hissetti.
Kyungsoo onu kucağından indirmeden salondaki kanepelerden birine taşırken Jongin kendine lanet ediyordu.
Kalçası yumuşak koltukla temas etti ve hafifçe inledi. Canı acımıştı.Kyungsoo onu orada bırakıp arkasını döndü ve ağır adımlarla kapıya doğru yürürken sakince konuştu.
"akşam için kendini hazırla Kim Jongin"
Jongin sesli bir nefes verdi.Daha fazla ne yapabilirdi ki?
.................
Jongin Kyungsoo'nun evde olmadığı tüm gün boyunca hayatında ilk defa bulunduğu kocaman evin heryerini gezmişti.
Bu adam böyle bir eve sahipse cidden çok parası olmalıydı.
Ama herhalde aklı yoktu ki onca güzel insan varken kalkıp kendi sürtüklüğünü yapması için gidip de Jongin'i seçmişti.'Enayi' diye geçirdi içinden Jongin.
Evin odalarını geziyordu. Kendisinden başka kimse yoktu ve canı sıkılmaya başlamıştı. Kyungsoo gideli saatler olmuştu ve tanrı bilir ne zaman geri dönecekti. Jongin ürkekçe geçirdi içinden.
'umarım dönemez'
Çünkü dönerse kötü şeyler olacaktı.
Jongin'i cezalandıracaktı ve Jongin bunu sadece düşünürken bile deli gibi korkuyordu. Kim bilir bu sefer ne yapacaktı. Ellerini yüzüne götürdü ve yüzünü sertçe ovaladı.
Buradan gitmenin bir çaresi yok muydu acaba?
Çünkü tüm kapılar kilitliydi de.Üst kattaki üç odayı gezdi yavaşça.
Kendi odası gibilerdi. İçlerinde yatak, dolap ve kanapeden başka birşey yoktu.Kyungsoo'nun odasının önüne gelince duraksadı. O odada geçen anlar hiç mi hiç hoş değildi. O günden sonra kalçası için daha bir endişelenmeye başlamıştı.
İçeri girmeden geçti ve yandaki odaya baktı.
Kapı kolunu kavradı ve indirdi. Bu kapı da kilitliydi. Jongin biraz şaşırmıştı doğrusu. Bu katta dört oda vardı ve tek kilitli olan buydu. İçeride ne vardı acaba?
Merak etmeden edemedi.Hafifçe omuz silkti ve aşağı inmek için merdivenlere yöneldi.
Ona neydi ki.
Aşağı indi ve televizyonun karşısına oturdu. Uzun zamandır televizyon izlememişti cidden, belki iyi gelebilirdi.
Birkaç anlamsız diziye ve çizgi filmlere göz gezdirdi. Yaklaşık bir saat kadar sonra hala çizgi film izlerken midesinden gelen gurultuyla acıktığını hissetti ve söylenerek ayağa kalktı."ne yemek yapacağım ki ben bu evde şimdi?"
Paytak paytak mutfağa doğru adımladı.
"bunun için de ceza vermese bari manyak adam."
Kyungsoo evde yoktu ve Jongin bu fırsatı sonuna kadar kullanmaktan çekinmiyordu.
O yokken onun evinde onun arkasından konuşmak, zevkliydi.
Dolabı açtı ve göz gezdirdi. Adını bile bilmediği birsürü malzeme vardı. Yaklaşık birkaç dakika dolabın önüne oturdu ve inceledi. Şuanda tam olarak beş yaşında bir çocuk gibi gözüküyordu.Sonunda karar verdiğinde dolaptan aldığı birkaç parça tavuk, taze sebzeler ve birkaç sosla ayağa kalktı. Ağzının sulandığını hissediyordu. Eskiden yemekleri evinde hep kendisi yapardı.
Ve el lezzeti harikaydı.
Elindekileri tezgaha bıraktı ve çekmeceden keskin bir bıçak alarak geri döndü.
Yemek yapmayı özlemişti, yemek yapmayı severdi.Tavuğu ustalıkla küçük parçalara ayırdı ve soslayarak büyük tavaya attı.
Tavuklar yavaşça pişerken salona geri döndü ve televizyondan haraketli bir şarkı açarak geri döndü. Dans edesi gelmişti ama bunu yapmayacaktı.
Buraya alışmak istemiyordu. Her an için ciddi olması onun için belki de daha iyi olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fanfiction"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...