San parçalara ayrılan kalbiyle neredeyse tüm şehri gezmiş ve saatlerce ağlamıştı.Kafasında Wooyoung'un son sözleri yankılanıyordu.Bir yandan hak veriyordu ama kalbinin acısını bunun önüne geçiyordu.
Wooyoung da pastanede saatlerce ağlamış ve bir şeyleri yapmaya çalışırken nasılda yıktığını anlamlandırmaya çalışmıştı.
Bu berbat günün ardından ikisi de evlerine zar zor gitmiş ve uyumak için çabalamışlardı.
Wooyoung sabah bir ölüden farksız olarak pastaneye gelmişti.Bugün Jongho açtığı için ortalığı toparlıyordu. "Günaydın Woouyoung" dün resmen buradan kovulduğu ve sonrasında ne olduğunu bilmediği için Jongho biraz tedirgindi.
Wooyoung'un yüzüne tam olarak baktığında karşılaştığı manzara hiç iç açıcı değildi.Gözlerinin altı mosmor ve rengi sapsarıydı. "Ne bu halin Wooyoung ? İyi misin sen ?"
Wooyoung ağzını bile açmaya mecalinin olmadığını fark etmişti.Yorgundu çok yorgundu ama uyuyamıyordu.Aklı tamamen San'daydı. "İyiyim Jongho.Kötü bir gece geçirdim o kadar."
Jongho dün ile alakalı bir durumlar olduğunu anlasada üstüne çok gitmek istememiş ve sadece kafa sallamakla yetinmişti.Zaten Wooyoung ona eninde sonunda anlatırdı.
Kapının açılma ziliyle Wooyoung bir umut kapıya bakmış ama asıl beklediği kişi gelmeyince kafasını eğimişti.Hongjoong tedirgin bir biçimde Wooyoung'a yaklaşmıştı. "Günaydın"
Wooyoung sadece kafasını sallamış ve önlüğünü bağlamıştı.Hongjoong 'noldu' dercesine Jongho'ya bir bakış atmıştı.Jongho,sadece sus işareti yapmış ve kafasını sallamıştı.
Wooyoung,San'ı bekliyordu evet ama gelse ne diyeceği hakkında en ufak bir fikri de yoktu.Ki geleceği de zaten bir muammaydı.Canının nasıl yandığına gözleriyle şahit olmuş ve buna sebep olan da yine kendisi olmuştu.
Düşünmeden ağzına ne geldiyse söylemişti.San'ı kaybetmek istemiyordu çünkü ona gerçekten fazlasıyla değer veriyordu.
Yeniden kapının açılmasıyla umutsuzca başını kaldırmış ve gelen kişi bu sefer doğru kişi olunca yutkunmuştu.San tamamiyle bitmiş durumdaydı.Üstü başı dağılmış ve kesinlikle iki günlük uykusuzluk etkisini ağır göstermişti.
Tam anlamıyla ölü gibi içeri girdiğinde Wooyoung ile göz teması bile kurmadan mutfağa geçmişti.O kadar hızlı hareket etmişti ki Wooyoung onu saliselik görmüştü.
San'ı bu duruma getirdiği için canı daha da beter yanarken,gözlerinin dolduğunu fark etmemişti.Eskiden yaşadığı olaylar yüzünden kendini aşka tamamen kapatmıştı.
Ve bunun yüzünden insanlara karşı gösterdiği tepkiler kontrolü dışında oluyordu.San ona en saf sevgiyi sunmuştu ama Wooyoung eliyle bakmadan itmişti.Bunun da pişmanlığı tüm vücudunu sarmıştı.
Kollarını tezgaha yaslamış ve derin bir nefes almıştı.Bir şekilde bir yerden toparlamalıydı ama ilk önce mantıklı düşünmesi gerektiğini biliyordu.Nefesini düzenlemiş ve doğrulmuştu.
Gözlerini kapatmış ve sessizliğe kendini bırakmıştı.Rahatlamaya çalışıyordu.İçgüdüsel olarak önünde hissettiği gölgeyle gözlerini açmış ve beyni tamamen durmuştu.
Şaşırmaya bile vakit kalmadan karşısında ki adam konuşmaya başlamıştı. "Uzun zaman oldu öyle değil mi ?"
Wooyoung'un tüm devreleri yanarken tek kelime edememiş ve kitlenmişti.Gözleri dolarken yumruğunu sıkmış ve bunun gerçek olmadığına dair kendini inandırmaya çalışmıştı ama her şeyiyle gerçekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jenny | woosan
Teen Fictionarkadaşlığımızı bozmak istiyorum,çünkü biz aşıklar olmalıyız.