13. Bölüm

250 19 39
                                    

Aniden gelen silah sesi ve güçlü çığlık ile bir an panikledim. Sağımı solumu dikkatle kontrol ettim bir olayla daha uğraşamazdım gerçekten.

Dikkatle dışarı çıktım ve bir adamın elinde silahla hastanenin çatısında olduğunu gördüm. Ne yapmaya çalışıyordu bu aptal?

"Gerizekalı elinde silahla hastane çatısında ne yapıyorsun acaba?" diye bağırdım. Olayı merak edenler aşağıya toparlanmaya başlamışlardı bile.

"Atlıyacağım buradan. Öldüreceğim kendimi. Beni ikna edemezsiniz. Teklif edeceğiniz paralar dahi umrumda değil" diye bağırdı o ise bana karşılık.

"Salak sana para teklif edeceğimi falan mı sandın. Tamam atla da silah ne alaka?" diye sordum. Cidden silah ne alakaydı?

"Eğer beni ikna etmeye falan çalışırsanız sizi de öldürürüm. Öleceğim zaten. Kaybedecek bir şeyim yok." diye cevap verdi. Cidden kafayı sıyırmıştı. Ölmesi dünya için gerçekten daha iyiydi.

"Kimse seni ikna etmeye çalışmadı şimdiye kadar silah sesi niyeydi o zaman atla işte ne saçmalıyon. Ölmeden önce son ilgini mi üzerine çekiyon." dedim.

Bana cevaben, "Blöf yapmadığımı size kanıtlamak için tabii ki. Cidden beni ikna etmeye çalışırsanız sizi de öldürürüm." dedi bana cevaben. Herkes aşağıya inmiş veya camdan bakıyordu. Bizim konuşmamızı merakla izliyorlardı.

"Tamam pekala çok oyalandın atla hadi!" diye bağırmamla şaşırdı. O bir şey söylemeden " O kadar topladın milleti buraya atla artık zevzeklik yapma! Atla! Atla! Atla!" diye bağırmamla tekrar bi şaşırdı ve, "bana ters piskoloji yapmaya falan mı çalışıyorsun?!" diye bağırdı ve bir el ateş etti.

"Hayır ne kandırması oyalanma da atla hadi angut!" diye bağırdım. Atla, atla, diye bağırarak tezavrat yapmaya başlıyacakken biri kolumu tutu ve kendine çevirdi. Bu Eray'dı.

"Ne yapıyorsun acaba?" diye sordu.
"Ya asıl sen ne yapıyorsun kaç gündür burada sıkışıp kaldım bırak da biraz eğleneyim." dedim sistemle.

O ise hafif sırıtıp "Bensiz ha!" dedi ve "Kızı duydun atla hadi!" diye bağırdı. Şaşırsamda devam edip "Atla! Atla! Atla!" diye bağırdım.

"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz! Susun!" dedi ve bana ateş etti. Hemen yana kaçtım yere gelmişti. "Iskaaaaaa!" diye bağırdım ve kahkaha attım.

Namluyu tekrar bana doğrulttuğunda bu sefer gerçekten boku yediğimi farkettim ve hastanenin içine doğru kaçmaya başladım. Erkekliğin %90ı kaçmaksa kadınlığı da %90ı kaçmaktır taam mı.

Ben hastaneye doğru koşarken o ise bana doğru şarjörü boşaltıyordu. Bir daha vurulmam an meselesiydi ve tekrar böyle bir şeyi çekemezdim.

Eray da benim arkamdan gelmişti. Sağ salim hastaneye ulaşmamız gerçekten bi mucizeydi.

Doktorlar bana küçük çaplı bi "Odanızda kalmalısınız" adlı konferans verdikten sonra beni odama gönderdiler.

Biraz sonra kapı açıldı. Gelen Eray'dı. "Bana bir akşam yemeği borcun vardı değil mi?" dedi.

"Evet ama tamamen iyileşmem falan filan gerekiyor az önceki konferansı dinleyen sen olsaydın beni alayabilirdin." dedim ben de.

O ise "Ne konferansı?" diye sordu merakla. Cidden gerizekalıydı.

"-Odanızdan çıkmamalısınız- adlı konferans" dedim ve güldüm.

O da yeni anlamış gibi güldü ve "Az önce aşağıda gayet iyi görünüyordun. Ayrıca sen askersin olur böyle şeyler." dedi daha devam edecekken sözünü kestim.

Bordo SarmAşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin