lütfen oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayınn!!!
❤
Kendi kendime uyandım üzerimde hala uyku sersemliği vardı. Yataktan ayaklarımı aşağıya sallandırdım Okyanusun yatağına baktığımda orda mışıl mışıl uyuyordu. Telefonumu elime aldım ve saate baktım yemek saatini 15 dakika kaçırmıştık. Aceleyle Okyanusu kaldırdım ve hazırlanmaya başladım. Altıma siyah bir tayt üstüme ise kalçamı kapatacak uzunlukta olan kısa kollu, beyaz üstünde siyah yazılar olan bir tişört giymiştim saçlarımı da sıkı bir at kuyruğu yapmıştım hazırlanmamız sadece 10 dakika almıştı. Okyanus ise beyaz bir pantolon üstüne kırmızı bir oduncu gömleği giymiş önünü açık bırakıp içine beyaz askılı giymişti. Bu kadar hızlı hazırlanmamıza şaşırmıştım ama umursamadım. Odadan konuşarak çıktık.
Yemekhaneye yaklaştığımızda burnuma güzel kokular gelmeye başlamıştı bile, sanırım burası hakkında sevdiğim 2 şey vardı 1. yemekleri. ne kadar burada kalmak istemesek de yemeklerini tek geçerdim, 2. ise Okyanusu bana kazandırmıştı. Aslında Okyanusla tanışmamız pekte güzel olmamıştı. ben Okula ilk geldiğimde salya sümük ağlayarak gelmiştim. Okyanusla baştan beri aynı odada kalıyoruz, o da benim gibi daha yeni gelmişti ama ağladığı veya yüzünde tek bir duygu kırıntısı bile yoktu. Başlarda birbirimize hiç alışamamıştık ama sonradan nasıl olduysa kan kardeş olacak duruma gelmiştik. Bana birkaç gün çok soğuk davranmıştı. Ama sürekli ağladığımı duyunca kıyamadı galiba o günden sonra birbirimizi hiç bırakmamıştık. Eğer ağlamasaydım da arkadaş olacağımızı düşünüyordum. Kim bunca zaman biriyle arkadaş olmadan geçirebilirdi ki.
Yemekhaneden içeri girdik. Çeşit çeşit yaşlarda çocuklar vardı, sessiz sedasız yemeklerini yiyorlardı.
Savaş ve Burak'ı gördüm daha sonra dört kişilik bir masada oturuyorlardı. Normalde kendi hallerinde takılırlardı. Burak bizi fark etti ve el işaretiyle bizi yanına çağırdı. Tepsilerimize yemeklerimizi doldurduk ve onların yanına gittik.
"Merhaba." dedim ve yan yana iki boş sandalyeden birine oturdum. Aynı şekilde Okyanusta hemen yanıma oturdu. Onlarda "Merhaba' diyerek bizi selamladı. Bizde diğer herkes gibi sessiz sedasız yemeklerimizi yedik.
****************
"Ee kimi bekliyoruz gönüllü olan var mı? İlk kimi yapacağız ?" dedim kimseden ses seda çıkmamıştı of her şeyi ben düşünmek zorundayım sanki. Söylenerek eşit uzunlukta 4 tane kağıt böldüm ve hepimizin adını yazdım ve avcumda karıştırdım. Ne yaptığımı anlamış olacaklar ki bir şey dememişlerdi. Gözlerimi kapadım ve kağıdı çektim herkes bana bakıyordu. Kağıdı açtım Savaşın adı çıkmıştı.
"Savaş, senin adın çıktı üzgünüm." dedim Savaş'ın yüzü düşer gibi oldu ama geri eski haline döndü.
"Tamam o zaman sen ilk önce anlat sonra yazıya dökeriz." dedi Okyanus, Savaş sıkıntılı bir nefes verdi ve bana baktı. Gözlerimiz biraz öyle birbirinde takılı kaldı, gözlerini Kaçıran ise Savaş olmuştu.
"Bende herkes gibi güçlerimin 13 yaşında farkına vardım." Asla yüzümüze bakmıyordu ve gözlerini bizden kaçırıyordu.
"Bence gerçeği söylemiyorsun. Seni suçlamıyorum ama kalp atışlarından yalan söyleyip söylemediğini anlayabiliyorum. Eğer çekindiğin şeyler varsa dürüst olabilirsin bizden sır çıkmaz." Dedi Okyanus. Savaşla göz göze geldik ve güven verici bir şekilde gülümsedim.
"Okyanusa katılıyorum, bizi birinin duyacağından ötürü şüphem varsa eğer zorda olsa zaman çemberi yapabilirim." dedim Savaş ilk başta söylemek istemese de sakladığı bir şey olduğu çok belliydi bende zaman çemberi yapmaya karar verdim. Zorda olsa yapmıştım ama bu beni çok yormuştu, nihayet Savaş konuşmaya karar vermiş olmalı ki konuşmaya başladı.
"Bu söylediklerim aramızda kalacak ve belirli şeylerden başkası projeye yazılmayacak. Tamam mı?" hepimiz kafalarımızı salladık ve devam etti.
"Benim ailem ben 5 yaşındayken öldü. ben güçlerimi siz gibi 13 yaşındayken farkına varmadım 5 yaşından beri biliyorum. Annem ben 5 yaşındayken yani ölmeden 5 gün önce bana evimizin çok çok altında bir oda benzeri bir yer gösterdi ve bana benim 2 gücüm olduğunu birinin ateş olduğunun diğerinin ise havaya hükmede bilmek olduğunu söyledi ama şöyle ki sadece rüzgara değil tüm hava olaylarına kontrol edebiliyorum. Bana dediği başka bir şey ise havaya olan gücümü kimseye söylemem ve fark ettirmememdi çünkü sonuçlarının kötü olacağını söylemişti yani ilk öğrenen sizlersiniz, bunu okul da bilmiyor çünkü birden fazla gücü olanlar özel ve tehlikeli kabul edildiği için öldürülürlermiş bana 13 yaşıma geldiğimde anneannemin beni buraya getireceğiydi yani Astesyaya, bana korkmamamı söyledi eğer biz sana kırmızı dediğimizde buraya gelmeni istiyorum yani evin altına demişti. O zaman ne demek istediğini anlamamıştım ama şimdi daha net anlıyorum annem beni korumak istemişti. Annemin bana anlattıklarına göre annem ve babamın da 2 tane güçleri varmış ama onları infaz etmek için geç kalmışlar ve bendende haberleri yokmuş o yüzden sağ kalmışım ben, yoksa beni de öldürürlermiş. Annemin bana bıraktığı bir kitap vardı güçlerimi geliştirmem ve kendim hakkında daha fazla şey öğrenmem için bıraktı bana orada yine benimle aynı yaşta olan 3 kişinin daha özel olarak dünyaya geleceğini söylüyordu. " durdu derin bir nefes aldı gözleri dolmuştu yaşadıkları kolay şeyler değildi onun adına çok üzülmüştüm. Hepimizin gözlerine baktı tek tek ve sonunda söyledi.
"O üç kişinin sizler olduğunu düşünüyorum." hepimiz şaşkınlıkla Savaşa bakıyorduk ne dediğinin farkında mıydı o? bizde mi 'özeldik' yani
"bunu, bunu nasıl bilebilirsin? " çok şaşkındım ve böyle bir şey..... olamazdı değil mi? gerçekten her şey son zamanlarda çok garipleşmişti. Herkesin dili tutulmuş gibiydi kimse bir şey demiyordu sonunda kimseden ses gelmeyince Savaş tekrar konuştu.
"Okyanus senin ikinci gücünün yalan söylediğimizi anlaman olduğunu düşünüyorum bunu birazdan deneyeceğiz ama ondan önce; bildiğiniz üzere çok sayıda güç var yani hepsinin sizde olup olmadığını anlayamayız o yüzden nadir olan şeyleri deneyeceğiz üzerinizde hatta yarın da deneyebiliriz siz ne dersiniz ?" Burakla birbirimize baktık ne zaman olduğu fark etmezdi o yüzden olur dedik.
"Annemin adı ışık" dedi savaş niye böyle bir şey demişti ki şimdi?
"Hayır değil. Kalbin hızlandı." dedi Okyanus demek ki gücünü kontrol etmişti ve tahmininde de haklıydı.
"Sanırım bu kadar şey yeterli bugünlük yazmaya yarın başlarız ne dersiniz?" dedim bugünlük öğrendiklerim ve gördüklerim yeterdi benim için fazlasını kaldıramayacaktım ve şu zaman çemberi yüzünden de çok yorgundum her an bayılacak gibi hissediyordum kendimi. Tekrar Savaşla göz göze geldik, tam gülümseyecekken gözlerim karardı.
❤bölüm sonu❤
09.10.2020